25 Ocak 2016 Pazartesi

KÖY HATIRALARI

              

       kırk yılı aşkın bir süredir gurbet illerinde şehir hayatı yaşarken,merhum validemin tavsiyesine uyarak doğduğum köye,yazları durmak için bir ev yaptırdım.2015 yılının ilk bahar aylarındada ilk kez köydeki evime gittim,Bahçe içerisinde asvalta yakın,köy merkezinede biraz uzakça,bir yerde bulunuyordu.Çevremde bulunan bahçe sahipleri bahçesine birşeyler ekmek için sabah gelip akşam üzeri köye dönüyorlardı.Yani akşamları yakınımda ve çevremde hiç kimse kalmıyordu.sadece selvi kavaklarının hışırtıları ve biraz uzaklarda kalan mandıradaki köpek sesleri,cır cır böceği neğameleri v.s.Yaz aylarına yaklaşırken,Ramazan ayının Haziran ayına denk gelmesiyle,olgunlaşan ilk yaz meyvelerinden dutlar ve kirazlardan yiyemiyorduk,sadece dallardaki kirazlara karşıdan bakıp içimizden iftardan sonraya kafamızda planlar kuruyorduk.Nihayet terafih namazından gelincede karanlıkta gözümüz görmesede kirazın dallarını eğip elimizle sıyırıp kiraz topluyorduk ve bir tarafdanda yiyorduk.

Nihayet ramazandan sonra,yine bahçe komşuları çoğalmağa başladı.Herkes yine bahçesine hem çalışmak için hemde piknik yapmak için  geliyorlardı.Bu bahçe işi adeta herkesde bir hobi halini almış,Herkes bir birinin yedi sülalesini'de tanıdığı için,karşıdan karşıya seslenerek sohbet ediyorlardı,sohbetlerinin konusu ya birbirlerinden domates,biber fidesi istiyorlar veya birbirlerini çaya pikniğe davet ediyorlardı.derken yaz bitti bağ bozumu dersen ayrı bir manzara ve öykü.Nihayet havalar yavaş yavaş soğmaya başladı.Havaların soğmasıylada,bahçelerine gelen insanlar iyiden iyiye seyrelmeğe başladı..Evde ve çevremde benden başka kimse bulunmuyordu helede akşamları ve geceleri,sadece 4 kedim ve elimin üzerine konan karasineklerden başka benim görebildiğim hiç bir canlı yoktu.Derken,bir gün bir köpek yavrusu havlaması duydum,bizim evin bahçesine bir köpek yavrusu gelmişti.Adetim olduğu üzere köpek yavrusuna ekmek verdik.Zaten mandıralardan gelen köpeklerede zaman zaman ekmek verirdiğim oluyordu.Eve gelen köpek yavrusu merdivenin yakınına yattı,sabah kalktığımda yine evin önündeydi.Ben yine birşeyler verdim derken köpek yavrusu iyiden iyiye eve alışmağa başladı.Fakat kediler bu işe hiçte razı değillerdi.Köpek yavrusunu zaman zaman tırmalıyorlar ve ürkütüyorlardı.sonradan öğrendiğime göre bu yavruyu birisi bahçesindeki barakaya almış orada bakıyormuş.Bahçe işleri bitincede köpegi öylesine salıvermiş.Benim şimdi,bir yaşına henüz gelmemiş 4 kedim ve  bir yavru köpeğim olmuştu,Haftanın salı günleri köyün pazarına gidip ihtiyacım olan meyve ve sebzelerimi alıyordum.Ayrıca hem evdeki hayvanlara,hemde zaman zaman dışarıdan gelen aç hayvanlara vermek üzere fırından 10 tane ekmek alıyordum.Tabiki bu ekmek en fazla üç gün yetebiliyordu.Nihayet cuma günleride tekrar ekmek almak zorunda kalıyordum.Salı ve cuma günleri eve dönerken asvalttan bahçeye adımımı attığımda,
bazen kediler önde köşarak beni karşılıyordu,bazende köpek önde kediler onun çeveresine bir düzen içinde koşarak beni karşılıyorlardı,köpek yavrusu pantolonumun paçasıdan öylesine  ısıryor,kedi yavrularıda ayağıma dolaşarak eve doğru yürüyorduk.Ben mutfağa girene kadar ekmeğin birisi bitiyordu,Hepside pür neşe içinde benim eve dönüşümü kutluyorlardı.Bazende şehre gidiyordum,yine arabadan inip evin avlusuna girice,yine benim için aynı karşılama merasimini tekrar ediyorlardı.Günler böyle geçerken kış aylarıda iyiden iyiye yaklaşıyor,Günler alabildiğine kısalmıştı,Nihayet bir soba aldım odunum zaten vardı,Akşamları mutlaka soba yakmak zorunda kalıyordum.Günlerim böyle geçerken.Kesinlikle halimden hiçde şikayetçi değildim.Zira insanların yanına yaklaşıp biraz hasbihal ettiğim zaman çoğu kez sohbetin sonu dedikoduya kaçıyordu bende ister istemez günaha girmiş oluyordum.Bu nedenle yalnızlık halimden asla şikayetçi değildim.Her sabah ve akşam köpeğime ve kedilerime mama veriyordum.Köpeğim geleli bir ayı geçmiş birazdaha büyümüş ve güçlenmişti,kendi mamasını çabukça bitirip,kedilerin mamasına saldırıyordu.Artık kedilerden korkmuyor,kediler ondan korkmağa başlamışlardı.Köpeğim geceleri bahçeye bir yabancı köpek veya başka bir hayvan girse mutlaka beni uyandırıncaya kadar havlardı,bende gecenin hangi vakti olursa olsun kalkar bahçeye giren diğer çoban köpeklerini uzaklaştırırdım.Zira çoban köpekleri bizim yavru kangal köpeğe saldırıyorlardı.Bir sabah yine kedi ve köpeklere hazırladığım tavuklu ekmekli mamayı köpeğin boş yoğurt çanağına boşalttım,sonrada kedilere ayrı bir yerde mamalarını verdim.
Baktım bizim köpek mamasını yemiyor,hemde pişmiş tavuk olduğu halde,çanağını yaklaştırdım,geri geri çekiliyor,acaba tavuk etindemi bir şey varki derken,baktım kediler iştahle yiyorlardı. Köpeğe ne versem yemedi,nihayet bir gün geçti,yine hiçbir şey yemiyordu.
Bahçede biraz sevdim hoşuna gitti ama hasta olduğu her halinden belliydi.Eski neşesi yoktu.Karşılaştığım insanlara sordum bu mevsimde köpekler hastalanır,hatta ölebilirde dediler.Tabiki ben çok üzülmüştüm beş veya altı gün olmuştu hala köpeğim hiç bir şey yemiyordu.Zayıflama başlamıştı.Bir gece yatarken dışarıda evin merdiveninde inelediğini duydum.fakat köy yerinde benim yapabileceğim hiçbir şey yoktu.nihayet sabah olunca baktım köpek gitmişti,evin etrafına baktım.Bahçenin etrafına baktım yoktu galiba evi terketti diye düşündüm.Birkaç gün sonra oralarda hayvan otlatan bayrama benim köpek birkaç gündür yok kayboldu dedim.
Bayramda şu aşşağı yolun kenarında bir köpek yavrusu ölüsü var belki odur deyince,çok üzülmüştüm.Hatta gözlerim yaşarmıştı.
Zira,kedilerim ve çok sadık köpeğimle birlikte ıssız gün ve karanlık gecelerde birlikte yaşamağa öylesine alışmıştıkki bir birimizin yalnızlığını paylaşıyorduk aramızada ne dedikodo ne haset ne kibir nede fesatlık hiç bir ilgimiz yoktu.Sonra ben hayatımda böylesine sadık bir hayvanla ilk defa karşılaşmıştım.Başkalarının köpekleri benim köpeğimle oynaşmak için evlerinden zaman zaman geldikleri halde,benim köpeğim öleceği güne kadar asla bahçenin dışına çıkmamıştı.Zaten benim bu yazıda köpeğimden bahsetmemin nedenide budur.Yani benim bu güne kadar karşılaştığım en sadık canlı olması ve sahibine bu denli bağlı kalmasıdır.
              Köpeğim ölünce,daha önce zaman zaman evin önüne gelen ekmek verdiğim,tek ayagı topal yaşlı çoban köpeği  daha sık gelmeğe,hatta bahçenin uzak bir yerinde yatarak evin çevresinden hiç ayrılmamağa başladı.Havalarda iyice soğumuştu.Ben evde soba yakıp,akşamları yün yatakda  birde yarım boğazlı kazak giyip öyle yatabiliyordum.Fakat dışarıda kediler ve yaşlı çoban köpeği bir eski kilimin üzerinde her tarafı açık bir şekilde yatıyorlardı,geceleri öylesine soğuk oluyorduki.Kar yağmadığı halde sabahları kalktığımızda kırağıdan her tarafın bembeyaz oluyordu. akşamları sobayı yakıp sıcak evde otururken,
dışarıdaki hayvanlarla kendi durumumu mukayese ediyordum.Ben bir gece dışarıda kalsam herhalde soğuktan donarak ölürdüm.Sonra kendi kendime ya Rabbi insan olarak bizleri ne kadarda imtiyazlı  yaratmışsın.Bir dışarıda bu kadar soğuk havada eski bir kilimin üzerinde yatan hayvanlara bak,birde benim sıcak evde yün yorgana sarılışmış olarak yattığım hale bak.Bir hayvanların sofrasına bak birde benim soframa bak. Ya Rabbi Ben bu kısa bahçe evi yaşamımdan öğrendimki sana bizim hakkıya şükretmemiz mümkün değil.Sen merhametlilerin en merhametlisisin,Sen
Erhamürrahimsin.
        İşte Ey dostlar ben ahseni takvim sırrını bizzat yaşayarak
 biraz olsun öğrendiğimi sanıyorum.Kitaplar okuyup bilgi edinmekle,yaşayarak tanımanın çok farklı şeyler olduğunu öğrendim.İkisi arasındaki fark,Bir mühendisin kağıt üzerindeki planı ile,demirden betondan yapılmış bir binanın arasındaki fark gibi belki daha fazla.............
        Nihayet;Havalar iyice soğuyup,Ağaçlarda sararan yapraklarını dökünce,etrafın telefon baskılarıyla şehre,yani Bursaya dönmeğe karar verdim.Önce köyden çoruma gidip,kedilerime mama aldım onları plastik kaplara taksim ettim ve bir sabah erkenden münibüs beklemek üzere asvalta çıktım. kedilerimde peşimden geldiler,asvalt tenha olduğu için asvaltın ortasında sanki bana veda için önceden   hazırlanmış bir proğramları varmış gibi,kendi aralarında  tarifi mümkün olmayan türlü türlü oyunlar oynayıp, tüm hünerlerini sergiliyerek beni uğurladılar.Bende Bursaya gelince onlara ocak ayında bursadan yine kedi maması alıp gönderdim.Benim yıllarca türkiyenin en kalabalık şehirlerinde yaşadıktan sonra bitkilere ve hayvanlara bu kadar yakın ve bizzat dokunarak  yaşamış olmam,kitaplarda okumuş olduğum bilgilerin pratikte hayat bulması gibi bir şey oldu.Tıpkı bir proje çizen mühendisin eserini hayata geçirmesi gibi sayabilirsiniz.Tabiki anlatılacak daha çok hatıralarım anılarım var ama,bu kadarla iktifa edildi,
                                       
                 TÜM DOSTLARA SELAMLAR