17 Ekim 2014 Cuma

Hamdele






BİSMİLLAHİRRAHMANİRAHİM
Ya ALLAHU,Ya RAHMAN,Ya RAHİM, Ya FERDÜ YaHAYYÜ,Ya KAYYUM, Ya ADL,Ya HAKEM,Ya KUDDÜS,Ya GAFFAR,Ya GAFUR,Ya KERİM,Ya AFÜVUV Ya HANNAN,Ya MENNAN,Ya BEDİÜSSAMATİ VEL ARDI YAZEL CELALİ VEL İKRAM; YA rabel alemin İsmi Azamın Hakkına,Kuranı mucizül beyanın hürmetine ve Rasulu ekrem Aleyhi Selatü ve Selamın Şerefine; Hamdlerimizi, Şükürlerimizi, Tazarru ve Niyazlarımızı kabul eyle,Dünyada ve ahirette bizleri korktuklarımızdan emin umduklarımıza nail eyle.Ya Rabbel alemin Sana olan rağbetimizi hergün dahada büyüt.Ya Rabbel alemin; Darlıkta ve genişlikte,zorlukta ve kolaylıkta sana sonsuz hamdolsun.Tek ve çift sayılar adedince,Tüm hücrelerimin ömür dakikalerının çarpımının katları adedince hamdolsun.Ya rabbi hayatım boyunca aldığım her nefes sayısının katları adedince, Dilimle söylediğim tüm kelimeler ve rızık olarak yediğim tüm taamlar adedince,Kulaklarımla duyduğum tüm sesler ve sözler adedince sana hamdolsun, Gözlerimle görebildiğim ve göremediğim her nesneler ve onların hikmetleri adedince sana hamdolsun,ya rabel alemin sayısını ancak senin bilebileceğin meleklerin hamdleri adedince göklerdeki Güneşler,aylar, galeksiler ve yıldızların sayıları ve hikmetleri adedince sana hamdü senalar olsun,Tüm hava zerrecikleri adedince ve gökten inen tüm kar,yağmur,dolu,bulgurcuk ve çiğ taneleri adedine ve göge yükselen nesler ; Namazlar Tazrru ve Niyazlar.Şükürler, Hayır ve hasenatlar ve Dualar adedince sana hamdolsun.Ya Rabbii başta Resülü kibriya efendimiz Hz MUHAMMED MUSTAFA (a.s.m)OLMAK ÜZERE tüm peygamberlerin ve senin seçkin kullarının hamdleri adedince sana hamdolsun.Ya Rabbi Tüm insanlar adedince ve yarattığın tüm insanların Hamdleri teşekkürleri,minnetleri ve zikirleri ile almış oldukları tüm lezzetler ve şükürleri adedince sana hamdü senalar olsun.Ya Rabbel alemin başta Kuranı kerimin olmak üzere insanlığa indimiş olduğun tüm kitapların adedince ve Kuranı kerimin sayfaları,Sure ve ayetleri ve harfleri ve hikmetleri adedince ve senin razı olduğun tüm dini kitapların;ciltleri sayfaları, harfleri ve hikmetleri adedince, sana hamdü senalar olsun.Ya rabbi, tüm hayvanat adedince ve hayvanatının kendi lisanları ile yaptıkları tesbihleri,vucut azaları,tüyleri ve hikmetleri adedince sana hamdolsun:Ya Rabbi tüm agaçlar ve ağaçların dalları yaprakları, çiçekleri,meyve ve çekirdekleri ve hikmetleri, adedince sana hamdü senalar olsun,Ya rabbi arpa buğday mısır haşhaş yulaf nuhut mercimek gibi, tanelerini saydığım ve sayamadığım taneli bitkilerin taneleri ve hikmetleri(faydaları) adedince sana hamdolsun.ve kırlarda yetişen türlü çiçekler ve bitkilerin sayısı,yaprakları,çiçeklerinin püskücükleri ve hikmetleri adedince sana hamdü senalar olsun ve dünyamızda yetişen ve ancak hikmetini senin bildiğin tüm yaratıklarının sayıları,hikmetleri ve güzellikleri adedince sana hamdü senalar olsun, Elhamdülillahi Rabbil Alemin,Bi adedi zerratıl kainat ve mürekkebetia..... Ya Rabbel alemin;İsmi azamın hakkına kuranı mucül beyanın hürmetine ve Resulü ekremin H.z Muhammed Mustafa (a.s.m.) nın şerefine bizleri bağışla, Ya Rabbel alamin sen bağışlamayı seversin en büyük bağışlayıcı sensin,Bizleri hiçbir şeyimizden hesaba çekmeyecek şekilde herşeyimizi bağışla. Günahlarımızı ve Hatalarımızı affı mağfiret eyle,Lütfu kereminle günahlarımızı ve hatalarımızı hayır ve hasenatalara tebdil eyle.Kalan ömrümüzü geçen ömrümüzden daha hayırlı ve bereketli eyle.Ya Rabbel alamin Bizleri müslüman olarak yaşat, müslüman olarak öldür ve bizleride salih kullarının arasına kat.Bizleri kabir azabının vahşetinden kıyametin dehşetinden ve cehennemin ateşinden mahmuz ve muhafaza eyle.Dünyada ve ahirette bizlere çekemiyeceğimiz kadar yük yükleme. Peygamber efendimiz H.z. MUHAMMED MUSTAFA Sallahü aleyhi ve sellem efendimizin livaül hamd sancağı altında onun al ve eshabıyla birlikte haşreyle ve Rüyeti cemalullaha bizleri'de Mazhar eyle.Amin amin elfü elfi amin.Ya Erhamürrahimin. Merhum,Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır'ın Münacaatı gibi Bende Aynı hamdi kendi namıma ve tüm insanlar adına sana aynısını sunuyorum:

  İlahi hamdini sözüme sertaç ettim,

Zikrini kalbime mirac ettim.

Kitabına kendime minhac ettim.

Ben yoktum var ettin.

Varlığından haberdar ettin.

Aşkınla gönlümü bikara ettin.

İnayetine sığındım kapına geldim.

Hidayetine sığındım lütfuna geldim.

kulluk edemedim affına geldim.

 Şaşırtma beni doğruyu söylet.

 Neşeni duyur, hakikatı öğret,

 Sen duyurmazsan ben duyamam,

 Sen söyletmezsen ben söylüyemem

 Sen sevdirmezsen Ben sevemem.

 Sevdir bana sevdiklerini.

 Yerdir bana yerdirdiklerini.

 Yar et bize edirdiklerini.

 Sevdin Habibini, Kainata sevdirdin.

 Sevdinde hilatı'Risaleti giydirdin.

 Makamı İbrahimden Makamı Mahmuda Erdirdin.

 Severi asfiya kıldın.

Hatemi enbiya kıldın.

 Muhammed Mustafa kıldın.

Salatü selam.Tahiyyatü ikram.

Her türlü ihtiram ona,onun Al'ü Ashabı etbaına Yarab. Amin,Amin,Amin,Bi hürmeti Taha ve Yasin ve Selamün Alel mürselin ve ehiri devahün enilhamdülillahi rabbil alemin.

                                           

                           SELAM VE DUA İLE          


Ey; bu yazıyı okuyan kardeş,bu hamdeleden gerekli faydayı sağlayabilmek için;Öncelikle her mahlukatın üç yüzü olduğunu bilmelisin,bir yüzü esma'ül hüsnaya yani Allah c.c isimlerine bakar Bir yüzü ahirete bakar ve bir yüzüde dünyaya bakar.sen önceki iki yüzüne bakarak tefekkür etmelisin.Gök yüzünde yıldızlara baktığında yıldızlar kadar hamdetmek gerek.kar,yağmur,dolu,

yağarken onların taneleri kadar hamdetmek,bir güzel kuş ve hayvan gördüğünde, o cinsten tüm hayvanatlar adadince ve tesbihleri adedince hamdetmeli,yada bir şey yediğinde örneğin mısır veya nar yiyorsun onların tanelerinin dizilişine rengine kokusuna içindeki vitamin ve insan sağlığına olan faydalarına bakıp düşünüp rabül alemine içinden veye yalnız tek başına isen sesli olarak yediğin meyveya sebzelerin tüm teneleri ağaçları dalları,yaprakları çiçekleri ve meyveleri adedince şükretmelisin v.s..Herkesin hamdelesi harkesin kapasitsine göre olup ben sadece biraz kapı aralamış oldum.Elhadülillahi kable kulli ehad,

 Elhamdülillahi Kable kullü ehad,

Elhamdülillahi Bade kulli ehad,

Elhamdülillahi ala külli hal,sivel küfri ve dallal.

   Allahümme Salli ala seyidina Muhammedin ve ala alahi seyidina Muhammed,Bi adedi zerratil kainat ve mürekkebetiha. Bakii selamlar.

22 Ağustos 2014 Cuma

CAMİLERDE İŞLENEN BİDATLAR

                                                                             

          BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM                                         

 Günümüzde camilerimize çoğunlukla emekli muhterem kişiler gelmektedir.Son zamanlarda az da olsa gençlerimizde,

genç kardeşlerimizide camilerimizde görmekteyiz tabiki gençlerimizin camilerimize gelmesi kıvanç kaynağı  ve geleceğimizinde güvencesidir.Doğrusunu söylemek gerekirse camilerimize gelen genç kardeşlerimiz yaşlı ağbeylerimizden daha şuurlu, daha bilinçli ve bilgili,bu durumları namaz kılmalarındaki huşu ve namzın rükünlerine  uymalarından belli,Peygamber efendimiz H.z.Muhammed mustafa sallahü aleyhi sellem efendimiz.Namaz kılan bir gencin namazı ayın ondördü gibidir.Namaz kılan bir gencin yaşlı iken namaz kılana üstünlüğü,benim size (sahabelere) üstünlüğüm gibidir.(hadisi şerif). Camii camaatinden öyle insanlarla karşılaştımki; kişi Elhamdülillahi rabbil alamin diyemiyor yani,dili dönmüyor.Kimiside namaz surelerini çok yanlış  okuyor. konunun vehametini ortaya koyabilmek için  Ramazan ayında yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum. Şöyleki;  Camii cemaatinden tanıdığım birisine akşam terafi namazını hangi camiide kıldığını sorduğumda benimde bildiğim bir camide kıldığını söyledi, namazı imammı kıldırdı müezzinmi diye sordum,zira o caaminin müezzininin hem,sesi ve hemde,ihlas ve samimiyeti,hoşuma gidiyordu,o zatı muhterem,terafih namazını müezzinin kıldırdığını,ancak terafih namazında kurandan okumadığını söyledi.Yani demek istiyorki namazı elemtereden başlayan halk arasında namaz süreleri olarak bilinen surelerla yani kısa surelerle kıldırdığını söylüyor.Fakat işin garibi bu surelerinde kuranı kerimden olduğunun'da farkında değil.Budenli örnekler o kadar çok ki,Ben kişiyi kuranı kerimden bu kadar uzak olduğu için kınamıyorum: Bu kişilerin camilere gelmesinin Allah(c.c.) davetine icabet  ecrini ve sevabını verir inşallah,Asıl mesela bu kişilerin kendilerini geliştirmek için hiç bir gayret sarfetmemeleri ve Camilerimizin kütübhane rafları kutsal kitabımız Kuran'ı kerimle dolup taşarken,müslümanların kuranı kerime bu kadar yabancı ve ayrı kalmalarını,doğrusu çok garipsiyorum ve yadırgıyorum. Birde Yaşlı bir kimsenin,ahirete bu kadar yaklaşmışken hala kitabımız kuranı kerimi tanımamış olmasına bir anlam veremiyorum.

Günümüzde insanların iştiyakla kuranı kerimi öğrenmeğe koşarken,bazılarının tenbellik edip,kuranı kerimi öğrenmek için, hiç bir gayret sarf etmemelerini hayretle karşılıyorum. Zira Resulallah efendimiz(a.s.m.) iki günü müsavi (denk) olan müslüman aldanmıştır diyor.

                Asıl mesele biz müslümanların,nasıl olsa islamı bilip bilmemenin veya islama göre yaşayıp,yaşamanın bu dünyada cezai bir müeyyidesini görmüyoruz.Ahirete gitmeyide çok uzak veye hiç gitmiyecekmiş  gibi sanıyoruz.Dolayısıyla kişi islama göre yaşamasını bir mecburiyet olarak görmüyorda,olsada olur olmasada olur gibi, yaşıyor.Böyle islama karşı kayıtsız yaşayan kişileri bu imanları son nefeslerinde kurtarabilimi bilemiyorum.Unutmamak gerekirki Ahirette müslümanlara en çok şefaatçi olacak ve şefaati en makbul olacak olan kuranı kerimimizdir.

         Bir olaydaha anlatmak istiyorum;Namazdan sonra cemii bahçesinde oturup sohbet ederken,yanımıza bir arkadaş daha geldi,bu arkadaş emekli bir imammış,ömrünün en az 25,30 yılını camiilerde imamlık yaparak geçirmiş,

çocukluğunda ailesi fakir olduğu için,birisi hayırına köyünden getirip bir kuran kursuna yerleştirmiş bu vesile ile okumuş imam olmuş.Bu arkadaş aynı zamandada hafız,hafızlığını unutmamak içinde her namazın ardından camiide birazdaha fazla kalıp hafızlığını yenilemeğe çalışıyor.sohbetimiz esnasında hafızların en çok insan suresini ezberlerken zorluk çekiyorlarmış galiba dedim, emekli hoca efendi, Kuranı kerimde insan suresi diye bir süre yokki diye cevap verdi,bende biraz mahcup oldum ve içimden bu adam emekli hoca,hemde hafız, olduğuna göre ben yanlış biliyorum galiba dedim.Eve geldiğimde Kuranı kerime baktım,kuranı kerimimizde insan suresinin var olduğunu gördüm.Bu durum gösteriyorki;hem o emekli imam hem'de biz müslümanlar hepimiz islama tam olarak kendimizi veremiyoruz.Ne Kitabımız Kuranı kerimi ve nede dinimizi tam ve mükemmel olarak öğrenmek için gayret sarfetmiyoruz.Bu noktadan şuraya varmek istiyorum;   Demekki,İslam dinini yaşamak ve yaşatmak,sadece camii  cemaatlerine kalsaydı ve camii hocalarının gayretleriyle iktifa edilmiş olunsaydı, Alla'ın(c.c)yardımı  ile,Ülkemizde dini sahada faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri ve Dini cemaatlerin gayretleri olmasaydı, Allahu alem,insanların çoğu ya ateist olurdu veya sadece nüfus cüzdanlarında adı  şeklen müslüman kalırdı. Bu nedenledirki bu güne kadar sıraatı müstakim üzere olan ve bu sahadada Ülkemizde hizmet veren cemaatlerin hepsinden Allah c.c. ebediyen razı olsun.Emegi geçenleri Rabbim en güzel şekilde mükafaatlandırsın.

İnşallah.Amin.

       Camilerimizde işlenen bidatlara gelince;Bazı kimselerin sürekli camiilerde aynı yeri,aynı direğin yanını sanki tapulu malıymış gibi,tercih etmeleri ve orasını başka insanlardan kıskanmaları, Bu konuda bir olayı anlatmak istiyorum: Büyüklerden bir zat diyorki; ben namazlarımı her zaman en ön safda kılıyordum, bir defasında arka saflarda namaz kılmak zorunda kaldım, namazda iken kelbime şöyle bir düşünce geldiki,Sen en ön safda namaz kılmağa layıksın, arka safda namaz kılmak sana yakışmaz v.s.Meğerse ben kendimi herkesden daha faziletli gördüğüm için hergün en ön safda namaz kılıyormuşum.Yani kibir alameti.Bu nedenledirki 40 yıllık namazımı kaza ettim (yeniden  kıldım) diyor.Kendiminde bir kez yaşadığım bir olayı daha anlatmak istiyorum; Camiide gamet getirildi Cemaat saf düzeni almağa başladı, bir öndeki  safda bir kişilik boşluk vardı benden sonra camiiye gelen ve benden birkaç yaş büyük olduğunu sandığım bir muhteremi ön safdaki boşluğu doldurması için kolundan tutup ön safa göndermeğe çalıştım.Fakat ne mümkün muhterem yok ben senden sonra cammiye geldim orası senin hakkın,sen benden önce geldin diyor başka birşey demiyordu  ve o muhterem kişi haklıydı, Rabbim dünyadada ve ahiretdede onu iyliklerle mükafaatlandırsın.Nihayet safdaki boşluğu ben doldurdum. Zenginlerin gittiği bir camide ise; Herzaman gördüğüm bir manzara bazı kişilerin sanki en ön safda namaz kılması onun en doğal hakkıymış gibi,en ön safa geçmek için camaati ezip geçiyor.Zahirki o kişi sosyal hayatta da ve iştimai hayatdada böyledir her halde, Yani hak hukuk tanımaz.Camiilerde işlenen bidatlardan biriside;müezzin efendi tarafından getirilen gametin ayakta dinlenmesi  (Çok önemli), Müezzin efendinin camide getirdiği gameti ayakta dinlemenin küfüre yakın günah olduğunu söleyen alimlerimiz vardır.Çok dikkat etmek lazım. İmam efendilerde bu duruma çok dikkat etmeleri ve cemaate örnek olmaları gerkir. Namaz kılanın önünden geçilmesi,Saf düzeninin bilinmemesi. Camide saf düzeni, İmamın tam arkasından başlar,sonra sağ tarafa bir kişi, sonra sol tarafa bir kişi,sonra sağlı ve sollu taraflara dizilerek devam eder.birinci saf tamam olunca yine ikinci safda hocanın tam arka hizasından başlar ve bir sağa bir sola Camaat dizilir.eğer safın tamam olmasından sonra bir kişi tek başına kalacaksa, ikinci safdan bir kişi safa durmaz ve yine imamın arka hizasından üçüncü safta tek başına kalan kişi ile saf tututar. Eğer camiye bir üçüncü kişi daha gelirse o kişide bir önceki ikinci safdaki tek kişilik boşluğu doldurur.İslamiyet işte bölylesine güzel bir dindir hiç kimseyi mağdur etmez.Günümüz camilerinde bu saf düzenine uyulduğunuda hiç görmedim.  Camilerde işlenen bidatlardan biriside,cemaat camiden çıkınca sıraya geçip bir birlerini kutluyorlar bu ise,bidattır ve bizzat Rasülallah tarafından külliyen yasaklanmıştır.BİDAT; SONRADAN İNSANLARIN İSLAMA KENDİ KAFALARINA GÖRE YAMADIKLARI ADETLERDİR.BİDATLARDA HİÇBİR NUR YOTUR.der (Mektubatı İmamı Rabbani),  Üsdat Bediüzaman ise; Bidatları kabuğu soyulmuş meyveye benzetir.Meyvenin kabuğunu soyunca çok kısa bir süre güzel gibi gözükür fakat, Soyulan meyvenin yüzü hemen rengi koyulaşır ve bozulmağa başlar.İşte bidatlarda böyledir. Camilerde en çok işlenen bidatlardan biriside kişi secdede veya tahiyatda iki ayağınında sırtını yere yapıştırıyor.Böyle yapıldığında namzın bozulcağını söyleyen alimlarimiz vardır.doğrusu Resulallah efendimiz sağ ayagını diker sol ayağı üzerine otururdu. Kısacası namaz süresince hiç olmazsa ayak parmak uçlarından birisinin iç rarafı yere değmelidir: kişinin namazda secdeye varırken iki ayağını birden havaya kaldırması veya iki ayağınında sırtının yere yapıştırılması namazı sakatlar:Birde hiç bir sebep yokken öksürür gibi yaparak kişi boğazını temizyor. Buda namazın bozalmasına sebep oluyor. Namazlarımızda işlenen hatalarımızdan biriside namaz rükünleri sırasında ne zaman nereye bakmamız gerektiği konusundaki hatalarımızdır. Namazda kıyamda (Ayakta)iken, secdede başımızı koyacağımız yere bakmalıyız

rükuda ayak parmaklarının ucuna, secdede ise burun uçlarına,Tahiyatta ise dizlerimizin üzerine ve ellerimize bakmamız gerekir.Namaz çok kıymetli bir ibadet olduğu için,namazın her rüknü çok önem arz etmektedir. Örneğin, namazda secdede iken elimizin parmakları yan yana bitiştirmeli tahiyatta (Otururken)  dizler üzerine rahat bir vaziette serbest bırakılmalı,rükuda ise ellerimizle dizlerimizi iyice kavramalıyız.(H.z Enes.r.a.),Birde secdeden kıyama (ayağa)kalkarken yerden destek almak için ellerimizi yumuruk yaparak kalkmamalıyız,zira yumruk hiddetin bir alametidir. Namazda ise kul tevezzu ve mahviyet,hiçlik halinde bulunmalıdır.Öyleyse Secdeden kıyama kalkmak için yerden destek almamız gerekiyor ise,ellerimizin iç tarafıyla yeri yoklar gibi yaparak desdek alınarak kalkınmalıdır(eller açık olduğu halde ellerimizin iç tarafıyla yerden destek alabiliriz,böyle yapmak Resulallah efendimizin sünnetidir..)

Birde namazda imam ile birlikte sureleri sesli olarak başkalarıda duyacak şekilde tekrar edenler oluyor,bu durumda imama uyan kişi için yanlıştır.Bazılarıda her rekatın başında besmele okuyor.,imama uyan kişinin her rekatın başında besmele i şerifeyi okumasına gerek yoktur.Namazda İmamdan önce Hareket etmemeli,secdeden başımızı imamdan önce kaldırmamalıyız.Namzda imamdan önce secdeden başını kaldıranlar için Rasulallah efendimiz başlarının eşşek başına çevrileceğinen korkmazlarmı diyor.Yine Namazde (erkekler için) Secdede dirseklerini yere yapıştırmaları ve secdede ellerin kafasından ileriye uzatılması eleştirilmiş,böyle yapanlarında bu hareketleri Rasulallah tarafından köpeğe benzetilmiş.Bir islam büyüğü diyorki perde açılsada namazlarında böyle hatalı hareketler yapanlar misal aleminde kendilerini görselerdi.

Başlarının eşek başı gibi olduğunu  görürlerdi  diyor. Fakat daha sayamıyacağımız o kadar çok namazın rükünlerini belki bilmeyen belkide bildiği halde önem vermediği için uymayan okadar çok müslüman varki inşaallah Rabbim namaza icabetlerini tamamen boşa çıkarmaz.Birileride Cami'ye geliyor,hemen camiye girer girmez camii kapısının önünde namaza duruyor,yani tüm cammiyi önüne alımış oluyor.Bu haldeyken sonradan camiye gelenler namaz kılan kimsenin önünden geçmek zorunda kalıyorlar.

Yani koca cami boşken birisinin caminin hemen girişinde veya tam ortasında namaza durması halinde,diğer müslümanları günaha sokmuş oluyor. Tabiki bu kişininde cami adabından bi haber olduğunu  söylüyebiliriz.Birde cami camaati camaatden zengin ve maddi durumu çok iyi olan kişilere karşı aşırı şekilde tazimde bulunuyorlar. Kişiye zenginliği için tazimde bulunan dinin üçte ikisini yıkmış olur. (Hadisi şerif):Bu konularda söylenecek o kadar çok mesele varki belki bir kitap olur.biz bu yazılarımızla istenilen fayda sağlanıp sağlanamamsından tam olarak emin olmadığımızdan,bu kadarla iktifa ediyoruz.Ezan okunurkende müezzinin söylediklerini tekrar etmeliyiz ve kesinlikle ezana saygımızdan dolayı konuşmamalıyız.Birde Namazda imam efendi zamlı sure okurken bazen unuttuğu oluyor surenin devamını getirebilmek için aynı ayeti bir kaç kez tekrarladığı oluyor ve cemaatten surenin devamını hatırlatanlar oluyor.Bu konuda şunu söylemeliyim eğer imam efendi surenin devamını iki kez tekrar ettiği halde ayetin devamını getiremiyor ise hemen rükü'ya varmalıdır.Eğer surenin devamını hatırlamak için en son okumuş olduğu ayeti üç kez veya daha fazla tekrar ederse imam efendinin Namazı bozulur.İmamın namazının bozulmasıylada tüm camaatinde namazı bozulmuş olur.bu halde imam efendi büyük bir vebal altına girer.Çok dikkat etmek lazım.Birde,günümüzde camilerimizin çoğu kadınların akına uğramakatadır

(Kadınların namaz kılmaları için en sevaplı olan yer,hücrelerinin(evlerindeki odalarının)köşesidir.(hadisi şerif)

          İmam efendilerde,Namazlarda;azap ve cehennemle tehditle biten ayetlerden ziyade,daha çok sonu müjdeleyen ayetlerle veya rahmet ayetleriyle veya af ve mağfiretle biten ayatlerle biten süre veya ayetleri okumaları tavsiye edilmiştir.(Hadisi şerif) ...............................................................................                                                              

                        SELAM VE DUA İLE

19 Ağustos 2014 Salı

günümüz TAGUTLARI

                          BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM                                                                                                                                                                                                                                        İnsanlar cahiliye döneminde kendi elleriyle taptıkları putlara taparlarmış,İslamiyetle birlikte diğer hanif dinlerde olduğu gibi gerek afaki putlar yıkılarak ve gerekse enfüsü putlar kırılarak kuranı kerim ve Resulüllah'ın tebliği ışığında tevhid inancına yönelinmiş,Bugün itibarıylada yine günümüzde dünyanın çeşitli bölgelerinde islamiyetle müşşerref olmamş insanların çeşitli nesnelere taptıkları görülmektedir. Esasen insan kalbi aynayi samed olduğndan bir şeye tapınma ihtiyacı mutlaka hissediyor ve tapınma gereği duyuyor.HAK DİN OLAN İSLAM DİNİNİ TANIMA ŞEREFİNE EREMİYEN BUDİSTLER ATEŞPERESTLER VE DİĞER BATIL DİNLERE İNANANLAR AYNEN KÜÇÜK BEBEKLERİN ANNESİNİN MEMESİ SANARAK PLASTİKTEN   YALANCI   EMZİKLERLE   OYALANAN BEBEKLER GİBİ HUREFELERLE OYALANIYORLAR.(Mehmet Kırkıncı hocamız)Günümüz basın yayın araçlarının bu kadar geliştiği bir ortama rağmen insanların helen müslümanlıkla tanışamamış olmaları ne büyük bir talihsizliktir. Belkide bu insanların halen sapık inançlarda kalmalarında biz müslümanlarında ihmali olsa gerek.Bu yazıda asıl maksatımız, sapık dinler değil,Bilhassa dindar gözüküpte gerek afaki ve gerekse enfüsü nesneleri ilah edinenler hakkında olacak;

         Gördünmü nefsini ilah edineni,Yine sevgili peygamber efendimiz tebük seferinden dönerken sahabe efendilerimiz soruyorlar bundan başka cihad varmıdır ya resulallah Peygamber efendimiz evet var diyor küçük cihatdan büyük cihada döndük.Büyük cihad nedir ya resulallah denildiğinde nefsin cihadıdır diyor.(Allahümme salli ala seyidina ve nebiyina muhammed).

Bazıları çocuğunun islam disiplinine göre yetişmesine gönlü razı olamıyor.Ve istiyorki çocuğu haram veya helal hiç farketmez tüm dünya zevklerini tatsın yaşasın istiyor.Yani çocuğunu yanlış seviyor,Çocuğu  için madi ve manevi her şeyini feda etmekle onu adeta ilahlaştırıyor.

Halbuki'' islamiyette helal dairesi geniştir her türlü zevke,keyfe kafidir''(üsdat Bediüzzaman Said Nursi),anne Çocuğunu islam terbiyesine göre yetiştirirken,baba ise, çocuğnu en çetin ve korkunç kabir azabından ve ahiret azap ve sıkıntılarından korumak için,çocuğuna dini akideleri öğretmeli veya islam terbiyesine göre yetişmesi için mutlaka gayret sarfetmeli.aklı başında olan insan Çocuğunu çok seviyorsa onu islam terbiyesine göre yetiştirerek,hem dünyada mutlu olmasını ve hemde ahirette kurtuluşuna vesile olmalıdır.

        Aşırı menfaat sevgiside günümüzün meşhur tağutlarındandır.Öyleki kişi,kimde azıcıkda olsa bir dünyalık  menfaati varsa o kişiye kul köle oluyor.Dünyalık menfaati yoksa çoğu kez duymamazlıktan veya görmemezlıkten geliyor.İsterse o kişi muttaki bir müslüman bile olsa,sanki onu yok sayıyor.Onun için varsa yoksa dünyalık dünya menfaati.Kişi bu şekilde menfaatlerini ve menfaatlerini temin edebileceği kişileri tagutlaştırmış oluyor.

      Hayvan sevgiside keza aynı,kişi kedisini veya köpeğini aşırı şekilde seviyor.Oysa hayvanlarıda hayvanlara layık oldukları kadar sevmeli onlara zulüm etmemeli,yaşamlarına yardımcı olunmalı fakat,Hayvan sevgisininde diğer sevgiler gibi tüm manevi benliğimizi ve kalbimizi kaplamasına izin verilmemelidir.Aksi olduğu taktirde adete onlarıda tagutlaştırmış oluruz.Her kime  veya her neye,Allah c.c.nun şevkatinden fazla şefkat gösterilirse o'şeye zülüm edilmiş olur.

     Birde Halkın baskısı ve korkusu var,İnsan hakdan korkması gerekirken halkdan korkuyor ve halkın tercihini önde ve revaşda tutuyor Ve halkı tağutlaştırıyor.H.z.Aişe Validemiz kendisinen nasihat isteyen bir sahabe efendimize bakın ne diyor;kişi halkı razı etmek için hakkı darıltırsa Allah,c.c. o kişiyi halkın eline birakır,yani inayet ve rahmetini kısar veye keser.Kimde halkın darılma ve kızmasına rağmen hakkı razı ederse Allah o kişiye yeter.Yani o kişiye rahmet ve inayetiyle yardım eder.

         Günümüzde kimileride parayı tağutlaştırıyor.Para kazanmak için helal haram hiç bir sınır tanımıyor,Bu devirde faizde haram olurmu diyenler var,bu husus ise kuranı kerimde açıkça belirtilmiştir.Yani faiz kesinlikle haramdır.Gel görkü müslüman açıkdan veya zımmi olarak faizle iş görüyor.Sonra karun gibi bir hal alıyor,malının  zekatınıda vermeğe eli varmıyor.Hasılı ayağı kayıp gidiyor. Gerek faiz konusunda ve gerekse zekat konusunda çok hasas davranan müslüman kardeşlerimizde az değil,Allah onlardan razı olsun.

        Malum kimi müslümanında bir makama gelince,adeta makamını tağutlaştırıyor ve ayağı kayıyor.Kişi makamının elden gitmemesi için girmediği şekil boya ve renk kalmıyor. Halbuki bilmiyorki onunda imtihanı makamla oluyor.Yani sana makam verilince görelim bakalım hakkımı tercih ediyorsun makamımı,Makam sevgisi ise dünya sevgisinin en büyüğü ve dünya sevgisinin başıdır.

         Bir diğer tağut ise şehvet;Şehvet ise birisi halk arasında yaygın olarak bilinen malum kadın erkek meselesi,Öyle insalarda varki maddi durumu iyi hiçbir dünya promlemi yok sadece işi gücü şehveti peşinde koşmak.Adamın kabir suali sırat köprüsü hesap mizan,cehennem gibi bir endişesi hiç yok.Aklına bile gelmiyor.Hayvanlar gibi belki daha aşşağı bir hayat seviyesini tercih ediyor.Her şeyi nefsine feda ediyor.Bu konuda yaşanmış ve halka mal olmuş kısa bir hikaye anlatmak istiyorum:Osmanlılar zamanında,bir vezirin kani isminde bir akrabası bir romen kızına aşık olur.Nihayet kız durumdan haberdar edilir.Romen kızı bizim kaninin iyiyden iyiye sırıl sıklam aşık olduğunu anlayınca,derki kani ile evlene bilmem için bir tek şartım vardır.Nedir şartın denildiğinde,eğer kani benim dinime girer ise,yani Hiristiyan olur ise,onunla evlenebilirim der.Bu haberi alan bizim kırk yaşındaki kani,

tarihi şu sözünü söyler''kırk yıllık kani olurmı yani''Bizde günümüz şehvetlerine karşı nefsimize kaninin söylediği gibi aynı sözlerle muhalefet etmeliyiz.Şehvetin bir başka tagutlaşan şekli ise;Yeme içme meselesi,kişi belki bir kebap yemek için bir şehirden başka bir şehre kadar gidebiliyor.Veya Ev Araba zevk ve şehveti gibi işi gücü dünyalık peşinde koşmak oluyor. İşte bu sayılanlar gibi bir çok tagutlara tapılıyor.İşin garbi neye taptığınıda bilmiyor.Böylece insan nefsinin her istediğinin peşinde koşmakla, insan nefsini ilah edinmiş oluyor.O istiyorki canı ne istiyorsa onu yiyip içsin,Canı kiminle konuşmak istiyorsa onunla konuşup onunla ünsiyet etsin.''NEFSİNİ HEVASINI PUT EDİNENİ GÖRDÜNMÜ(45/23).Oysa gerek afakda ve gerekse nefsinde insanın ilk tercihi Rabbül alemin olmalıdır.Çünkü mülk onundur.Biz onun hem mülküyüz hemde memlüküyüz(Allahın köleleriyiz) öyle ise ondan izinsiz onun mülkünde tasarruf etme yetkimiz yoktur.(Haramlara giremeyiz,Haddimizi aşamayız.)Ve her sevgi korku endişe iradi tercih.akıl,hayal,sevinç v.s tüm duygu ve düşüncelerimizde Allah(c.c) rızasını gayei maksat yapmalıyız.Her işimizde niyetimiz Allah(c.c.)rısanı kazanmak olmalıdır.

''Maksudun her neyse mabudun odur''(İ.Rabbani)

      Bu kadar kirlenmiş bir dünyada nefsini ve malını temiz tutabilen az'dan'da az insanlara

                                 SELAM OLSUN

9 Ağustos 2014 Cumartesi

müslüman nasıl olmalıdır

                  BİSMİLLAHİRRAHMENİRRAHİM                                                                                                                                                  Günümüz insanlarından iki konuda hiç cahil göremeyiz. Bunlardan birisi siyaset,ikincisi ise dini konulardır.Bakarsınki kahve önlerinde veya çeşitli topluluklarda insanlar hiçde üzerlerine vazife olmadığı halde siyaset konuşuyorlar,veye çeşitli eğlencelerle en değerli sermayesi olan ömür sermayesini en değersiz şeylerde harcıyorlar. Öyleki siyaset konusunda sanki her insanın söylüyeceği bir sözü vardır adeta.
     Ey kardeş kendimize gelmeliyiz ve aklımızı iyi kullanmalıyız   Bu dünyaya hangimizin daha güzel ve faydalı işler yapacağımızı  denemek için gönderilmişiz.Zaman ise en kıymetli sermayemizdir.Bu nedenledirki sahabe efendilerimiz Allah (c.c.) zikrinden geri kalmamak ve vakitlerini boşa harcamamak için hamurun  pişmesine dahi vakit harcamadan bulamaç yapıp  yemişler. Bizim gibi pişmiş yemeği daha fazla lezzet almak için birde fırınlamasını beklememişler.Bu konuda bir kıssa;Şeyh efendilerinden birisi bir müritle hac yolculuğuna çıkarlar,yolculuk boyunca hep Allah(c.c) zikir,tesbih ve ibadetle geçer,Yalnız şey efendi mürüde senin adın ne diye sorar,
müritde,ben falanca oğlu filan(Dedesinin ve babasının isminide zikreder).yani tüm hacca gidiş ve dönüş süresine bu kadarcık konuşurlar.Nihayet hac yolculuğu sona erince şeyh efendiden mürüdin refakatinden memnun olup olmadığı sorulunca,şeyh efendi iyi fakat biraz geveze der.Ben ona ismini sordum o bana atalarınında ismini saydı der.işte zamanın kıymetini anlamak
Bir başka kıssa.Bir islam alimi,velasri suresindeki Allah(c.c) asra yemin etmesini bir türlü çözemez.Zamanın ne hikmeti varki rabbimiz asra yemin ediyor diye düşünür dururken,
çarşıda buz satan birisiyle karşılaşır.Telaş içinde çığırtğanlık  yaparak buz satan bu adama,derki nedir bu telaşın kardeşim ihtiyacı olan buzunu alır.Neden bu kadar telaş ediyorsun.Adam derki durmuyor muhterem durmuyor sıcakdan buzlarım eriyor.  O Allah dostu meseleyi hemen anlar
Demekki zamanda böyle her an eriyor.Onu değerlendirip zamanı Rabbimizin izni dairesinde kullanarak  fanilikden bakiye tebdil etmeliyiz.Bu dünyada vaktini bekaya tebdil edenlere ne mutlu,ne bahtiyar o insanki bu fani dünyada,kendisine;kabirde
arkadaş, sıratta yoldaş,cennette çeşitli niğmetlere dönüşecek  baki bir  ahiret hayatını bu dünyada kazanmıştır.
     İkinci bir husus ise,dini konularda sanki herkesin  kafasına göre söylüyebileceği bir sözü oluyor.Yani bir çok kişi kafasına göre dini konularda yorum yapmağa çalışıyor.
    Ey kardeş;Peygamber efendimize bir husus sorulduğunda eğer o konuda veya benzer olaylar hakkında bir ayet inmiş ise sorunun cevabını açıklarlar ve sahabe efendilerimizin sorunlarını çözerdi, eğer sorulan soru veya benzer olaylar hakkında bir ayet inmemiş ise, cevap vermez sukut ederlerdi,
nihayet o konuda vahiy geldiğinde cevap verirlerdi.Dini konularda herkesin kafasına göre ahkam kesip fetva vererek dinimize bidatlar sokmamak için denilmişki;Fetvaya ehil olmayanın fetvasında isabet ederse bir günah,eğer fetvasında isabet ettiremez ise iki günah işlemiş olur.Fetva ehlinin ise fetvaya teşviki için, fetva vermeğe ehil olanın(müceddit alimler,her yüz yılda bir.her bin yılda ise bin yılın mücedditi gelir,yani gönderilir) fetvasında isabet ettiremez ise bir sevap,fetvasında isabet ettirir ise; iki sevap kazanır denilmiştir. 
        Gelelim asıl meselemize Müslüman kimdir;Bir gün Resülallah efendimiz sahebe efendilerimizle oturuyorken temiz giyimli birisi gelir.İman nedir Ya resulallah diye sorar,Resulallah efendimizde imanın şartlarını sayar,sonra islamı sorar,Resulallah efendimizde islamın şartlarını sayar,sonra Resulallah afendimize ihsanı sorar.İhsan nedir Ya Resulallah der.Peygamber efendimizde; İhsan kişinin Allah'ı(c.c)görüyor gibi ibadet etmesidir der. biz onu göremiyoruz ama o bizi görüyor.Sonra Resulallah efendimizden kıyamet saatinin nezaman olacağını sorunca,Peygamber efendimizde,soru sorulan bu hususda sorandan daha bilgili değildir der.Sonra Resulallah efendimiz sahabe efendilerimize bu soruları soranın yanına getirmelerini ister,fakat soru soranı bulamazlar.Sonra Peygamber efendimiz,soru soran Cebraildi,size dininizi öğretmek için gelmişti,der.
      Bizim dinimiz islam; Sadıkıl vaadil emin olan Resulallah efendimizin talim ve sünnetiyle ekmel bir şekilde tamamlamıştır.Günümüzde ise kim olursa olsun,isterse ilahiyatçı prof'lar olsun,bana göre şöyle,benim görüşüme göre böyle gibi, saçma sapan görüşleriyle veya zaruretten doğan bazı fetvaları sanki bugün tüm müslümanların  bu görüşlere göre islamı yaşamaları gerekiyormuş gibi fetva vermeleri islama bidatlar sokmaları insanların kafasını bulandırmaktan başka bir işe yaramıyor.Bir kimse islamı konularda bana göre şöyle veya böyle diyebiliyorsa,o kişinin o anda adını hatırlıyamadığı bir ayet meali veya hadisi şerif  veyahutda müceddit bir alimin görüşü olmalıdır. Biz müslümanlar aynen ebu bekir sıddık efendimizin dediği gibi demeliyiz.o ne demişti.Resulallah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) miraçdan döndüğünde, mekke müşriklerinden bir kaçı, ebu bekir efendimize gelerek senin arkadaşın bu gece miraca gittiğini, Rabbi ile görüşüp geldiğini sölüyor(yani kafirlere göre bu kadarda yalan olmazki anlamında) Ebu bekiri sıddık efendimiz bakın onlara nasıl cevap veriyor.Tek kelime ve hiç bir yorum yapmadan Bu sözleri o 'mu söylüyor.Evet ya Senin arkadaşın Muhammed söylüyor.(a.s.m)"O SÖYLÜYORSA DOĞRU  SÖYLÜYORDUR". der.İşte kardeşim müslüman bu,yoksa bana göre sana göre değil islam Resulallah efendimiz ne getirmişse aynen biat etmeliyiz.
Nefsimize veya diğer insanlara göre hoş görünmek veye dikkat çekip meşhur olmak için değil.Allah ve Resülünü razı etmek için kuran ve sünnetine tam ittiba etmeliyiz.Halkı değilde Hakkı memnun etmeliyiz. Halk peres değil Hak peres olmalıyız.
     Müslüman; Düşmanlarına karşı sulhkerane muamele eden,yani barışık bir vaziyette yaşayan ve dostlarına karşı ise; mürüvetkerane hareket eden.Yani dostlarının acı ve sevinçlerini paylaşan, gerektiğinde iyilik yapan ve hatalarını yüzlerine incitmeden söyleyip nasihatta bulunan ve dahi müslüman; elinden ve dilinden diğer insanların emin olduğu kişidir.(Mümin : insanların ırızının,namusunun, şerefinin,sırrının,nefsinin,malının zarar görmeyecegi hususunda, güvenilip itimat edilebilecek kimsedir.) .... ......                                                               
                       SELAM VE DUA İLE          

7 Ağustos 2014 Perşembe

TEVBE


         BİSMİLLAHİRRAHMENİRRAHİM                                                              

        

         Rasüli Ekrem ''Nefsim kudret elinde olan Allaha yemin ederim ki,siz günah işleyipde tevbe etmezseniz,Allahü teala sizleri helak edip,yerinize ara sıra günah işleyip tevbe edenleri yaratır.'' der.Tevbe;Pişman olmak,nedamet duymak demektir.İnsan günahdan hali olamaz.Öyle ise Tevbeyi kendimize vird edinmeliyiz Rasulallah efendimiz ,ben günde rabbime 70 kere tevbe ediyorum, bazı hadisi şeriflerde bu sayı 100 olarak ifade ediliyor.oysa peygamberlerde ismet sıfatı hakimdir, Rabbimizin himaye ve korumasıyla günahsızdırlar.Bizler ise günahlarla çevrilmişiz.Bir insanın kendini hiç günahsız olarak görmesi bile büyük günahdır. Zira yusuf A:S ben nefsimi temize çıkarmam (nefsime güvenemem) Ancak rabbimin koruması başka diyor.Kişi günah işlediği zaman öncelikle kul hakkına girmiş ise kul ile helallaşmalı sonrada abdest alıp tenha bir yerde iki rekat namaz kılıp Rabbinden affını talep etmelidir.Eğer gerçekten ihlas sahibi birisi ise göz yaşı dökmelidir.Eğer işlediği günah Allahın hukuku ile ilgili ise yani emir veya yasaklarında haddi aşmış ise,tevbe etmeli ve hemen bir iyilik yapıp hasene işlemenin yollarını aramalıdır.Zira, Resulallah efendimiz bir hadisi şeriflerinde,kul bir günah işlediği zaman peşinden bir iyilik yaparsa o hasene o kötülüğe kefaret olur diyor. Eğer kişi günahı kamuya karşı işemiş ise, yani tüm bir toplumu ilgilendiriyorsa,bu taktirde kişi tüm toplumun faydalanabileceği bir hasene işlemesi gerekir ,yol köprü,çeşme,okul,cami gibi bir eser gücü yetiyorsa yapmalı eğer bunlara gücü yetmiyorsa,bir arazisine her kesin faydalanabileceği bir sebze veye meyve ekip,meyvasını veya sebze veye bostanını herkesin menfaatine sunmalı.bir su sebilide yapabilir.inşaallah bu şekilde bir iyilik yaparda niyetinide gösterişden uzak tutarsa rabbimizin affedebileceği umulur.Zira kamu ile helalleşmek en zor işlerden birisidir. Bihassa devlet mallarına karşı çok dikkatli olmalıyız.Zira devlet malı yetim malı hükmündedir.Kişilerlerle helallaşmak ise özür dilemek ve maddi bir kayıp varsa onu telafi etmek gerekir.eğer kişi ölmüş ve varisleride mevcut ise varisleri ile helallaşmak gerekir.Kişinin verisleri ilede helallaşması mümkün değil ise, ölen kişinin hayrına gasbedilen mal kadar sadaka vermek ve ölen kişiye dua etmekle inşallah helallaşılmış olur.Tevbeden bahsederken islam alimlerine göre bazı büyük  günahlarıda sayalım.şirk koşmak, Haksız yere adam öldürmek,yalan yere şahitlik etmek,Sihir veya büyü işleriyle uğraşmak,Komşusuyla zina etmek,İffetli kadına iftirada bulunmak harpden kaçmak,Kölenin efendisinden kaçması,Faiz işleriyle uğraşmak,faiz yemek,İçki içmek,kumar oynamak,Yetim malı yemek,Ana ve babsına eziyet etmek,silayı rahmi kesmek.gibi günahları büyük günah olarak saymışlardır.Bazı islam alimleri ise,büyük günahları 70 olarak saymışlar, her günahı büyük günah olarak gören alimlerimizde vardır.Onlar derlerki günahın küçüklüğü veye büyüklüğüne değil günahın kime karşı işlendiğine bakmak lazım derler.

       Ayrıca her günahdan küfre giden bir yol vardır.Tabiki herkesin takva anlayışı veye herkesin Allah katındaki derecesi farklı olduğu için bazen günah kişinin durumuna göre değişir.örneğin 7 'inci kattan düşen bir insanla, yolda yürürken yaya kaldırımından düşen bir insan aynı olmadığı gibi,bir alimin işlediği günah ile bir cahilin işlediği günahda aynı olmaz.Mesela bir insan dedi kodu yapsa günah olur.Bunun karşılığı  bedeli ise 400 rekat kabul edilmiş namazdır. Aynı insan dili ile dedi kodu yapmayıpda sadece içinden  düşünüp dili ile söylemese  günah olmaz. Bir alim veya.Allah dostu ise, birisi hakkında bir ayıplamayı dili ile söylemesede,sadece kalbide böyle bir düşünce hasıl olsa,aynı dedi kodu yapmış gibi günah olur. ve yakaza aleminde veya rüya aleminde içinden dedikodusunu yaptığı insanın kızartılmış cesedini adamın  önüne koyarlar hadi bunu ye derler.Zira ayetlede sabittirki dedi kodu yapan adam dedikodusunu yaptığı müslüman kardeşinin ölü etini dişleriyle didiklemiş ve ölü etinini yemiş gibi olur. deniliyor.Mümün günahını bir dağ yüklenmiş gibi ağır görür,yani günah kendine ağır gelir.Münafık ise işlediği günahı burnunun ucuna konmuş bir sinek kadar hafife alır.Herneyse konuyu dağıtmadan bir asıl konumuz tevbeye dönelim.

         Ey kardeş Tevbe sadece günah işlemeklede yapılmaz,Zira alemlere rahmet Bizim önderimiz, Reisimiz,Şefiimiz Sevgili peygamber efendimiz günde 70 veye 100 kere tevbe etmesi günah işlediği için değil o sürekli marifetullahda (Allahı tanıma) ilerlediği ve makamı sürekli yükseldiği için bir önceki makamına göre tevbe etmekte.Mirac olayında tüm yerler gökler ve ahiret alemleri gezdirildiği halde,hatta sitretil münteha  ve kabı kavseyin  makamlarına kadar yükseldiği halde,Rabbimiz ya Muhammed yalnız sen ben varız hitabına mazhar olunca ya rabbi ben yokum yalnızca sen varsın senden gayrini senin için terk ettim diyor.yine Ya rabbi ben seni hakkıyla tanıyamadın,seni hakkıyla övüp sana hakkıyla hamd edemem.sen kendini övdüğün gibisin diyor.Bu durumda gösteriyorki nasılki rabbimiz sonsuz onun makamlarıda yani marifetide sonsuz olduğu için, biz madi olarak günah işlememiş olsak bile,kendimizi rabbimize karşı sonsuz eksik,kusurlu,aciz ve fakir olarak görmeliyiz ve günde en az 100 kez estağfirullah elazim el kerim ellezi la ilahe illahu  el hayyül kayyum ve etibü  iley diyerek tevbe etmeliyiz Günahından tevbe eden hiç günah işlememiş gibidir.Hazreti Ali R.A Tevbe kapısı açık olduğu halde insanların cehenneme girmelerine hayret ederim diyor.Ya Kerim,Ya afuv zikri şerifini sık sık söylemekle,günah ve hatalarımızın sevaplara çevrilebileceği söylenmektedir.Sabah ve akşam yapılması gereken çok faziletli olduğuna inanılan bir tevbe ise;Allahümme ente Rabbi La ilahe illa ente halaktani Ve ene abdüke ve ene ala ahdike ve vaadike mesteta'tü Eüzü bike min şerri ma sanatü ebüu leke bi niymetike aleyye ve ebuu bi zenbi fağfirli feinnehü la yağfir'üz zünübe illa ente.''Allah'ın.size lütuf ve merhameti bulunmasaydı,hiçbiriniz ebediyyen temize çıkamazdı(En'Nur:21)SELAM VE DUA İLE                                                                                                                              

18 Temmuz 2014 Cuma

serzeniş

       Günümüz islam coğrafyası paramparça ve oluk oluk islam kanı akıyor,sanki küffar alçakların kullandığı sinsi ve alçak planları haçlı savaşaları şeklinde devam ediyor.İşin garibi ise müslümanlar hala ayıkmıyor vede ayıktırılmıyor.Nasılki koyun sürüsü içinden kesmek için bir koyun ayırıldığında diğer koyunlar sadece seyrdiyor,birgünde kesim sırasının kendilerine geleceğine hiç aldırış etmiyor,günümüz müslüman ülkeleride böyle,Bugün Türkiye mısırla anlaşamıyor,türkiye ile iran birbirlerine hiç güvenmiyor.devrimden önceki mısır devlet başkanı tam bir türkiye dostu olduğu için,mısırda darbe yapılıyor ve yahudinin istediği adam mısır devlet başkanı oluyor.ve müslüman devletleri nifakla birbirine düşüren aynı güç gazzeye saldırıyor mübarek ramazan ayında çoluk çocuk yaşlı ve genç bi çok müslümnı katlediyor.ve hain batı zalim yahudiyi destekliyor,suriye ve ırak ise adete yabancı ülke servislerinin deneme sahası,yahudi bununlada kalmıyor türkiyede ana muhalefet parti başkanını bir kasetle istifa ettiriyor ve yerine muhalefet partisinin başşına kendi istediği bir kişiyi getiriyor,dahası türkiye başbakanını beğenmiyor ve ana muhalefet partisine oynadığı aynı kaset oyunlarıyla hükümeti yıkmak istiyor dahası türkiyedeki dini cemaatlar arasına nifak sokarak cemaatleri birbirlerine düşürüyor.Tam bir kör döğüşü gibi,ortalık toz duman, birde türkiyenin başına pkk belasını sarıyor,türk kardeş ile kürt kardeşi birbirleriyle döğüştürüyor.Öyleki ülkemizin iflahını kesiyor ve güzel ülkemizde bir cadı kazanı gibi kaynıyor.
       Ey kardeş;islam mutlaka galip gelecek yeterki biz düşmanımızı tanıyalım  ve ortak düşman karşısında ülkeler ve milletlar bazında tüm müslümanlar birleşelim.fazla söze hacet yok,ya müslümanlar birlik olacak veya yahudinin hançerini sürekli bağrında hissedecek,bu işin birlik ve beraberlik yolundan başka yoluda yok,tüm müslüman ülkeleri ve çeşitli meşrepten olan cemaatler birbirilerine kardeş gözüyle bakmalı,öyleya müslümanın allahı bir,kitabı bir,peygamberi bir,kıblesi bir.bayramları bir daha ne olsun,kuran ve resulallahın sünneti ışığında yaşarsak herhalde küffarın oyunlarını bozarız inşallah. Resulallahın sünneti sadece ibadetlerle sınırlı değildir. Her müslüman bir mücahit gibi hareket etmeli,gerek canlarını ve gerekse mallarını allah rızası için allah yolunda hiç teretdüt etmeden kullanmaları gerekir.Resülallada öyle yaşamıştır,bir işi bitirince hemen Allah yolunda başka bir işe yönelmiştir.Bizim bildiğimiz devlet adamları gibi değil.Bazen aç kalıyor bazen yemek yiyor,açlığın ızdırabını bastırmak için, bazen karnına taş bağlıyordu.
Mevlana hazretleri hizmetçisine akşama evde yiyecek birşeyimiz varmı diye sesleniyor,hizmetçi ise evde yiyecek hiçbirşeyin olmadığını söylüyor.Mevlana hazretleri elhamdülillah desene bu gün evimiz Resulallahın evine benzedi diyor.Allah devlet adamlarımızı hayırlı işlerinde muvaffak etsin.Rabbim akıl izan versinde ,müslüman ülkeler inşallah biran önce birbiriyle barışırlar ve aralarında tam güven ve itimatı temin edip, biran önce hiç olmazsa kafire karşı birleşip ortak hareket ederler vede biran önce oluk oluk akan müslüman kanını durdurrurlar.  Birde gönül istiyorki ülkemiz içindeki dini cemaat önderleri zaman zaman  bir araya gelip, gerek ülkemizin gerekse ülkemiz müslümanlarının sorunlarnı meşveret etseler.ne güzel olur mademki müslümanların halifesi yok hilafet kaldırıldı iş dini cemaat önderlerine kalıyor inşallah bu arzumuz bir gün gerçekleşir.Dini cemaaat önderlerinin nefislerini ve şeytanlarını susturup sırıf Allah rızası için bir araya gelip, gerek ülkemiz müslümanlarının ve gerekse dünyadaki tüm müslümanların sorunlarını meşveret etmek için yılda birkaç kez bir araya gelip meşveret etmeleri,belki islam devletlerinin kaanat önderlerinin hiç olmazsa yılda bir kaç kez bir araya gelerek islam ülkelerindeki problemler hakkında görüşmeleri, her halde müslümanların hayırına olacaktır......... 
                              ALLAH YAR VE YADIMCIMIZ OLSUN.

28 Mart 2014 Cuma

günlük zikir ve dualar

                                                                                                                                        Bismillahirrahmanirrahim                                               Allah(c.c) Tüm kainati insan için, İnsanıda kendisini bilmesi ve kendisini övüp şükretmesi için yaratmıştır.Yine rabbimiz, çok aciz ve fakir ve nakıs olan insanın,nasıl dua edeceğini ve nasıl rabbini zikredeceğini gerek kuranı keriminde ve gerekse Resulallahın sünnetleriyle bizlere bildirmiştir, Ezelden ebede kadar her kimden her kime yapılan her türlü Hamd ve Övgü,Şükür ve Minnet ancak rabbimize aittir. Rabbimizi en azından sabah bir saat ve akşamda bir saat (en azından sabah ve akşamları bir vakit),olmak üzere zikretmeliyiz Zikir ise ;anmak hatırlamak,ve dolayısıyla gafletten kurtulmaktır.Günlük yaşamımızda kıldığımız namazlarda zikir sayılır.Kuranı kerimin bir ismide zikirdir.Gece uyanan bir müslüman hiçbir şey düşünmeden hemen;'' La ilehe illallahü vahdehula şeri keleh lehülmülki velehül hamdü ve hüve ala külli şeyin kadir,''
''Sübhenallahü velhamdülillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber vela havle vela kuvvette illa billahil aliyyül azim.''Zikri şerifini söylesede dua etse duası kabul olur.namaz kılsa namazı kabul olur denilmiştir.(Bu zikri şerifi peygamber efendimiz böyle söylediği için yapılırsa ve dua ederse duası kabul olur inşallah.)Yine imsakdan önce'' Sübhanallahi ve bihamdihi sübhen allahil azim,esağfirullah,''zikri şerifini en az 100 kez söylemekle (meleklerin tesbihi) rızkımızın bereketlenip artacağı söylenmiştir. ve bu zikri şerife Peygamber efendimizin ömrün son zamanlarında en çok söylediği zikiri şerifdir.Bir başka zikri şerife ise Yunus a.s Metta nın balığın karnında söylediği zikri şerif;''La İlahe İlla Ente Sübhaneke İnni küntü minezzalimin'' Bu zikri şerifide günde en az 100 kez söylemeliyiz Anlamı ise;Ya Rabbi Nasılki Yunus a.s Gece karanlığından,ve denizin içindeki karanlıkdan ve balığın karnındaki karanlıkdan kurtardığın gibi (Gece,Deniz ve Balık,olmak üzere,iç içe 3 karanlık), Benide Nefsimin(balık) karanlığından,
dünyada ve etrafımda olan biten olayların ve nusübetlerin karanlığından (denizimiz) ve gelecekteki benim başıma gelmesi muhtemel; Afetlerin, kötü olay ve hadiselerin fitve ve fesadın karanlıklarından(gecemiz)  yunus a.s. kurtardığın gibi benide ancak sen kurtarabilirsin şeklinde tefekkür ederek bu zikri şerifeyi bilhassa akşam namazlarından sonra ve'de dualarımıza başlalarken söylersek,inşallah çok faydasını görürüz(ben kendim sıkıntılı bir zamanımda bu zikri şerifi 100 kez vaya daha fazla söylemekle,Rabbül aleminin yardımıyla azim bir nusübetten harika bir şekilde kurtulduğumu söylüyebilirim).
''Bismillahirrahmenirrahim Bismillahillezi la ilahe illa hüvel hayyül kayyum yazel celali vel ikram.''Bismillahillezi la ilahe illa huvel hayyul kayyum la'te hüzü sinetün vela nevm.'' Bismillahillezi la yedduru measmihi şeyün fil ardı velaa fis'semai ve hüvel semi'ül alim.(Sabahları ve akşamları üçer kez okunursa çok faydasını görür.O kişi her türlü nusübet ve belalardan korunur inşaallah...Bir başka zikri şerif; Subbuhün kuddüsün rabina,rabbül melaiketi ve ruh.Bu zikri şerifin ne anlama geldiğini biliyormusun,onunda  açıklamasını yapalım.Bu zikri şerifi inşallah biz müslümanlar olarak Cennetde Rabil alaminin cemalullahını gördüğümüz vakit(rüyetullah mazhar olduğumuz vakit)söylüyeceğimiz zikirdir.Bu zikri şerifi ise vakit buldukça veye bazı nafile namzlarımızın secdelerinde okumalıyız.Bir cenaze haberi alındığı zaman;inne lillahi ve inna ileyhi raciun demeliyiz.Bir cenaza gördüğümüzde ise Sübuhan hayyelezi la yemut.demeliyiz.Cenazeyi defnederken,Bismillahi ve ala Milleti resuallahi demeliyiz. Evden çıkarken Ayetel kürsiyi okumalıyız ve Bismillahi tevekeltü alellahi  vela havle vela kuvvete illa billah hil aliyül azim. demeliyiz,Evimize girince ise evdekilere selam vermeliyiz,evde hiç kimse yok ise resülalallaha selatü selam getirmeliyiz ve üç ihlası şerife okumalıyız.Böyle yapıldığı takdirde fakirliğin kalkacağı evdeki bereketin artacağı söylenmiştir.Bir günde en az 20 kişiye selam veren için ise; ölümü halinde şehit olacağı söylenmiştir.İkindi namazından sonra en az 100 kere tevbe istiğfarda bulunulması gerekir.ve günde en az 100 kere................ LA İLAHE İLLALLAHU VAHDE HULA ŞERİKELEH LEHÜL MÜLKÜ VELEHÜL HAMDÜ VE HÜVE ALA KÜLLİ ŞEYİN KADİR.VE SÜBHAN ALLAHÜ VELHAMDÜLİLLAHİ VELA İLAHE İLLALAHU VALLAHU EKBER VELA HAVLE VELA KUVVETE İLLAH BİLLAHİ HİL ALİYÜL AZİM . ZİKRİ ŞERİFLERİNİ KESİNLİKLE İHMAL ETMEDEN her gün 100 kere SÖYLEMELİYİZ.
   Akşam yatarken;ise 3 tövbe istiğfar getirmeliyiz;3 Kez ihlası şerifi okumalıyız;ve Allahumme salli ala seyidina muhammedin ve ala cemiil ennbiyai vel mürselin,Ve Allahumme salli velil müminine vel müminat vel müslimine vel müslümat.diye tüm müminlere dua etmeliyiz ve Allahümme salli ala seyidina Muhammedin ve ala alihi ve eshabihi ve ezvacihi ve zürrüyetihi,rıdvan allahü teala aleyhim ecmain. Ayrıca her akşam mülk suresini(Tebareke)mutlaka okumalıyız, mülk suresinin kabir azabını önlediği sahih hadisi şeriflerde bildirilmiştir.Sabahları ise Yasini şerif suresini okumalıyız:Ey kardeş bu konuda söylenecek çok zikir ve söz var:Fakat kendini naza çekip bu kadar zikri kim yapsın gibi usanç gösterme zira;İslam gömleğini giyinip,Müslüman gibi yaşamak istiyorsan,nazlanmak değil,dua ve niyazda bulunursun,sonra bu zikri şerifleri, 24 Saatte bazı vakitlere yayıldığını düşündüğümüzde, hiçte o kadar zamanımızı almaz. Bu zikir ve tesbihlerin bir kısmını sabahlar bir kısmınıda ikindi veya akşamları ve gece teheccüte kalkdığımızda söylediğimizi düşünürsek yani gün içine yayarsak hiçte insana güç gelmez
Bir kimsenin zamanın ve günlük işlerini planlamaması  ise münafıklık alameti olarak görülmüştür.Bu nedenledirki günlük işlerimizi ve zamanımızı mutlaka planlamamız ve planımızıda rabbimizin rızasına göre yapıp öylede yaşamamız gerekir. Resülallah efendimiz bir  hadisi şeriflerinde:Cennet yabandır oranın ağaçları, nehirleri ise, Sübhenallahi velhamdülillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber  vela havle vela kuvvete illa billah hil aliyül azim. dir diyor sevgili peygamberimiz bir başka hadisi şeriflerinde ise,Allah (c.c.) Kulum beni bir topluluk içinde zikrederse bende onu daha hayırlı bir topluluk içinde zikrederim.Kulum beni nefsinde zikrederse bende onu nefsimde zikrederim diyor. Resulallah efendimiz yine bir hadisi şeriflerinde Zikrin efdali La ilahe İllallah dır. diyor.La ilahe İllallahın anlamı ise en basit avam(Halk) diliyle Allahdan başka Mabudum yoktur . Maksudum yoktur Mahbubum yoktur Muradım yoktur demektir.Böyle tevhid kelimesini söylüyen kişi her işinde Allah rızasını ölçü alır ve almalı.Ve mümünim diyen insanların bunu özel yaşamlarındada fiili olarak yaşayarak göstermeleri  gerekir. Öyle ise; Aklımı, Fikrimi, Hayalim Zekamı ,Hafızamı ve Düşüncelerimi,Yorumlarımı,Zevklerimi, Endişelerimi, Korkularımı, Gözlerimi, Kulaklarımı Dilimi Ayaklalarımı Ellerimi hasılı tüm maddi ve manevi bedenimi(nefsimi) ve malımı ve mülkümü Allah'ın bana bahşetmiş olduğu bir emaneti olarak görmeliyim ve bu emanetleri Allah rızası dairesinde kullanmalıyım ve en azından bu niyette olmalıyım.Zaten bedenimizden ve malımızdan hangi varlığımızı Allah rızası dışında kullanmış olursak İhanet etmiş vede rabbimize iftira etmiş oluruz. Zira Allah (c.c.) bedenimizi ve malımızı kendisini tanımamız ve ona layıkı ile kulluk vazifemizi yapabilme gayretimiz için vermiştir.Örneğin Gözlerimizi Rabbül alemin Afaki tefekkür ile Allahın tekvini ayetlerini ve kelamından gelen kuran ayetlerini okumamız için vermiştir.Yani gözlerimizin birinci gayesi Allah c.c ilahi sanatlarını seyretmek ve onlardaki güzellikleri temaşa ederek,Rabbül alemine sonsuz şükretmek için ve rabbimizi tanımamız için verilmiştir.Eğer biz gözlerimizi haram işlerde kullanırsak.diyoruzki Ya rabbi sen bu gözlerimi bana göz zinası haramını işlemem için verdiğin için  bende gözlerimi göz zinasında kullanıyorum demiş gibi oluyoruz ve dolayısıyla rabbimize iftira etmiş oluyoruz.Ve Göz,Kulak,Dil.v.s hangi organımızı Allahın Rızası dairesi dışında kullanıyorsak yaratılış amacı dışına çıkmış oluruz ve Rabbimize iftira etmekle günah işlemiş oluruz.Kelimeyi tevhidin anlamı çok geniş ve derin olduğundan bu kadarla iktifa edildi.Çok geniş kapsamlı bir zikri şerife ise; ''Sübühaneke ve bi hamdike adede halkike ve ride nefsike ve zineti arşike ve midadi kelimatike ve nüsebbihuke bi cemii tesbihatı enbiyaike ve evliyaike ve melaiketike.yardım istemek için:Ya hayyu Ya kayyum Birahmetike estegisü.Bir başka zikir:Ve Hüvel Kaviyyul Aziz.Sabah akşam üçer kere okuyabileceğimiz zikir:Sübühan Allah'i milel mizan ve müntehel ilm ve meblegar rıza ve zinetil arş velhamdülillahi milel mizan müntehel ilm ve meblegar rıza ve zinetil arş ve la ilahe illallahü vallahü ekber milel mizan ve müntehal ilm ve meblegar rıza ve zinetül arş.Bu zikri şerif-i
H.Z Ali  R.A rivayet edilen bir hadisi şerifte şöyle buyrulmuştur :"Her kim ömrünün uzamasını , düşmanına karşı yardım olunmasını , rızkının genişlemesini ve fena bi şekilde ölmekten korunmak isterse sabah akşam 3 kere bu zikri okumasını tavsiye etmişlerdir. ÜÇ AYLAR TESBİHLERİ:
Recep ayının birinci günü;2 rekat Namaz kılınır.
111,kez selatü şerife ve 1660 kez Ya Allah zikri şerşfi çekilir.
Üç aylar boyunca her gün;1000 kez ''La İlahe İllah ''ve 100 kez Muhammedun Rasülüllah zikri şerifleri çekilir.
Bir kezde(en az)Allahümme barik lena fi Recebe ve Şabana ve belliğna Ramazan denilir.Ayrıca;Estağfirullahi zül celali vel ikram min cemii zünibi vel asam(recep ayı boyunca çok kez)
''Estağfirullah'el azim ellezi la ilahe illahu vel hayyul kakkyum ve etübü ileyke,Tevbeten abdin zalimin linefsihi la yemlükü li nefsihi mevten vela hayeten vela nuşüra.denilir.''Elhamdülillahi kable külli ehad Velhamdülillahi bade külli ehad Elhamdülillahi ala külli hal sivell külli ve dallal.
  Eşhedü enla ilahe illallahü vahdehu la şerikelehü,ilahen vahiden ehaden samaden lem yettehiz sahibeten vela veleden velemye küllehü küfüven ehad. Bu zikri şerifi10 kez okuyana 40 milyon sevap verileceği söylenmektedir.
   RECEP AYINDA:

10 gün; Sübhan Allah'il       Hayyül kayyüm(ilk 10 gün)

10 gün;Sübhan Allah'il.     Ehadis samed(ikinci 10 gün)

10 gün;.Sübhan Allah'il....Gafurirahim(O,ayın sonuna kadar)

ŞABAN AYINDA :

10 gün Ya Latif Cella Şanühü

10 gün Ya Rezzak Celle Şanühü

10 gün Ya Aziz Celle Şanihi

RAMAZAN AYINDA :

10 gün Ya Erhamürrahümin

10 gün Ya gaffarazzünüb

10 gün Ya Atikerrikab zikri şerifleri çekilir   

''Yazımızda geçen .Bu zikiri şeriflerin anlamları pek azim ve faydalıdır:fakat bu yazıya sığması mümkün değildir ayrıca bir kitap olacak kadar geniştir.Biz sadece zikir çok zaruzi bir ibadet olduğu için,tamamen mahrum kalmamak için, çok cüzzi bir kısmına değindik,Bir'de zikirle meşgul olurken;Tüm geçmiş ve gelecekteki eşhası sanki bir daire gibi düşünüp,zikir halkasının başında peygamber efendimizi ve onun sağında diğer peygamber efendilerimizi ve solunda evliya kiram efendilerimizi zikir halkasında hayel etmek ve onların zikri şeriflerine iştirak,hem onların zikir halkalarına tabi olmak  farz edip öyle zikredersek çok daha fazla feyiz alırız inşallah.

       Elhamdülillahi kable külli ehadü

Vel hamdülillahi bade külli ehadü

Elhamdülillahi ala küllü hal  Sivel küfri veddalal.

...................SELAM VE DUA İLE                  
  

22 Mart 2014 Cumartesi

kaza ve kader üzerine

                               Bismillahirrahmanirahim                                Kader;Allah (c.c) ezeli ilmiyle tüm alemlerde  olup bitenleri kader proğramında yazması,Kaza ise kader proğramında yazılı olanların,zuhuru;   meydana gelmesi demektir.Kader ilim neviindendir.Kaderin çeçitli nevileri mevcuttur. Fakat biz fazla kafa karıştırmadan kendimizin  bilgisi  ve her avam şahsın'da anlayacağı kadarıyla açıklamğa çalışalım.  Allah(c.c) ezeli ilmiyle zamandan ve mekandan münezzeh olmasıyla önceden olacak tüm olay ve hadiseleri bildiği için,her şeyi kader proğramında yazmış,Mesela bir çiçek nevinden olan gülden bahsedersek,biz bahsettiğimiz için gül, gül olmamış gül var olduğu için biz ondan gül diye bahsediyoruz.Bir hırsız veye zani (zina yapan) diyemezki benim ne suçum varki Allah kaderimi böyle yazmış bende onun için bu günahları işliyorum kata ve asla böyle demeğe hakkı yoktur. zira o şahsın hırsızlık yapacağını veya içki içeceğini daha önce rabbimiz ezeli ilmiyle önceden bildiği için kaderi öyle yazılmış,Yani demek oluyorki kul cüzzi iradesiyle işlemiş olduğu fiilerinden dolayı kaderini kendi yazdırmış oluyor.Kul bir günah veye sevap işlemeğe teşebbüs eder Allah' (c.c),dilerse o fiili yaratır diemezse yaratmaz.Ancak hayır ve şerri yaratan rabbimizin hayırda rızası vardır, şerlerde ise,rızası yoktur.Peki Rabbimiz şerleri yaratmasa olmazmıydı.ozamanda imtihan sırrı kalkardı...  Ebu Bekir sıddık efendimizle,ebu cehil bir olurdu aralarında fark kalmazdı.Bir kişi diyemazki ben Resulallah zamanında dünyaya gelseydim daha iyi olurdu bana haksızlık yapıldı demeğe hakkı yoktur.Allah(c.c)abes iş yapmaz Ceviz ağacında kabak,bostan,kavak ağacında da domates yetiştirilmesi ne kadar abes ve tezat ise,keza koyuna aslan pençesi ve ,arslana koyun uysallığı verilmeside okadar abes olurdu,keza tavukların kartallar gibi havada uçma yeteneği olsaydı biz nasıl yumurta yiyebilirdik veye inekler,koyunlar arsanlar gibi vahşi ve yırtıcı olsalardı bırakın süt,yoğurt yemeyi yanlarından bile geçemezdik. İşte insanlarda böyledir,her insanın kendine mahsus karekteri ve mizacı mevcuttur. Akli ve kavrayışı zayıf bir insanın devlet başkanı olduğunu düşündüğümüzde,ne kadar komik duruma düşeceği açıktır.Veya hiç şehir görmemiş bir köylünün büyük bir şehirde ve lüks bir otelde ağırlandığını düşünelim ne kadar abes ve yabancı ve eğereti kalacağı aşikardır.İşte her insanın hangi asırda ve hangi ana ve babadan dünyaya geleceğini v.s rabbimiz taktir etmiştir.Rabbimiz abes iş yapmaz.Her hayvana ve ağaca,bitkiye kendine özgü yaratılış taktir edilmiştir.Adam öldüren bir katil,kaderim böyle yazılmış ben onun için adam öldürdüm, benim ne suçum varki diyemez.Cebriye mensupları diyorlarki o katil o cinayeti mutlaka işleyecekti çünkü onun kaderi öyle yazılmış,Mutezile meshebine tabii olanlarda diyorlarki o katil o adamı öldürmese idi, o adam ölmeyecekti,Veya tetiği çekmese idi o adam ölmeyecekti.Bu iki halde islam dışıdır.birisi ifratta diğeri ise tefrittedir.Zira cebriyeye mesebine göre  Allah(c.c)kader proğramında o adamın kaderini katil olarak yazdığı için,o kişi adam öldürmüş oluyor.Bu taktirde Allah(c.c) o adamın kaderini katil olarak yazmasıyla o adama zülmetmiş oluyor,bu ise rabbimize bir iftiradır,büftandır.Diğer sapık meshep mutezile ise, diyorlarki;katil o adamı kendi iradesiyle öldürmüştür.o silahı ateşlemese idi o adam ölmeyecekti,bunlarda Hayır ve şerrin allahın yarattığını inkar etmiş oluyorlar. Yani Allahın irade  sıfatında sıkıntıya düşüyorlar. Bizim ehli sünnet inancına göre ise,katil silahın tetiğini çekmese idi o adamın ölüp ölmeyeceği bizce meçhuldür mullaktadır.Bilemeyiz.Bu soruyu mezhep imamımız, imamı azam Ebu hanife H.z.üvey babası  cafer sadık R.a . efendimize soruyor,Ya imam: katil silahın tetiğini çektiği içinmi o adam ölmüştür.Tetiği çekmese idi o adam ölmeyecekmiydi diye soruyor.Caferi sadık R.a.efendimiz,ikisinin ortası ya imam, ikisinin ortası diye cevap veriyor.Yani bizim Ehli sünnet inancımıza göre,katil silahının tetiğini çekmese idi o adamın ölüp ölmeyeceği bizce meçhüldür. Ehli sünnet inancıda budur işte.Günümüzde Kader için,Kader;Allahın insanlara biçtiği(taktir ettiği);irade gücüdür diyenlerde vardır.

      Kaza ise:kederin meydana gelmesi demektir.Tabiri caiz ise bir evin planını mimar  ilmine göre kağıt üzerine çizer(kader proğramı) sonrada mütaahit inşaat için gerekli malzemeleri temin ederek binayı mimarın cizdiği proğrama göre  yapar(sebepler dairesi) işte kaderin vukuu bulmasına kaza diyoruz.

       Rasülallh(a.s.m.)Efendimizin yanına bir grup yahudi alimi geliyorlar,kendi akıllarına göre onu imtihan etmek istiyorlar.içlerinden birisi eline aldığı bir yiyeceği peygamber efendimize gösterek,Ya Muhammed(a.s.m),Bu elimdeki benim rızkım'mı,yoksa benim rızkım değilmi diye soruyor.Peygamber efendimiz,yahudi alimine; o senin rızkındır dese,elindekini yere atacak ve bilemedin rızkım değilmiş diyecek,o elindeki senin rızkın değildir dese,yahudi elindekini yiyecek,demekki rızkımmış deyip Resulallahı güya kendi aklınca

yanıltacak.Peygamber efendimiz yahudi alime diyorki,elindekini yersen senin rızkındır.Yemez isen senin rızkın değildir diyor.(Resulallah efendimiz insanın cüzzi iradesine işaret etmiş oluyor.)Hey hat,yahudilerin ve Tüm insanların akılları toplansa bir araya getirilse,acaba onun aklına yetişebilirmi.Tüm dünya koyunlarının akıllarını toplasan bir çobanın aklı ile ölçülebilirmi,işte peygamberlerin aklı ile diğer insanların akılları arasındaki fark,çoban ile koyunların akılları arasındaki farktan belkide dahada fazladır herhalde.Allahümme Saali ala seyidina Muhammedin ve ala ali muhammed.Bi adedi zerratıl kainaatı ve mürekkebetiha.

       Allahın birde Ata kanunu vardır.yani kaderin bozulması veye neviin değişmesi.Bu nedemektir.Bir insan dua etti veye bir sadaka verdiğinde, Allah (c.c) o sadakanın hürmetine kaderi muallakde yazılı olan kaderini bozar.kaderini kaza etmez.Bunun için denilmişdir ki;Ata, kazayı,kaza kaderi bozar.İşte,Kaderin kaza edilmemesine veya kaderin neviinin değişmesine, Allahın ata kanunu denilir.Ata kanunuda  rabbimizin rahmetindendir.Ata kanunu ile Rabbimiz ya kaderi kaza etmez veyayutda kaderin nevii değişir böylece,dua eden veye sadaka veren insan o nusübetten ya hiç zarar görmez,veya çok az bir zararla kurtulmuş olur.(sadaka ve Dua ile kaza ve belaların def edilmesi çok çok önemlidir) Kader konusunda bu kadarla iktifa ediyoruz: Zira,Peygamber efendimiz H.z.Muhammed mustafa sallalahu aleyhi ve sellem efendimiz,Kader anıldığı zaman susunuz,Yıldızlar anıldığı zaman susunuz, Birde benim ashabım anıldığı zaman susunuz demiştir.Bununda anlamı Ashabıma kötü zanda bulunup kötü söz söylemeyiniz,yıldızlara göre yapılan fal,büyü,sihir,v.s.gibi islamın yasakladığı işlerle uğraşmayınız.kader içinde bizim hikmetini bilemediğimiz,rabbimizin ilminde gizli olan kader hakkında konuşulmaması gerektiğini söylemek istemiştir herhalde peygamber efendimiz Sallahü aleyhi ve sellem efendimiz.           Gaybın bilinmemesi aslında bizler için rahmettir.Bir insanın başından geçecek nusübetleri önceden bilmesi ne kadar elim vericidir,belki o nüsübeten doğacak sıkıntıyı bir kaç katına çıkarır,keza insanın ölüm tarihini bilmemeside yine rahmettir. Yaratan rabbim bilmezmi hiç.Üstad bediüzzaman r.a. risali nurda,Kadere itiraz eden kafasını  örse vurur  çekice vurur der. Kadere rıza gösterirsek rahat edebiliriz.Başımızdan geçen hertürlü acı ve nusübetleri kadere vererek rahatlayabiliriz.Yaşanmamış ve fakat yaşanması muhtemel olan olaylar içinde ise, her türlü tedbiri almak görevimizdir.Tedbir bizden taktir Allahdandır............. ..............  ......selam ve dua ile        

18 Mart 2014 Salı

dua üzerine

                                   Bismillahirrahmanirrahim                                               
 Dua ibedetin özüdür,iliğidi.Duanız olmasa rabbiniz size nediye ehemmiyet versin.Dua eden adam bilirki;biri varki onun hertürlü ihtiyacını karşılayabilir.onun aczine karşı, vehüve ala külli şeyin kadir ismiyle,fakrına karşı ganiyi mutlak ismiyle medet edip her türlü ihtiyacını karşılayabilir. Allah (c.c) bizim bazı iş ve ihtiyaçlarımızı duaya bağlamıştır.Biz hangi işimizin dua neticesinde yerine geleceğini bilemediğimizden her işimiz için dua etmeliyiz. Rabbimiz; Ya musa her ihtiyacın için bana dua et, hatta davarlarının yemleri için bile olsa diyor.Resulallah efendimizde her ihtiyacınızı Allahdan isteyin hatta takunyanızın kayışı için bile olsa diyor.Dua müminin silahıdır.Kainatdan Allaha(c.c.)giden bir duadır.Ekilen bir tohum, Lisani haliyle derki,Yarabbi benim imdadıma güneşi havayı,bulutu şimşek ve yağmuru gönderki sümbüllenip meyve vereyimde senin esmaül hüsnanı kainata ilan edeyim ve insanlara okutturayım.Dua edileceği zaman ve mekanlar ve duanın şartlarına uyulduğu takdirde kabul edilmesi kuvvetle muhtemeldir.Bir gün Resulallah efendimiz mescidi nebevide iken namaz kılan birisi namazını bitirip duaya başlıyor ve isteklerini sıralıyor.Resulallah efendimiz olmadı diyor önce istiğfar edip benim üzerime selatü selam getirdikten sonra iste diyor.Başka birisi ise duaya başlamadan önce ,Elhamdülillah, Elhamdülillah, Elhamdülillahi Rabbül alemin vessalatü vesselamü ala seyyidina muhammedin ve ala alihi seyidina muhammed  söyledikten sonra isteklerine başlıyor Resülallah efendimiz işte duaya böyle başlayın bu adamın duasını Rabim dilerse kabul eder,istediğini  verir diyor.peygamber efendimiz bu adamın duanın icaplarına uygun bir şekilde dua ettiğini belirtiyor.Demek oluyorki duaya başlarken önce istiğfar ile temizlenmeliyiz,sonra Allah'a hamdü sena ederek ve resulallaha ve onun ali eshabına selatü selam getirdikten sonra isteklerimizi huşu ve samimiyet içinde istemeliyiz.Duamızı kesinlikle kabul edilebileceğine inanarak dua etmemiz gerekldir..El açıp dua ettiğimizde,bizi çok seven birisyle konuşuyormuş gibi dua etmeliyiz..................................... 
         Ey kardeş;Dua azim bir ibadettir.Duanın esası; rabbimiz vahdaniyetiyle tüm kainata adetullah kanunlarıyla tecelli eder.yani bir kimse tohum ekip sulama ve diğer şartlarınıda yerine getirmek şartıyla  kişi kafirde olsa,münafıkda olsa adetullah kanunları dairesinde vahiyetiyle ürün alması çoğu kez muhtemeldir.Ancak kişi bazen öylesine naçar ve çaresiz kalırki, sebeplerden ümitsiz hale gelir ve tüm olumsuzluklara rağmen rabbine dua ederek kendisine ehadiyetiyle  tecelli etmesini ister.Tabiri caiz ise,tüm olumsuz şartlara ve kişinin acizliğine rağmen rabbinin kendisine özel olarak adetullah kanunlarını devre dışı bırakarak, sepepleri imdadına musahhar etmesi ve ehadiyetiyle muamele etmesini istemesidir.Hiç olması muhtemel olmayan işler için ise dua edilmez mesala ya rabbi beni amerikan başkanı yap veye ya rabbi beni erkek olarak yarat v.s gibi saçma dualar yapılmamaldır.Zira peygamber efendimiz kabul edilmeyen duanın şerrinden sana sığınırım diye dua etmiştir.Bu Dünyada da her istediğnin olmasını'da bekleme,çünki bu ancak Allaha(c.c.) mahsusdur. Ancak Allahü tealanın her muradı gerçekleşir.Seni inkar edeni retdetme,küfür ehli gibi görme,ancak peygamberlerin  münkirleri kafir olur.Yani seni sevmiyenleri veya sana muhalefet edenleride kafirlikle, mürayilikle itham etme,Yani demek istiyorki; kendini Allahın ve peygamberin yerine koyma. (İmamı Rabbani r.a. torunu,Abdül Ehad efendi). Dua bela ve nüsubeti çevirir veya tesirini hafifletir.Öyle ise Dua etmeyi,duanın zaman ve şartlarını iyi öğrenmemiz gerekir.Dua bir ibadettir.kabül edilmiş duanın karşılığı bu dünyada veya ahiret aleminde mutlaka verilir, nasılki akşam namazının vakti güneş batınca ve yine husüf ve küsuf namazının vakitleri ay ve güneş tutulması ile namazın vakti girmiş sayılır. İşte çeşitli bela ve nusübetler ile şidetli ihtiyaçlarda duanın vakitleridir.yani dua eden kimse duayı sadece bir ihtiyacın giderilmesi için değide, Allaha(c.c.) ibadet maksadıyla yapması gerekir.Birde dua ederken kul,ya rabbi benim zihnimi meşgul eden şu ihtiyacım karşılansınki veya başımdaki şu nüsubetten kurtulayım ki sana daha çok ibadet  etmeğe vakit bulabileyim. veya ya rabbi rızkımı genişletki sana huzur ve huşu içinde ibadet edebileyim ve senin rızan için başka insanlara faydalı olabileyim.    Dualarımızda'da asıl amacımız Allahın rızasını kazanmak olmalıdır Yani,nasılki ekilen bir tohum lisanı haliyle ya rabbi benim imdadıma havayı suyu güneşi gönderki, sünbüllenip senin güzel isimlerini kainata ilan edeyim insanlara okutturayım dediği gibi bizimde dualarımızda gayemiz rabbimizin dinine hizmet olması,onun ihsanlarını ve çeşitli niğmetlerini diğer insanlara ilan etmek olmalıdır. Bir kudsi hadisi şerifde Rabbimiz malı istediğime, ilmi istiyene veririm diyor.Öyle ise rabbimizden dualarımızda hayırlı ilim ve hayırlı amel istemeliyiz, Rızık konusunda ise,şikayetçi olarak değilde, halimize  şükrederek ya Allah,Ya rahman, ya rahim,ya kerim,ya gani ya muğni ya,münim ya hamid ya rezzak gibi isimlerini  şefaatçi yaparak ve İnnallahe hüverrazğı zül kuvvetil metiin vela havle vela kuvvete illa bila hil aliyül azim  (21) kez tekarar ederek rızık talep etmeliyiz. 
      Duanın en çok kabul edileceği vakitler:her gecenin son üçte birinde,sabah namazının en son vaktinde, cuma günü imam iki hutbe arasında oturduğu vakit,perşembe günü ikindi namazından sonra, cuma günü güneşin yarısı batmış iken,Recep ayının ilk gecesi,Şaban ayının 15 inci gecesi,Arife günü, çok çaresiz ve naçar kalan kişinin derhal yapacağı dua,bir müslüman cemaati bir yerde toplandığı zaman, yağmur yağarken, zemzem suyunu içince,her secdede,Her horoz öttüğü zaman,   kabeyi ilk gördüğümüzde, arafatda, müzdelifede; mescidi nebevide,çarşamba günü öğle ile ilkindi arasında bir saate,Farz namazlarından sonra,ezan ve gamet arasında oruçlunun iftar vaktinde;kuranı kerim hatminden sonra,Enam suresinin 124 üncü ayetindeki iki lafzullah arasında,Kurban bayramı kurban kesildiğinde kurbanın kanı yere damlayınca  ........gibi  rivayetler vardır.
        Peki kimlerin duası daha makbuldur:Ana ve Babaların duasu, Mazlumun duası,Misafirin duası,İyilik görenlerin duası,Adil devlet başkanlarının duası,Allahın sevdiği Salih kulların Duası Hastaların  duası......
     Peki nasıl dua etmeliyiz, Öncelikle bedenimizi temizlemeliyiz bedenimizdeki fazlalık olan kıllarda temizlenmiş olmalı(önemli) ve mümkünse boy abdesti alınmalı temiz bir elbise giyinilmeli sonrada tevbe istiğfarla ruhumuzu tüm kötü düşüncelerden arındırıp temizlenmeliyiz Sonra Rabbimize hamdetmeliyiz kıbleye karşı oturup,rabbimizin bildiği isimlerrini şefaatçi yaparak.istemeliyiz.Bilhassa duadan önce tevbe istiğfar,sonra  salatü selam ve sonra,Bismillahillezi la yeddurru measmihi şeyün filardı velaa fi semai ve hüvel semul alim.okuyup isteğimizi üç kez tekrar ettikten sonra duamızı Amin, hüvel Evveli Vel ahiri Vel Zahiri vel batını ve hüve bi kulli şeyin alim.söyleyerek bitirirsek inşallah duamız kabul olur.
   Örnek bir dua yapalım birlikte;Elhamdülillah  Elhamdulillah Elhamdülillahi rabbil alemin vessatü vesselamü ala Resülüna Muhammedin ve ala Cemiil enbiyai vel mürselin, Allahümme ya Rabbena Yazel Celali ve ikram.Bismillahillezii le yedurru measmihi şeyün fil ardı velaa fi semai vehüve semiül alim.
İnnehu min süleymana ve innehu Bismillahirrahmanirrahim. Ya Rabbel alemin son nefesimde imani kamil ve hüsnü hatime nasip eyle(3.kez) amin hüvel evveli vel ahiri vel zahiri vel batıni ve hüve bi kulli şeyin alim.Allahümme salli ala seyidina muhammadin ve ala alihi ve eshabihi ve ezvacihi ve ehli beyti ve zürriyetihi rıdvan Allah'ı teala aleyhim ecmain, amin,ami,amin,bi hürmeti taha ve yasin ve selamün alel mürselin ve ehiri devahüm enilhamdülillahi rabil alamin. .amin amin amin. .............................................Selam ve dua ile                                  

16 Mart 2014 Pazar

Allah sevgisi

                                                   BİSMİLLAHİRRAHMENİRRAHİM                                                                                                                                                                                                                            

Allah sevgisi Her hayrın başıdır. öyle ise Rabbımızı nasıl sevmeliyiz ve ona kendimizi nasıl sevdirmeliyiz;De ki Eğer Allahı seviyorsanız bana uyun ki Allahda sizi sevsin.Öyle ise Allahı sevebilmemiz için Resulallahın sözlerine hareket ve hallarine aynen uymağa çalışmamız gerekir.En azından hafızamızda 40 hadisi şerif ezberlemiş olmamız ve sahabe efendilerimizide en meşhur kıssalarıyla tanımağa çalışmamız gerekir. Peygamber efendimiz benim hadislerimden 40 hadis ezberleyenlere ve onları başkalarına öğretme gayretinde olanlara şefaatim haktır diyor.Yine başka bir hadisi şeriflerinde benim sahabelerim yıldızlar gibidir onlardan hangisine uyarsanız doğru yolu bulursunuz der.(Allahümme salli alaa seydina muhammedin abdüke ve nebiyike ve rasülüke nebbiyyül ümmiyi)
      Rabbimiz,Ya musa benim için ne yaptın diyor.Musa (a.s.) Ya rabbi senin için oruç tuttum ,senin için namaz kıldım,senin rızan için sadaka verdim.Ya musa oruç senin için cehennemden kalkandır,namaz senin için burhandır.ya musa benim için ne yaptın.Ya rabbi senin rızan için ne yapmalıyım.Ya musa benim dostlarımı sevdinmi, düşmanlarıma buğuz ettinmi.İşte rabbimizin razı olacağı ameller, onun emrettiği farzllarını harfiyen yerine getirmeğe çalışmak, yasakladıklarından ve günahlardan kaçınmanın yanında,dostlarını sevip dost edinmeliyiz, düşmanlarınada en azından buğuz etmeliyiz.
      Denilmiştirki;Sevdiğini Allah için seven ve sevmeiğinide Allah için sevmeyen,Verdiğini Allah için veren ve vermediğinide yine Allah için vermeyen bir kişinin imanı kemale ermiştir.
Allaha olan muhabettimiz onun bizlere olan ihsanlarını bildikçe sevgimiz daha çok artar.Rabimizin ihsanlarını saymaya kalksak bitiremeyiz.fakat rabimizin ihsanlarını görebilmek ve farkına varabilmek içinde ülfet perdesini yırtmalıyız.Ülfet perdesi rabimizin niğmetlerini tefekkür için en büyük engeldir ve gaflet perdesidir.peki ülfet nedemek:Ülfet sanki güneş kendi kendine doğuyormuş,ay keza öyle,meyve ve sebzeler kendi kendine toprakdan çıkıyormuş gibi,yağmur kendi kendine yağıyor, gece ve gündüz sıradan bir iş gibi v.s hayır hayır asla öyle değil bakınız Gözümüzü kulağımızı, ağzımızı burnumuzu ciğerlerimizi kalbimizi terbiye edip vucudumuzu bir damla meniden yaratan, etimizi kemiğimize dolayan vücut fabrikamızı tüm organlarıyla bir birine ve vücudumuza uygun bir şekilde yaratan,keze güneşi ve ayı ve diğer gök cisimlerinin tümünü bizim için terbiye edip muhteşem saltanatını gösteren rabbimizdir.Bizim için hayati önem taşıyan havayı ciğerlerimize göre terbiye edip ağızımızın hemen önüne koyan,ışığı gözümüze göre,gözümüzüde ışağa göre terbiye eden, sesleri kulağımıza göre kulağımızı seslere göre terbiye eden, dilimizi tadlara,tatlarıda dilimize göre terbiye eden odur.keza akar suları dünyaya yayan denizleri bir buhar kazanı gibi buharlarını havaya savuran,bulutlara yükleyip hayvanatı ve ağaçları ve bitkileri yağmurlarla sulayan onun rahmetidir. Yer altı sularını kayaları bir mahsen gibi kullanarak yeryüzüne dağıtan,keza evcil hayvanatı koyun keçi,inek ,tavuk,deve v.s bizim hizmetimize sunanda onun rahmetidir.Hasılı rabbimizin niğmetlerini saymakla bitiremeyiz. fakat rabbimizin bize en büyük niğmeti bizi yoktan.var etmesidir. Bizler ezeli değiliz fakat ebediyiz,yani ebede gidiyoruz. bir rus yazar,yok olmaktansa buzulların arasında yaşamaya razıyım diyor. 
          Üsdat bediüzzaman Saidi Nursi r.a. bir vakit nefsimden sordum; sana bir milyon sene ömür verilip sonra yok olmayımı istersin, yoksa meşakketli fakat sonsuz bir hayatmı istersin.
Nefsim birincisinden ah etti ikincisini ise isterim cehennemde olsa beka isterim dedi,diyor.İşte yaşamak ve var olmak böyle sonsuz bir niğmettir.işte sonsuz niğmet sonsuz bir şükür ve teşeekür ister. yokluk(Adem) sırf şerdir. varlık ise nur'dur. Ey kardeş;Allahı sevmenin enkısa ve selametli yolu ise Resulallahın sünnetine tabi olmakla mümkün olur,öyleki namaza niyet ederken bile bu farzı resulallahda kılmıştı bende onun gibi bu farzı kılıyorum gibi her halinde ona benzemek ve tabi olmakla mümkün olabilir.Birde insanların kalbini kırmakdan çok çekinmeliyiz.
zira kalp Allahın komşusu gibidir.komşu asi bile olsa himaye görür(İmama rabbani .r.a.) insan kalbi kırmanın küfre yakın günah olduğunu söylemişlerdir. Bir başka söz,Halk Allahın iyalidir.allaha en sevimli kulda Allahın iyaline iyilik edendir...Allahın rızası helal dairesinde kalmak kaydı ile halkına iyilik etmektir.Allah yumuşak huylu cana yakın bir kimsenin cehenneme girmesini haram kılmıştır(hadisi şerif) 
     Allah(c.c);Muhsinleri sever:Yani ihsan eden ve güzel davrananları sever.Güzel davranmaktan gaye ise,akrabalarına,diğer insanlara ve her türlü canlı mahlukatına karşı güzel ve şevkatli davrananları sever.
    Allah(c.c):Tevbe eden ve temizlenenleri sever.Günahları ve isyanı terk ederek,iyi ameller işlemek.Allah tevbe ile kendine dönenleri sever.
Allah(c.c) müttakileri sever:Takva,dinin emirlerine sımsıkı sarılmak,yasaklarından kaçınmak ve nefsi günah ve kötülüklerden korumak.
Allah adilleri sever:Adalet,zulmetmeyip gönüllerde yer etmiş ve ortaya çıkmış olan kesin hükmü ve keyfiyeti yerine getirmek.Nefse değil,vicdana uyarak hareket etmek.Adalet kavramı,hikmet,iffet ve şecaat  denilen üç faziletin  birleşmesinden meydana gelir.dolayısıyla adalet bütün faziletlerin üstünde yer alır.
      Allah sabredenleri sever;Sabır bir musibet aınıda nefse hakimiyet,cihadda gösterilen kahramanlık,sıkıntılı zamanlarda öfkesini yenebilmek,sözlerine hakim olabilmek anlamları ihtiva eder.
Allah(c.c):Mütevekkilleri sever:Allah muhakkakki kendisine dayanıp güvenenleri sever.
      Allah kendi yolunda savaşanları sever.
Birde rabbimizin maddi ve manevi niğmetlerini düşünmek lazım.tüm sebze ve meyvelerin şekilleri tatları,renkleri koku ve rahiyaları ne hoş birde meyve ve sebzelerin hikmetleri, vitaminleri minarelleri ne kadar enfa, işte rabbimizin sayılamıyacak kadar çok olan niğmetlerine karşı hamd tefekkür ve şükretmeliyiz Rabbimizin maddi niğmetleri kadar manavi niğmetleride vardır. Korku ,sevgi umut, saygı, muhabbet, hürmet iman, zühd, takva, tevekkül, teslim, tefviz, isar cennet,rüyetullah, gibi. Rabbimizin her isim ve sıfatı ona açılan bir pencere gibi görmek lazım, ,öyle ise Rabbimizin isim ve sıfatlarının her birinin anlamlarını öğrenip,Allah(c.c) isim ve sıfatlarının anlamlarıyla hareket etmeyi kendimize şiar edinmeliyiz(Sıbkatullah:Allah'ın boyası ile boyanma makamı).Rabbimizi bizleri hiç yokdan var ettiği için ve bizleri envay çeşitli niğmetleriyle yaşamımızı devam ettirdiği  ve dahi bizleri öldürüp sonra ebediği bir hayat sürebileceğimiz şekilde tekrar diriteceğini kuranı kerimimizde vaad ettiği için çok sevmeliyiz ve sevinmeliyiz.Resulullah efendimizide,Allah emrettiği için vede bizlere islam dinini tebliğ edip ulaştırmak için çekmiş olduğu bunca dünyevi sıkıntılar meşşakketlere ve ızdıraplara katlanıp iman niğmetini gönüllerimize yerleşmesini sağladığı için çok sevmeliyiz.Bu hususu daha iyi anlayabilmek için,müslüman olmadan yaşamamız halinde ne hallerde olabileceğimizi düşündüğümüzde daha iyi idrak edebiliriz.
    Rabbimizi'de onun  gerek enfüsü ve gerekse afaki niğmetlerini tefekkür edebilirsek daha çok severiz Zira insan bilmediğinin düşmanıdır. Rabbimizi ne kadar çok tanımağa çalışırsak okadar severiz.Peki Allah dostları Rabbimizi nasıl severler,neden Allah dostları göz yaşı dökerler;.Allah dostları için bu dünya bir zindandır.Zindandaki insanın hali ise; acı,elem,keder,sızı,kaygı ve meşşakkettir.Hiç zindandandaki adam neşesinden ve sevincinden gülüp eğlenbilirmi. Eğer zindandaki bir insan sürekli gülüp eğleniyorsa,şarkılar söyleyip neşesinden raks ediyorsa o insana insan denilirmi. Belki böyle bir insana aklı başından gitmiş delidir denilebilir.İşte Allah dostları kendilerinin asli vatanı olan Cennet yurdundan ve asıl sevgili olan Rabbül aleminin huzurundan uzaklaşmanın acı ve hasretini duyarlar ve biran önce ona kavuşmayı isterler.(Mevlana H.z.şebi aruzu gibi).Onlara göre nasılki bir kamışlıkdan kesilerek kamıştan yapılan ney  öz vatanından ayrı düştüğü için hazin hazin sesler çıkarıyorsa işte Allah dostlarıda bu dünyada kendilerini hazin bir gurbete düşmüş gibi kendilerini yaban ellerde görüp canandan ayrı kalmanın acısı ile yanıp kavrulduklarından, ayrılık acısı ve hicran duygularıyla dolup taşar ve   göz yaşı dökerler ve Mevlana hazretlerinin neyi gibi inilerler..
                                               Selam ve dua ile                                                           

13 Mart 2014 Perşembe

tefrika

            

                        Bismillahirrahmanirrahim

           Tefrika  günümüzde müslümanlarını zaafa düşüren en  önemli ve mühim sorunlardan birisidir.Tefrikanın ençok zuhur alanı ise cemaatler arasında yaşanmaktadır.oysa gerek cemaatlerin ve gerekse her türlü ilahiyat bilgilerinin gerçek amacı,islamın vede iman ve islam hakikatlarının güzel bir şekilde yaşamak ve yaşatmak olmalı.bunu bir somut örnekle açıklamak gerekirse,tüm cemaatlerin ve dini bilgilerin gerçek amacı,imanın şartlarını en güzel bir şekilde anlamak ve islamın şartlarından olan,namazı tüm erkanıyla en güzel bir şekilde kılabilmek,haccı tüm rükünlerine uyarak hac görevini yerine getirmek,orucunu,orucun asıl amaç ve şuurunu anlayarak orucunu tutmak,zekatın hikmet ve rabbimizin emri doğrultusunda vermek ve kelimeyi şehadetide özümseyerek inanarak tekrar etmektir.Yani cemaatler imanın ve islamın rükünlerini en güzel bir şekilde anlayarak en güzel bir şekilde yaşam ve yaşatmak için hizmet yarışında olmaları gerekirken. Bugün ise; bazı  cemaatler öyle hale gelmişlerki aynı tarikatın veya cemaatın ayrı kolları arasında bile müthiş bir tefrika yaşanıyor.öyleki bir birilerini en ağır bir dille  suçluyabiliyorlar. Fakat işin garbi hiç bir ortak akılda bu amansız rekabete dur demediği gibi,sadece seyirci kalabiliyor, yazıklar olsun müslümanların bu tefrikasından  maddi ve manevi menfaat umanlara yazıklar olsun.OYSAKİ İSLAMİ CAMAATLER nasılki bir ordunun kara,hava,deniz, jandarma gibi güçleri vardır ve bu unsurlar birbirileriyle rekabet şöyle dursun birbirlerinin güçlerine güç katarlar,birbirlrine güç verirler;işte islami cemaatlerde böyle olmaları gerekirken;sanki başka bir din mensubuymuş gibi birbirlerine  yabani bakmak ne kadar içler acısı bir durum ve tefrikadır.Bir cemaat kuranı kerim öğretmeye ağırlık verirken diğer bir cemaatin kelam ilmi konusunda;diğer bir cemaatin fıkıh konusunda daha ileri hizmetlerde bulunmasının kime zararı var.Birde sanki siyasi bir partinin bir şubesiymiş gibi bir siyasi partinin organı haline gelerek müslümanları aldatmak onları kandırarak siyasi partilere kanalize edenler Allahdan hiç korkmazlarmı Rasulallahdan utanmazlarmı,

onların asıl amacı siyasi parti propağandısı yapmakmı ve dahası siyasi parti hatırı için diğer cemaat ve din kardeşlerini  ağır bir dille suçlamakmı olmalı,Yazıklar olsun,Yazıklar olsun ahiretini dünya menfaatine satanlara ve cemaatini dünya menfaati için partilere satanlara yazıklar olsun.

   Ey Cemaat ehli titre ve kendine gel,Hedefinden sapma, şeytanın oyuncağı olma,kedine gel ve tekrar kuran ve sünnet hizmetine dön;siyasi işleri siyasilere bırak.Yoksa hem dünyanı hem ahiretini yakarsın, menfaat ve çıkar ilişkisi bitince yine aynı güçler tarafından paçavra gibi bir tarafa atılırsın Böyle olmamak istersen,hiç bir siyasi partiye yaltaklanma ve yamanma. Kendine güveniyorsan siyasi partileri maşa gibi Allah yolunda kullan,hayırlı işlerde neticeye varabilmek için partileri hayırlı işlere kanalize et.Nefsini ve hevanı bu işlere karıştırma.Bu vesile ile bir iki yaşanmış olayı anlatmak istiyorum belki birilerini ayıktırır inşallah.Bir sohbet ortamındaydım yanıma cemaatten birisi oturdu,bu kişi cemaatin hizmetlerine koşmayı seven ve herkesle çabuk ünsiyet edebilen  ve arabasıyla'da sohbetlere gelmek istiyenleri taşıyan,şen şakrak birisi,her neyse selam ve kelamdan sonra bana başka dilden bir şey söyledi,ben tabikii o dili bilmediğim için anlamadım.Sonra bana sen ..........çe bilmiyormusun dedi bende hayır deyince,derhal yanımdan uzaklaştı.Şimdi bu adama ne dersin,sen ne dersen de,ben bu adama şunu söylüyorum,Ey fani Resulallah'da ........müydü,bire cahil duymadın'mı ne diyor Allah'ın Resulü''Acemin araba,arabın aceme üstünlüğü yoktur.Üstünlük takva iledir.'' Bir başka ırkçılıkla ilgili hadisi şeriflerinde Resulallah efendimiz ''İslam,cahiliyetten kalma ırkçılık ve kabileciliği ortadan kaldırmıştır''(Buhari),ve ''Irkçılık yapan,ırkçılık için savaşan ve ırkçılık uğrunda ölen bizden değildir.''(Ebu Davud),Aslında ırkçılık yapan veya bir malı bir niğmeti başkasında görünce kıskanan ve hased den adam ne demek istiyor;Allah'ın  kader proğramıyla,taktir edip verdiği kısmeti ve niğmeti kıskanmakla, kadere karşı gelmiş oluyor,veyahuda müslüman olduğunu bildiği halde kendi milletinden olmadığı için birisini sevmiyorsa,yine Allah'ın çizmiş olduğu kader kanununa gelmiş oluyor.Çünki bir insanın nerede,hangi asırda,hangi anadan ve babadan doğacağını,kendisi değil Rabbül alemin takdir etmiştir.Sana ne oluyorki, Ey FODUL Allahın koymuş olduğu kader kanununa karşı geliyorsun,sen hangi cemaatten olursan ol,ölünce hemen cennete uçacağınımı sanıyorsun.Vah zavallı, Ahir zaman müceddidi üsdat Saidi Nursi r.a.ne demişti''Cennet ucuz değil,Cehennem lüzumsuz değil.''inşallah bu ırkıçılık şeytani vartasından kurtulursun.Yine ırkçılıkla ilgili yaşamış olduğum bir olay;Bir şehirimizde yeni bir bölge müdürlüğü kuruyorduk,personelimiz hem bulunduğumuz şehirden,hemde başka şehirlilerden,yani karışık halde,fakat bölge müdürlüğü kurulan şehrin personeli,başka şehirlerden gelen personele karşı baskı yapıyor ve çok kaba davranıyorlardı.Gurbete gelen personelimiz ise,hem hiç bilmediği yeni bir işe adepte olmağa çalışıyor,hemde gurbette olduklarından sıla hasreti çekiyorlar  ve hemde bulundukları şehrin personelinden baskı görüyorlardı. yani başka şehirlerden gelmiş olan personelimizin hiç mi,hiç huzurları yoktu.Aslında o şehrin insanları dindar olarak'ta bilinirdi.Nihayet bu sorunu kökünden çözmek için,tüm personelin katılımı ile gerçekleşen bir toplantı yaptım. Toplantıda,Daire ile ilgili diğer sorunlar görüşüldükten sonra,personele hitaben;Arkadaşlar siz peygamber efendimiz. H.Z MUHAMMED MUSTAFAYI severmisiniz diye sordum, hepsi bir ağızdan tabiki müdür bey,biz hepimiz peygamber efendimizi çok severiz dediler,ben'de onlara Peygamber efendimiz'bu şehirlimiydi anlamında,o şehrin ismiyle söyledim öyleyse niçin başka şehirli olan din kardeşlerinizi sevmiyorsunuz.niçin onlara baskı yapıyorsunuz....... gibi sözler söylemiştim.ve inanınki bu toplantıdan sonra gurbette gelen diğer personele karşı olan baskı tamamen ortadan kalktı ve arkadaşlar rahat bir nefes almışlardı.Tabiki o tarihlerde, Dindar personele irticacı gözü ile bakıldığı için,bende bir çok kez bu nedenlerle soruşturmalar geçirdim. Fakat,Allah'ın nasip ettiğine hiç bir kimse mani olamaz,Allahın nasip etmediğinide hiç bir kimse veremez.Ben yine zaman içinde,memuriyetin en yüksek kademelerine kadar yükseltildim.Her nereli olursam olayım, müslüman olduğum için ve ırkına,soyuna sopuna ve meşrebine bakmaksızın, her müslüman kardeşimi sevdiğim için,çarşıda pazarda samimiyetine güvenerek selam verebileceğim bir müslüman kardeşimle karşılaşmayı canı gönülden arzuladığım için,birde içinde bulunduğum sonsuz niğmetler için,Elhamdülillahi kable külli Ehad

Elhamdülillahi bade külli Ehad,Elhamdülillahi Rabbil Alemin Alaa Külli hal.Sivel küfrü veddal.Diyorum.

                           SELAM VE DUA İLE