31 Aralık 2013 Salı

itikad

           Bismillahirrahmanirrahim                                  Dinimiz islam Dinlerin en mükemmeli,en güzeli,selim fıtratın ve doğru aklın kabul etmesine en yakın olandır.İslam ruh ve bedenin ihtiyaçlarını karşılamaya güç yetirebilen tek dindir.İslam dini Allah c:c tarafından takdir edilen sistemiyle insanlığı komonizmin pençesinden,kapitalizmin cenderesinden ve hırıstiyalığın ruhbanlığından kurtarmıştır.
    Dinimiz İslamın temeli;İtikad,İlim ve Amel olmak üzere,üç temel öğeden oluşmaktadır.  birincisi olan itikad konusunu rabbimizin subuti sıfatlarıyla bir parça açıklamağa çalıştık,ikinci önemli husus ise ilimdir.İlim ile kasdedilen islamın şartlarından olan namaz.oruç. zeket,hac,kelimeyi şehadet ve diğer şeriat ilimlerini kapsamaktadır.İnsanlar helak olur,ancak bilenler kurtulur,bilenlerde helak olur ancak bildiklerini yaşayanlar kurtulur,bildiklerini yaşayanlarda helak olur.ancak ihlaslı olanlar kurtulur,ihlaslı olanlarda her an onu kaybetmekle karşı karşıyadırlar.ilim çinde dahi olsa arayınız, ümmetimin alimleri beni israil peygamberleri gibidir.resulallah daha bir çok hadisi şeriflerinde alimi övmüş ve ümmetini ilme teşvik etmiştir.iki günü müsavi(denk)olan aldanmıştır,der.yine peygamber efendimiz H.z.muhammed mustafa sallallahü aleyhi ve  selem efendimiz ahirette alimin mürekkebi ile şehidin kanı tartılır,alimin mürekkebi şehidin kanından daha ağır gelir. demektedir
      Ey kardeş cehalet mümüne yakışır bir sıfat değildir.öyle ise bizlere düşen afaki ve enfüsü ilimlerde terakki etmektir.ilim ise bir bahçe gibidir nasılki bir bahçeye sebze ekileceği vakit öncelikle bahçe yabancı ve zararlı otlardan ve çalılardan temizlenmesi gerekir sonra toprak sürülüp tohum ekildikten sonra sulanıp çapalanır ve Allaha tevekkül edilerek ürün alınabilirse,ilimde buna benzer.Önce insanın kalbinden,kibir,makam sevgisi,şehvet kin,hased,kıskançlık,oburluluk,uzun emelli olmak,kovuculuk,v.s temizlenmeli sonra ilim sahibi kimselerle arkadaşlık etmeli helal lokma yemeli ve olur olmaz herşeye fazla kızgınlık da göstermemelidir.zira nasılki  köpek olan eve melek giremez ise, kızgınlık gösteren kalpdede köpek sureti oluşduğundan köpekleşen kalpde ilham alamaz.ilim çok malumat sahibi olmakta değildir.belki ilim insanın kalbine ilham olunan bir nurdur.bu nura kavuşmak için ise,insan kalbinin kötü sıfatlardan arınması resulallahın sünnetine harfiyen uyulmaya çalışılmasıyla mümkün olabilir.kalbin kötü sıfatlardan temizlenmesi ise ,çaba gerektiren bir iş olup,kötü sıfatların menzilini değiştirmekle mümkün olabilir.şöyleki;müslüman kibirini gururunu islam düşmanlarına karşı bilhassa düşman saldırısı karşısında,kızgınlığını yine allah düşmanlarına karşı ve kendi nefsine karşı göstermelidir.Bir diğer ilim grubu ise bir müslümanın namazı, oruç, zekat  hac ve müslümana gerekli olan ilahiyat  konuları hakkında elden geldiği ölçüde lüzumlu bilgileri biran önce öğrenmeğe çalışmalı,Aallaha karşı ve diğer insanlara ve mahlukata karşı  olan haklar ve vazifelerini bir an önce öğrenmelidir.ASIL İLİM İSE İNSANIN KENDİ NEFSİNİ BİLMESİ, DOLAYISIYLA ALLAH (C.C.) KAMETİNCE Tanımağa çalışmasıdır.NEFSİNİ BİLEN RABBİNİ BİLİR.nefsini bilmek ise insanın sonsuz aciz,sonsuz fakir ve sonsuz nakıs olduğunu ve insanın kendi haddini bilmesiyle mümkün olabilir. işte bir örnek nasılki insan havaya suya ekmeğe ve sonsuz bir hayata muhtaç, fakat muhtaç olduğu şeylerin fakiri sayılır ve muhtaç olduğu şeyleri yaratamamasıda onun acizliğine bir
karinedir.onun ihtiyacını bilen birisinin ihtiyaç duyduğu şeyleri suhuletle yani çok basit ve kolay bir şekilde yaratması,ihtiyaçlarının karşılanması onu rabbine götürür.havayı dudağının önüne koyan etrafını denizler ve akarsular ile çevreleyen,basit bir topraktan envayı çeşit mahsülatı gürültüsüz patırtısız suhuletle yaratanı düşünmek insanı nefsini tanımaga dolayısıyla, rabbini bilmeğe götürür. Rabbini tanımanın acz,fakr ve nakıslığını bilmekten başka yolu yoktur.insanın aczini bilmesi rabbinin ne kadar güçlü ve her şeye kadir olduğunu,insanın fakirliğini bilmesi rabbinin ne kadar zengin gani ve muğni olduğunu,yine insanın kendi naksını bilmesi rabbinin her tütlü noksandan münezzeh olduğunu,onu uyku uyuklama hastalık ve sair noksanlardan münezzeh olduğunu,aksi halde kainatın bir saniye bile ayakta kalamıyacağını bilmeye ve idrak etmeye götürür.Bir insan kendini ne kadar çok tanırsa o kadar kemale ermiş sayılır. ...                 SELAM  VE  DUA  İLE

26 Aralık 2013 Perşembe

NETİCEİ KELAM

           Bismillahirrahmanirrahim                                                                                                     rabbimizin isim ve sıfatları hakındaki yazı dizimizle ne kadar çok şey anlatmağa çalışılsada netice itibarıyla mutlak ve sonsuz olan sıfatlardan bahsedildiğinden yinede hiçbir şey ifade edemediğimiz görüldü,bu yazılarımızda ve internet aracılığı ile yazı yazmağa başlamamızdaki öz amacım,halk arasındaki rabbimiz hakkındaki bazı yanlış inanışlara elimden geldiği ölçüde bir parçada olsa cevap vermek vede en azından onun gönderdiği dinimize azda olsa hizmet etmeğe çalışarak vicdanımı rahatlatmaktır.tevfik allahdandır.Vela havle vela kuvvete illa billah 
diyoruz.. Ey kardeş rabbimizin isim ve sıfatlarını düşünüp tefekkür ederken sakın onun bir kısmının hayat bir kısmının ilim bir kısmının da kudret gibi oldğunu anlama o,tamamıyla hayattır tamamıyla kayyumdur ve tamamıyla ilimdir tamamıyla kudrettir tamamıyla mütekellimdir ve her isim ve sıfatının keyfiyetini böyle anlamak gerek. Yani rabbimizin bir kısmı ilim bir kısmı hayat ve bir kısmı mütakeelim değildir.Rabbimizin isim ve sıfatları bölünme ve tecezzi kabul etmez. sakın bunu aklım almıyor demiyesin,zira bizim ruhumuznya zindanında ve beden kafesinde mahkum gibidir.zindandaki bir mahkum dünyadan nekadar malumat alabilirki.Rabbimizin isim ve sıfatlarına azami derecede büyük ayna olan, Biz insanlara gelince,acıktığımızda aklımız fikrimiz tamamıyla rızık hayalinde olur. veya aynı insan mahkemede aklını fikrini mahkemeye verirki adalet tecelli etmesini ister,çok tehlike anında aynı insanın tüm aklı fikri o tehlikeden kurtulmak olacaği gibi,Bir hususudaha açıklamakta fayda görüyorum.Biz sonsuz aciz ve sonsuz fakir insanlar.bir anda ancak bir işle meşgul olabiliriz, mesela makele yazan bir adam aynı anda marangozluk yapamaz veya bir şeye çok kızan veya kırılan bir insan aynı anda sevinç çığlıkları atamaz veyutda doğuya doğru yürüyen bir insan aynı anda batıya doğruda yürüyemez,keza güneye doğru yürüyen bir insan aynı anda kuzeye doğruda yürüyemez.Fakat rabbimiz için ne doğu vardır ve nede batı,ne gaçmiş vardır nede gelecek zaman.o tüm zamanları ve mekanları bir anda huzurunda bulur.o evveldir,ahirdir,zahirdir  vede batındır.     arife bukadar tarif yeter...                                               selam ve dua ile                                                                                                                                                                                                                                                     

25 Aralık 2013 Çarşamba

kudret ve tekvin sıfatı

             Bismillahirrahmanirrahim                                                                                          
Allah(c.c)kudret ve tekvin sıfatlarından onun mutlak kudret  ve tek yaratıcı olduğunu anlıyoruz.Bazı hanefi islam alimleri kudret ve tekvin sıfatlarını ayrı ayrı sıfat olarak değerlendirerek rabbimizin subuti sıfatlarını sekiz subuti sıfat olarak tesbit etmişlerdir.daha çok şafi mezhebine mensup islam alimleri ise,tekvin sıfatını kudret sıfatı ile birlikte değerlendirerek rabbimizin sübuti sıfatlarını yedi sübuti sıfat olarak kabul etmişlerdir.Her ikiside haktır.Bundandır ki halk arasında konuşma dili olarak Allah'ın yedi kudretinden bahsedilmektedir.Onun kudretinden nasıl bahsedebiliriz ki o sonsuz kudret sahibidir.Hiç bir örneği olmadan hayat sahiplerini yaratan ve hayat sahiblerine hayatı veren odur.
  Canlı mahlukata yaratılış gayesine göre  ruh veren, ya hayyu sıfatından can veren ve ya kayyum ve Ya rezzak ismiyle ayakta tutan odur.ve yine mahlukata kendisini koruması için mahlukatının özelliğine göre izafi bir güç veren, yerleri ve gökleri bir dengede tutan yine odur.o mutlak kudret sahibidir.onun kudretine yerler ve gökler boyun eğmiştir.bu konuda söylenecek söz bitmez çünki sonsuz ve mutlak olandan bahsetmekteyiz.      
            Ey kardeş,kudret ve tekvin sıfatını anlamak için acizane bir örnek vermek gerekirse,işte rabbimizin havası ne güzel soluyoruz değilmi birde kırlarda gezersek nekadar temiz ve nefis rahatlatıcı bir hava soluyup tenefüs ediyoruz,ya  su sıcak yaz günlerinde soğuk su içmek ne kadar hoş değilmi v.s.işte soluduğumuz  havanın birden  fırtınaya dönüştüğünü gör,bilmem ne tayfunu ne hortumu dünyanın en güçlü devletlerinde bile şehirleri silip süpürüyor.ya suya nedemeli o mai tusunamiye dönüştüğünde kaçmaktan başka onu engelleyebilecek güç gördünmü  hiç.Rasülallah efendimizin savaşta bir avuç toprak alıp düşmanlarına attığı zaman   her düşmanın hepsinin gözüne aynı anda gelen toprak nedeniyle bozguna uğrayıp kaçan müşrikler karşısında toprağın bir bomba haline dönüştüğünü hatırladığımızda tüm bu işlerin rabbimizin kudretini anlamak için bir küçük misal olarak söylüyebiliriz.Yoksa rabbimizin gökleri direksiz yedi kat olarak nasıl dizay ettiğini ve sayısını bilmeğe güç yetiremediğimiz galaksileri nasıl yaratıp onları yörüngelerinde şaşırmayarak yüzdürdüğünü aklımız almaz.o kudret ve tekvin sıfatlarıyla herşeyden bir şey yapar. birşeyden herşey yapar,ölüden diriyi diriden ölüyü geceden günündüzü gündüzden geceyi çıkaran o dur.....Bunları birer misalle açıklamak gerekirse;basit bir sudan sayılamayacak kadar çok canlı yaratır.kışın ölen tabiattan ilk baharda sayısız mahlukatı diriltir.bir çekirdekten koca bir  ağaç yarattığı gibi,koca bir ağacı yine meyvesinin içindeki küçük bir çekirdeğin içine yerleştirir.....hasılı rabbimizin kuretini ve yaratmasını anlatmakla bitiremeyiz.Bu yazımızla hasbel kader rabbimizin sekiz subuti sıfatlarını bu kadar açıklamakla iktife ediyoruz.gelecek yazı dizilerimizde yine rabbimizin hikmetlerinden ve onu nasıl sevmemiz gerektiğinden, vede kendimizi ona nasıl sevdirebileceğimizden dilimiz döndüğü ölçüde bahsetmeğe çelışacağız inşallah.Tüm iyi niyetimize rağmen Buraya kadar söylediklerimizden  farkında olmadan herhangibir hata ve kusur ettik ise Rabbimizin Gazabınden Rızasına,Azabından Affına yine ondan onun şefkat ve merhametine sığınıyoruz ......                                                                        .selam ve  dua ile

23 Aralık 2013 Pazartesi

İRADE SIFATI

            BİSMİLLAHİRRAHMENİRRAHİM
        
Rabbimizin Kudret ve İradesi,kainatda seyrettiğimiz muhteşem
nizam ve inzamla ayan beyan görülmektedir.rabbimizin iradesi olmasa semadaki gezegenler ve yıldızlar hem kendi etrafında hemde birbirlerinin etrafında bu kadar muhteşem bir intizam içerisinde varlıklarını sürdüremezlerdi.Rabbimizin kainatdaki kanunları okadar muhteşemdirki galaksiler yıldızlar aralarında herhangibir maddi bağ bulunmamasına rağmen cazibe ve daifa kanunu ile manzümeler şeklinde hiç bir zaman düzenlerini bozmadan rabbimizin irade kanunu dahilinde semada kendi yörüngelerinde yıllarca yüzüp gitmektedirler.
          Ey kardeş;uzaydaki bu muhteşem esrarın sırrını anlamak istersen,nasılki semadaki tüm galaksiler gibi güneşi oniki gezegenini yörüngesi içerisinde rabbimizin cazibe ve defia kanunu ile yüzdürüp  gezdiriyorsa,arzımızda da bir aile içerisinde ana babanın çocuklarına karşı ve çocuklarında ana va babalarına karşı olan sevgi bağları ile birbirilerine  bağlanmaları her türlü maddi bağdan daha sağlam ve daha güçlü olarak bağlanmış olmalarına dikkat et.yine ailedeki bu sevgi ve şefkat bağı rabbimizin şefkatinin bir lemasıdır.keza sevgili peygamber efendimiz  hazreti muhammed mustafa (a.s.m)efendimizin ashabı arasındaki sevgi bağlarının tesisi yine rabbimizin iradesinin tezahüründendir.sonuç itibarıyla gökte ve yerde ne kadar nizam ve intizam varsa rabibimizin iradesindendir.istersen hayvanat alemindeki nizam ve intizama da bak.en azından arı ve karıncaların hayatlarındaki nizam ve intizamı seyret.İradesiz zannettiğimiz hayvanat dahi aralarında nasılda iş bölümü yapmışlar.hasılı mülk onun mülkü mülkünde istediği gibi her zaman tasarruf etmesi neticesinde iradesi ayan ve beyan gözükmesine rağmen ,bizler çoğu kez sebepler dairesinen çıkamamakta veya ülfet perdesine takılmaktayız.gerek enfüsü ve gerekse afaki dairelerde rabbimizin isim ve sıfatlarını görmek ve temaşa etmek bizleri marifetullaha yani rabbimizi tanımağa, rabbimizi tanıdıkça onu daha çok seveceğimizden bizleri muhabbetullaha götürür.marifetullah ve muhabbetullah ise ahiret aleminde insanın ibadetleriyle,hayır ve hasenatlarıyla birlikte yeğane sermayesini teşkil eder.selam ve dua ile                    

17 Aralık 2013 Salı

semi basir ve mütekklim sıfatları

                            Bismillahirrahmanirrahim                        Allah(cc) hem semi,hem basir ve hemde mütekellimdir.allah (cc) işitir,görür ve konuşur.fakat onun duyması görmesi ve konuşması için bizim gibi azalara ihtiyacı yoktur.
       Ey kardeş; rabbimiz'in hiçbir azaya muhtaç olmadan işitmesine konuşmasına ve görmesine misal ise,nasılki bugünün insanları tv.telefon teleskop,uydu ve diğer cihazlarla görüşüp konuşabiliyorlar ve iletişim kurabiliyorlarsa, hayvanat ise bütün bu teknolojiden mahrum ve iletişimleri bir kaç kelimeyi geçemiyor ise;Rabbimiz tarafından sonradan yaratılan  insanlar ile hayvanat arasında bu kadar mukayeseye bile gelmeyen muazzam bir işitme görme ve konuşma farkı varsa, kudreti sonsuz rabbimizin işitmesinin konuşmasının ve de görmesinin bizim görmemiz duymamız vede işitmemizle bir benzerliği olamaz.o gece karanlığında karataş üzerinde yürüyen siyah karıncayı görür ve ayak seslerini işitir.allah(cc)h.z. Musa aleyhi selamla konuştuğu için musa a.s. kelimullah denilmiştir. Rabbimizin musa a.s konuşması ilk kez tuva vadisinde bir ağaç vasıtası ile olmuştur,sonra tur dağında.daha uzun süreli konuşmuştur.Peygamber efendimiz H.Z.Muhammed Mustafa (a.s.m) efendimiz ise miraçda rabbimizi hem görmüştür hemde konuşmuştur.bu konudaki bazı itilaflar varsada asıl olan peygamber efendimizin miraçda ve fakat ahiret aleminde rabbimizle mukaleme olduğunda görüş çokluğu vardır.müslümanlar ise cennete rabbimizin rüyetine masar olacaklardır.İnşallah.müslümanların Rabbimizi  cennete görmesi ise;her müslüman için tahsis edilen cennetindeki nimetlerin,ağaçlar,nehirler ,kuşlar ve her türlü nimetlerin,bir anda  rabbimizin izniyle tümüyle göze dönüşmesiyle Rabbimizi ancak görebileceğimiz söylenmektedir.(Mektubat imamı rabbani).Kaldı ki sevgili pegamber efendimizin mucizeleriyle ağaç konuşmuş,taşlar zikretmiş hayvanlar konuşmuştur.sonuç itibariyle rabbimiz dilerse bu dünyadaki tüm mahlukat ve anasırı erbaa (hava,su,toprak ve ateş)ilede göz gibi görebilir,kulak gibi duyabilir ve dil gibi konuşabilir.Gerçek manada konuşan odur duyan odur görende odur,bizim konuşmamız görmemiz ve duymamız ise sonradan yaratılan mahluk seviyesindedir.
sonsuzdan sonlu ne kadar bahsetse de hiç bir şey söyliyememiş, seviyesindedir. 
                                                                             selam ve dua ile

11 Aralık 2013 Çarşamba

ilim

                                Bismillahirrahmanirrahim                                        
 Rabbimizin ilmi herşeyi   kuşatmıştır.O,Zahirdir,
Batın'dır.Evveldir.Ahirdir. Gökleri ve yeri yaratan yedi kat yeri ve yedi kat gökleri yaratan ancak odur ve arşdaki melekleri yaratan sularda ve karalarda yaşayan gözle görülen ve görülemeyen tüm mahlukatı yaratan odur.Yaratılan mahlukat arasındaki uyum , ahenk ve yardımlaşma yine ondan haber verir.Asırlara göre ve insan ihtiyacına göre lüzumlu eşya,araç ve gereçleri yaratan'da odur.
       Ey kardeş : insanların tüm icat ve keşiflerini ve modern asrımızda insanların faydasına sunulan tüm teknolojiyi yaratan odur.Zira  nasıl ki bir tohum toprağa atıldığı zaman yeşerip ağaç veye bitki oluyorsa onu yapan zat hava su toprak ve güneşi tohumların imdadına gönderiyorsa,uçak,gemi elektirik gibi teknolojiyide yine insanın imdadına gönderen'de o dur.
insanlar tarafından keşfedilen tüm teknoloji, rabbimizin kainatına daha önce yerleştirmiş olduğu kanunlarının keşfedilmesiyle  vucuda gelmişlerdir.Kaldi ki tüm ilimlerdeki nihai hadefler,daha önceden peygamberi zişan efendilerimizin mucizeleriyle, insan oğluna gösterilmiştir. H.z Süleyman a.s belkısın tahtını göz açıp kapayıcaya kadar asaf ismindeki bir alim vasıtasıyla çok uzaklardan gösterilmesi ve belkısın tahtının maddi olarak bir anda göz açıp kapayıcaya kadar  H.z.süleyman a.s. sarayına getirmesi,(günümüzde televizyon gibi) H.z Nuh a.s ın gemisi, H.z Yusuf a.s saat yapması ve sevgili peygamber efendimizin bir işaretiyle ayı ikiye bölüp tekrar bir işaretiyle ayın eski haline gelmesi,uzay mekiklerinin yerden kontrolleriyle bölünüp ayrılmasına işareti gibi gözüküyor.
       Netice itibariyle rabbimizin ilmi sonsuz olup onu anlatmak biz gibi ami adamların karı değildir.nasılki bir incir çekirdeğini tefsir edip  incir çekirdeğinden  koca bir incir ağacını yaratan ve yine nasıl koca bir çınar ağacının kader  proğramını çınarın küçük tohumcuğuna yerleştiren, dahası koca bir kainatı insanın ruhuna ve bedenine dercedebilen.ölüden diriyi,diriden ölüyü çıkartabilen (kışın ölmüş gibi cansız hale gelen ağaçlar ve diğer mahlukatı baharla birlikte dirilten ve insanların gıda olarak yemiş olduğu ateşte pişirilen çeşit,çeşit sebze ve yemeklerden insanın gözü kulagı beyni ve sair ağzalarına canlılık veren,adete bir şeyden herşey herşeyden bir şey yaratan) ancak ve hüve ala külli şeyin kadir olan Allah (c.c) olduğuna göre.Ve yine, tüm mahlukatın yaratılmasında veya insanlar tarfından yapılan tüm keşifler husunda sebepleri bir el veye elin tuttuğu kalem gibi görmeliyiz.insanların buluşlarına keşif demeliyiz zira bizim şuanda bildiğimiz vede henüz bilemediğimiz birçok ilimleri rabbimiz ezeli ilmiyle yaratmıştır.ihtiyaç ve zamanı geldiğinde o ilmleri insanlar ancak keşfederler.bir şeyi daha önceden  hiç örneği olmadan icat edip yaratmak ise ancak rabbimize mahsusdur.yaa bediüssamati velard yazel celal vel ikram ve hüve ala külli şeyin kadiir. kainatta mevcut tüm ilimlerin rabbimizin sonsuz ilminden bir damla olduğunu bilip ona sonsuz hamd ve şükretmeliyiz.
                                                                                selam ve dua ile