22 Aralık 2016 Perşembe

GÜLELİMMİ AĞLAYALIMMI

           BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM            

   Vakit namazlarında Camilere giderken veya camii dönüşlerimizde cemaatten sima olarakta biraz tanıdıklarımızla yol boyunca hasbihal ederiz.Sohbetlerimizin  konusu genelikle;Muhterem birkaç gündür görünmüyordun hayır ola gibi konuşmağa başlanır Çoğu kezde. ilk alınan cevaplar,kolum ağrıyordu veya dizim ağrıyordu veyahutta başım dönüyordu doktora gittim gibi cevaplar alınır.sohbet biraz daha koyulaşınca  yetişkin cocuklardan ve onların çocuklarından yani torunlardan bahsedilir.
      Bu sohbetlerden benim tesbitlerim ise;Bu devirde hiç bir babanın ele avuca düştüğünde,yani bakıma muhtaç bir duruma düştüklerinde  Evlatları tarafından sahip çıkılmıyacağı ve Evlatlarının kendilerine bakıp bakmıyacağı konusundaki ümitsizlikleridir.Bu yaşlı kesimden Ekseriyetle duyduğum;Rabbime dua ediyorumki hanım benden sonra ölsün,yoksa evlatlarım bana bakmaz,gideceğim yer doğruca huzur evi gibi düşünceler.Tabiki Yaşlı kesimin çoğunluğu ya daha önce bir kaç kez ameliyat geçirmiş veya helen biryerlerinin ağrımasından dolayı ızdırap çekiyor.Belki saçları dökülmüş belki dişleri dökülmüş belkide amaliyatla bazı vucut organları eksilmiş,Romatizma ağrıları artmış kimseler.Vücudlarındaki ağrı ve sızılarından başka,yakın dost ve akrabalarından gördükleri vefasızlıklar Dünyadadaki çeşitli Deprem,yangın,sel gibi doğal afetler,trafik kazaları,savaşlar,
zülüm gören insanların feryatları,hatta aşırı sıcaklar ve aşırı soğuklardan çektikleri çeşitli sıkıntılar hem vucutlarında ve hemde ruhlarında dayanılmaz üzüntülere ve acılara sebebiyet veriyor ve Her gün çektikleri süreklü müzmin hastalıkları ve günden güne dahada artan güçsüzlükleri ve takatsizlikleri yüzündende yaşamak adeta bir işgenceye dönüşüyor.Bu yaşlı insanlar dünyaya karşı bir bezginlik duyuyor ve ahirete gitmeğe iştiyakları hasıl oluyor. ve  ölümü sevmeğe başlıyorlar.
        Peki ama,Yaşlandıkça yaşamak adeta bir promlem yumağı haline dönüşen ve ölüme hergün birazdaha yaklaşan biz yaşlılar,
Yaşlılığımıza vede ölüme her gün birazdaha yaklaştığımıza gülmeliyimiz yoksa ağlamalamıyız.Yusuf aleyhi ve sellam hiç bir sorunu yok iken ve  hemde mısıra vezir iken niçin ölümünü istemişti ve ölmek için dua etmişti'de Rabbül alemin tarafından'da Duası kabül edilerek vefat etmişti.Milli şairlerimizden Necip Fazıl bir şiirinde''Ölüm güzel olmasaydı hiç ölürmüydü Peygamber''diyor.
Yine Büyük mütefekkirlerimizden Mevlana Celalettini Rumi ölümü düğün günü ve dostun dosta kavuşması olarak görüyor.Üstad Bediüzzaman'da ölümü terhis teskeresine benzetiyor.Askerlik yapanlar bilir insan askerden terhis olduğunda pek sevinçli olur.Sevinçten insanın içi içine sığmaz adeta.Demekki insan İmanlı olmak şartıyla vefatı halinde,imtihanı bitmiş ve bu dünyadaki Allah yolundaki çalışmalarının ücretini  almağa gidiyor.Şunuda söylemek lazım Yaşlı bir insan evet ölüme pek yakın oluyor ama,yine imanlı olmak şartıyla Ebedi bir gençliğe ve Bu dünyanın bin sene mesud ane hayatı bir saat cennet hayatının mukabil gelmeyen ve dahi yine bin sene cennet hayatınında bir saat rüyetullaha mukabil gelmeyen ve eninde sonunda herkesin mutlaka gideceği yer olan asli vatanına dönüşüne yaklaşmış oluyor.Öyleyse İmanlı bir insan yaşlılığından memnun olmalı ve hem nefsinin azgınlıklarından kurtulduğu için ve hemde ebediği gençliğe yaklaştığı için sevinmeli ve Rabbine şükretmelidir.Kaldıki,vefat eden bir insan Allah(c.c)kudret dairesinden ilim dairesine geçmiş oluyor.yani yokluğa,hiçliğe gitmiyor.Bilakis asli vatanına kavuşabilmek için cennettin bekleme salonunda beklemiş gibi oluyor.
   Yaşlandığı için asıl üzüntü duyup,yaşlılığına ağlıyacak olanlar ise;imansızlar,islamı yaşamayanlar.zalimler,fasıklar,mücrimler ve nefsi firavunlaşmış olanlar,tüm ömrü boyunca islama ve müslümanlara düşmanlık  güderek eza ve cefa çekttirerek ömrünü tamamlamış olanlardır.
        Peygamber efendimiz bir hadisi şeriflerinde;''Hiç biriniz başına gelen bir zarardan dolayı sakın ölümü dilemesin.mutlaka böyle bir şey yapmak gerekiyor ise,Şöyle Dua etsin;Allah'ım yaşamak benim için hayırlı olduğu sürece beni yaşat.Ölmek benim için daha iyi ise canımı al''(Enes r.a.)''gibi dua etsin diyor.Bu Hususda Peygamber efendimiz müslümanın daha çok yaşaması halinde daha çok ibadet ve taatlerde bulunarak sevaplarının çoğalacağını belirtmek istemiş olabilir.Başka bir hadisi şeriflerinde:Peygamber efendimiz Müslüman ölümü sever.Diyor.Sahabe efendilerimiz,Ya Resülallah,biz hiçbirimiz ölümden hoşlanmayız diyorlar.Peygamber efendimiz,Hayır öyle değil diyor,Müslüman ölüm anında gideceği yeri gördğü için ölümü sever ve bir an önce oraya kavuşmak ister(mealen).Bir başka hadisi şeriflerinde'de: Allah(C.C.)Müslüman olarak ihtiyarlayana azap etmekten haya ederim.yine, Allah'ü Teala buyuruyorki ihtiyarlık nurumdur.Nuruma narımla azap etmekten haya ederim.O halde sizde benden haya edin.
        Ey kardeş;Vefat etmiş olan dedeni ve ebeni düşün,onlarında babalarının ve dedelerininde hayatta olduklarını ve hatta geriye doğru bu silsileden tüm yaşlı kuşakların hayatta olduklarını düşün,Bu takdirde yaşlı ve hasta insanların ölmeden sürekli ızdıraplar içinde gözümüz önünde acılar çekerek yaşamaları herhalde dünyayı çekilmez bir hal alırdı .Birde hiç bir şekilde ölmeden yaşayan insanlardan başka hayvanatında hastalılardan ve yaşlılıktan  ızdıraplar içinde çevremizde yaşadıklarını var sayalım,bu haliyle dünya adeta bir matem haneye dönerdi.Bundan şunu anlıyoruzki;Ölümde Hayat gibi Rabbimizin rahmetindendir.
(Yuhyi ve Yumit)Dirilten ve öldüren Rabbimiz ancak ahiret hayatında vucudumuzu ölümsüzlüğe ve ebedi bir gençliğe göre yeniden yaratacağından,asıl yaşam ve ölümsüzlük içinde zevk ve sefa sürmek müminler için cennette mümkün olabilecektir.
    Şunuda bilelimki Ana karnında henüz doğmamış bir çocuğun beslenmesini ve hareket tarzını ve yaşadığı alan ile yaşam koşullarını içinde bulunduğumuz bu dünya hayatı ile kıyasladığımızda,hiçbir şekilde mukayeseye bile gelemiyecek farklılıklar olduğunu görürüz.İşte ahiret hayatına göre bu dünyamız anne karnı gibidir.Bu nedenledirki üstadı azam Abdül Kadir Keylani Radıyallahu anh:Bu dünya ahirete göre müslümanın zindanı,kafirlere görede bu dünya ahirete göre onların cenneti gibidir.diyor.Öyleyse biz Müslümanlar olarak yaşlılığımıza ve hastalığımıza teslim olmadan ve aldırmadan,Allah rızası için tüm gücümüzle hayır işlerine koşmalıyız ve insanlara iyilik hususunda yarışmalıyız.Bilelimki:İnsanlar Allah'ın iyalidir.İnsanların en hayırlısıda Allah'ın iyaline iyilik edenlerdir. (Hadisi şerif)
        Allah'ın iki sevgili kulu;Hazreti İsa ve hazreti Yahya bir gün bir yerde karşılaşırlar;Hazreti İsa neşeli,sürürlu ve ferah idi.Hazreti Yahya ise gam ve kederliydi.Yahya aleyhisselam,Ya İsa dedi senYüceAllah'ın azabından eminmi oldun..Hazreti İsa tebessüm edip,dediki:Ey Yahya,Sen Allah'u Tealanın rahmetinden ümidinimi kestin.
Peygamberlerin bu şekilde konuşmaları üzerine,Yüce Allah buyurduki;Ey benim elçilerim ikinizde doğru söylüyorsunuz.Ama en güzel söylüyeniniz,Allah'ın keremi ve lutfu çoktur,diyeniniz ve Rahmetimi gazabımdan üstün göreninizdir.
         İmamı Rabbani r.a.Mektubatında;Müslümanda genç iken Allah korkusu Ağır basmalı,Yaşlanınca ise ümit ağır basmalı der.(Havf ve Reca),Kudsi bir hadisi şerifde ise;Allah'u Teala:Ben kulumun zannı üzereyim,kulum beni nasıl biliyorsa ona öyle muamale edrim diyor.Bir müslümanın gönlü,Kibir gurur,kin,hased,
düşmanlık,Zulüm,Cimrilik ve sui zan gibi duygulardan arınmiş ve temizlenmiş olarak,adeta içinde parıl parıl parlayan bir kandil gibi  tertemiz bir gönül evi olduğu için; Rabbül aleminide,Her türlü çirkinlikten ve noksanlıklardan,haksızlıklardan ve zülümdem pak ve müberra, Gafurur rahim,Latif,,kerim,aziz,Afvuv gibi bilir ve zannı üzerede muamele görür inşallah.Amin.Bi hürmeti Taha ve Yasin ve selamün alel mürselin,Ve ahiri devahüm enilhamdülillahi Rabbil Alemin.           
                      SELAM  VE  DUA  İLE                                                    
 Not:Yazıda geçen bazı ibareler Risalei.Nurdan Alınmıştır.                                                  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder