BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Vakit namazlarında Camilere giderken veya camii dönüşlerimizde cemaatten sima olarakta biraz tanıdıklarımızla yol boyunca hasbihal ederiz.Sohbetlerimizin konusu genelikle;Muhterem birkaç gündür görünmüyordun hayır ola gibi konuşmağa başlanır Çoğu kezde. ilk alınan cevaplar,kolum ağrıyordu veya dizim ağrıyordu veyahutta başım dönüyordu doktora gittim gibi cevaplar alınır.sohbet biraz daha koyulaşınca yetişkin cocuklardan ve onların çocuklarından yani torunlardan bahsedilir.
Bu sohbetlerden benim tesbitlerim ise;Bu devirde hiç bir babanın ele avuca düştüğünde,yani bakıma muhtaç bir duruma düştüklerinde Evlatları tarafından sahip çıkılmıyacağı ve Evlatlarının kendilerine bakıp bakmıyacağı konusundaki ümitsizlikleridir.Bu yaşlı kesimden Ekseriyetle duyduğum;Rabbime dua ediyorumki hanım benden sonra ölsün,yoksa evlatlarım bana bakmaz,gideceğim yer doğruca huzur evi gibi düşünceler.Tabiki Yaşlı kesimin çoğunluğu ya daha önce bir kaç kez ameliyat geçirmiş veya helen biryerlerinin ağrımasından dolayı ızdırap çekiyor.Belki saçları dökülmüş belki dişleri dökülmüş belkide amaliyatla bazı vucut organları eksilmiş,Romatizma ağrıları artmış kimseler.Vücudlarındaki ağrı ve sızılarından başka,yakın dost ve akrabalarından gördükleri vefasızlıklar Dünyadadaki çeşitli Deprem,yangın,sel gibi doğal afetler,trafik kazaları,savaşlar,
zülüm gören insanların feryatları,hatta aşırı sıcaklar ve aşırı soğuklardan çektikleri çeşitli sıkıntılar hem vucutlarında ve hemde ruhlarında dayanılmaz üzüntülere ve acılara sebebiyet veriyor ve Her gün çektikleri süreklü müzmin hastalıkları ve günden güne dahada artan güçsüzlükleri ve takatsizlikleri yüzündende yaşamak adeta bir işgenceye dönüşüyor.Bu yaşlı insanlar dünyaya karşı bir bezginlik duyuyor ve ahirete gitmeğe iştiyakları hasıl oluyor. ve ölümü sevmeğe başlıyorlar.
Peki ama,Yaşlandıkça yaşamak adeta bir promlem yumağı haline dönüşen ve ölüme hergün birazdaha yaklaşan biz yaşlılar,
Yaşlılığımıza vede ölüme her gün birazdaha yaklaştığımıza gülmeliyimiz yoksa ağlamalamıyız.Yusuf aleyhi ve sellam hiç bir sorunu yok iken ve hemde mısıra vezir iken niçin ölümünü istemişti ve ölmek için dua etmişti'de Rabbül alemin tarafından'da Duası kabül edilerek vefat etmişti.Milli şairlerimizden Necip Fazıl bir şiirinde''Ölüm güzel olmasaydı hiç ölürmüydü Peygamber''diyor.
Yine Büyük mütefekkirlerimizden Mevlana Celalettini Rumi ölümü düğün günü ve dostun dosta kavuşması olarak görüyor.Üstad Bediüzzaman'da ölümü terhis teskeresine benzetiyor.Askerlik yapanlar bilir insan askerden terhis olduğunda pek sevinçli olur.Sevinçten insanın içi içine sığmaz adeta.Demekki insan İmanlı olmak şartıyla vefatı halinde,imtihanı bitmiş ve bu dünyadaki Allah yolundaki çalışmalarının ücretini almağa gidiyor.Şunuda söylemek lazım Yaşlı bir insan evet ölüme pek yakın oluyor ama,yine imanlı olmak şartıyla Ebedi bir gençliğe ve Bu dünyanın bin sene mesud ane hayatı bir saat cennet hayatının mukabil gelmeyen ve dahi yine bin sene cennet hayatınında bir saat rüyetullaha mukabil gelmeyen ve eninde sonunda herkesin mutlaka gideceği yer olan asli vatanına dönüşüne yaklaşmış oluyor.Öyleyse İmanlı bir insan yaşlılığından memnun olmalı ve hem nefsinin azgınlıklarından kurtulduğu için ve hemde ebediği gençliğe yaklaştığı için sevinmeli ve Rabbine şükretmelidir.Kaldıki,vefat eden bir insan Allah(c.c)kudret dairesinden ilim dairesine geçmiş oluyor.yani yokluğa,hiçliğe gitmiyor.Bilakis asli vatanına kavuşabilmek için cennettin bekleme salonunda beklemiş gibi oluyor.
Yaşlandığı için asıl üzüntü duyup,yaşlılığına ağlıyacak olanlar ise;imansızlar,islamı yaşamayanlar.zalimler,fasıklar,mücrimler ve nefsi firavunlaşmış olanlar,tüm ömrü boyunca islama ve müslümanlara düşmanlık güderek eza ve cefa çekttirerek ömrünü tamamlamış olanlardır.
Peygamber efendimiz bir hadisi şeriflerinde;''Hiç biriniz başına gelen bir zarardan dolayı sakın ölümü dilemesin.mutlaka böyle bir şey yapmak gerekiyor ise,Şöyle Dua etsin;Allah'ım yaşamak benim için hayırlı olduğu sürece beni yaşat.Ölmek benim için daha iyi ise canımı al''(Enes r.a.)''gibi dua etsin diyor.Bu Hususda Peygamber efendimiz müslümanın daha çok yaşaması halinde daha çok ibadet ve taatlerde bulunarak sevaplarının çoğalacağını belirtmek istemiş olabilir.Başka bir hadisi şeriflerinde:Peygamber efendimiz Müslüman ölümü sever.Diyor.Sahabe efendilerimiz,Ya Resülallah,biz hiçbirimiz ölümden hoşlanmayız diyorlar.Peygamber efendimiz,Hayır öyle değil diyor,Müslüman ölüm anında gideceği yeri gördğü için ölümü sever ve bir an önce oraya kavuşmak ister(mealen).Bir başka hadisi şeriflerinde'de: Allah(C.C.)Müslüman olarak ihtiyarlayana azap etmekten haya ederim.yine, Allah'ü Teala buyuruyorki ihtiyarlık nurumdur.Nuruma narımla azap etmekten haya ederim.O halde sizde benden haya edin.
Ey kardeş;Vefat etmiş olan dedeni ve ebeni düşün,onlarında babalarının ve dedelerininde hayatta olduklarını ve hatta geriye doğru bu silsileden tüm yaşlı kuşakların hayatta olduklarını düşün,Bu takdirde yaşlı ve hasta insanların ölmeden sürekli ızdıraplar içinde gözümüz önünde acılar çekerek yaşamaları herhalde dünyayı çekilmez bir hal alırdı .Birde hiç bir şekilde ölmeden yaşayan insanlardan başka hayvanatında hastalılardan ve yaşlılıktan ızdıraplar içinde çevremizde yaşadıklarını var sayalım,bu haliyle dünya adeta bir matem haneye dönerdi.Bundan şunu anlıyoruzki;Ölümde Hayat gibi Rabbimizin rahmetindendir.
(Yuhyi ve Yumit)Dirilten ve öldüren Rabbimiz ancak ahiret hayatında vucudumuzu ölümsüzlüğe ve ebedi bir gençliğe göre yeniden yaratacağından,asıl yaşam ve ölümsüzlük içinde zevk ve sefa sürmek müminler için cennette mümkün olabilecektir.
Şunuda bilelimki Ana karnında henüz doğmamış bir çocuğun beslenmesini ve hareket tarzını ve yaşadığı alan ile yaşam koşullarını içinde bulunduğumuz bu dünya hayatı ile kıyasladığımızda,hiçbir şekilde mukayeseye bile gelemiyecek farklılıklar olduğunu görürüz.İşte ahiret hayatına göre bu dünyamız anne karnı gibidir.Bu nedenledirki üstadı azam Abdül Kadir Keylani Radıyallahu anh:Bu dünya ahirete göre müslümanın zindanı,kafirlere görede bu dünya ahirete göre onların cenneti gibidir.diyor.Öyleyse biz Müslümanlar olarak yaşlılığımıza ve hastalığımıza teslim olmadan ve aldırmadan,Allah rızası için tüm gücümüzle hayır işlerine koşmalıyız ve insanlara iyilik hususunda yarışmalıyız.Bilelimki:İnsanlar Allah'ın iyalidir.İnsanların en hayırlısıda Allah'ın iyaline iyilik edenlerdir. (Hadisi şerif)
Allah'ın iki sevgili kulu;Hazreti İsa ve hazreti Yahya bir gün bir yerde karşılaşırlar;Hazreti İsa neşeli,sürürlu ve ferah idi.Hazreti Yahya ise gam ve kederliydi.Yahya aleyhisselam,Ya İsa dedi senYüceAllah'ın azabından eminmi oldun..Hazreti İsa tebessüm edip,dediki:Ey Yahya,Sen Allah'u Tealanın rahmetinden ümidinimi kestin.
Peygamberlerin bu şekilde konuşmaları üzerine,Yüce Allah buyurduki;Ey benim elçilerim ikinizde doğru söylüyorsunuz.Ama en güzel söylüyeniniz,Allah'ın keremi ve lutfu çoktur,diyeniniz ve Rahmetimi gazabımdan üstün göreninizdir.
İmamı Rabbani r.a.Mektubatında;Müslümanda genç iken Allah korkusu Ağır basmalı,Yaşlanınca ise ümit ağır basmalı der.(Havf ve Reca),Kudsi bir hadisi şerifde ise;Allah'u Teala:Ben kulumun zannı üzereyim,kulum beni nasıl biliyorsa ona öyle muamale edrim diyor.Bir müslümanın gönlü,Kibir gurur,kin,hased,
düşmanlık,Zulüm,Cimrilik ve sui zan gibi duygulardan arınmiş ve temizlenmiş olarak,adeta içinde parıl parıl parlayan bir kandil gibi tertemiz bir gönül evi olduğu için; Rabbül aleminide,Her türlü çirkinlikten ve noksanlıklardan,haksızlıklardan ve zülümdem pak ve müberra, Gafurur rahim,Latif,,kerim,aziz,Afvuv gibi bilir ve zannı üzerede muamele görür inşallah.Amin.Bi hürmeti Taha ve Yasin ve selamün alel mürselin,Ve ahiri devahüm enilhamdülillahi Rabbil Alemin.
SELAM VE DUA İLE
Not:Yazıda geçen bazı ibareler Risalei.Nurdan Alınmıştır.
22 Aralık 2016 Perşembe
9 Ekim 2016 Pazar
HAC HATIRALARI
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
2016 yılı hac kura çekilişini tv'den izlemiştim.Şehir,şehir isimler okundukça sebebini bilemediğim bir şekilde gözlerimden yaşlar akmağa başladı,Bir süre Hacca gideceklerinin isimlerini izledikten sonrada,başka meşguliyetler sebebiyle çarşıya gittim.Nihayet akşam eve dönünce hac kura sonuçlarına internetten baktım ve ismimin hacca gidecekler arasında olmadığını öğrendim.Tabiki çok üzüldüm.Nihayet bir kaç gün sonra,bana herkes hac kayıtlarını yenilemek için müftülüklere başvuruyormuş dediler fakat ben daha önceki yıllarda müftülük personeli ile görüştüğümde.hac kayıtlarının yenilenmesine gerek yok ,kayıtlar kendi kendilerine yenileniyor demişlerdi,fakat ben yinde bir ara müftülüğe gittim ve oradaki personelle görüşmemizde,ben internetten baktım hac kura çekilişi sonucunda bana hac çıkmamış,hac kaydımı yenilemek istediğimi söyledim,Oradaki personel bana hac kayıtlarının yenilenmesine gerek olmadığını,kayıtların kendi kendilerine yenilendiğini söyledi.Bende teşekkür ettim ve hocam ben internetten baktım hac kurasında ismim yok ama birde siz bakarmısınız şeklinde ricada bulundum.Personel biraz naz yaptıysada,bilgisayara baktı,bana 200'üncü yedektesiniz,siz busene mutlaka hacca gidersiniz,zira diyanet hac için ek kontenjan telebinde bulundu gibi ifadeler kullandı.Tabiki ben çok sevindim ve hamen eşimi aradım oda çok sevindi.Nihayet bir süre sonra Telefonoma Müftülükten mesaj geldi hacca gideceğimi ve ne yapmam gerektiği konularında bilgi veriyorlardı.Tabiki birde süre kısıtlı olduğu için pasaport ve diğer işlemler için,koşuşturmağa başladık.Nihayet gerekli formalitleleri tamamladıktan sonra,hac için gerekli eşya ve yapılması gerekenler hakkında bilgi verilmak üzere müftülüğün düzenlemiş oldukları seminerlere katıldık,orada bize genelikle yediğimiz ve içtiğimiz şeylere dikkat edilmesi gerektiğini,birde Şeytanın asıl büyüklerinin orada bulunduğunu bu nedenle sabırlı olunması gerktiği ve illada sabırlı olunması gerektiği konusunda tavsiyelerde bulunuyordu.
Nihayet,Hac için yola çıkacağımız gün geldi,uçağa bineceğimiz gece heyecandan hiç uyuyamamıştık ve nihayet Hac yolculuğuna Dualarla uğurlandık. uçakla medineye ulaştık.Bazı gümrük formalitelerinden sonra Otelimize geldik.Oteldeki odamıza tam yerleşmeden akşam ezanı vakti ğeldi hamen mescidi nebeviye koşuştuk akşamı orada kıldık.Akşam namazının sünnetini kılmağa başlamıştıkki, o sırada cemaatin cenaze namazı kılınmağa başladığını gördük.Biz böyle bir durumla ilk kez karşılaşıyorduk.Zira bizim ülkemizde akşam ve yatsı namazından sonra cenaze namazı kılındığını ben şahsen hiç görmedim ve karşılaşmadım.Bizler oranın şartlarına ve ortamına gün geçtikçe daha çok alışmağa başladık.Rasülallahı her gün ziyaret etmenin sevincini yaşıyorduk.Şimdi medinde yapmamız gereken Yeşil halı denilen yerde namaz kılınması gerekiyordu.Zira Resülallah efendimiz;benim evim ile mescidimin arası cennet bahçelerinden bir bahçedir hadisi şerifi ile,o mekanın kıymetini ve önemini belirtmiş oluyorlar.Yeşil halıda namaz kılmak için geceleri gidiyoruz hep dolu gündüzleri zaten oraya girebilmek imkansız gibi bir şey,orada daha önce namaz kılanlar oraya girebilmek için çeşitli taktikler veriyorlar.Bizde oraya girip Namaz kılabilmek için günlerce çok uğraştık sanıyorum iki veya üç kez yeşil halıda namaz kılmak nasip oldu.Medinede kalmamız gereken süre dolunca,otobüslerle mekkeye hareket ettik.Ben şahsen medineden mekkeye gidişimizde,yol boyunca sadece taşlar ve kayalardan oluşan bir arazi yapısıyla karşılaştığımızdan ve havanında ne kadar sıcak olduğunu tasaffur ettiğimizde sıradan bir insanın mekkeden medineye kolay kolay gidemiyeceğini düşünüp, Resülallahın o günkü şartlar altında mekkeden medineye hicretinde ne kadar zorluklarla karşılaştığını ve bu zorluklara rağmen hicretin ne kadar önemli olduğunu ve davasında ne kadarda haklı olduğunu tefekkür etmeğe çalıştım.Zira yol boyunca sadace yüksek dağlar blok kayalar ve taşdan başka bir şey yoktu,sadece küçük,küçük bazı çalılık diyebileceğimiz dikenler ve bir kaç yeşil ağaç grupları vardı.Birde H.Z.Ali efendimizin Resulallah efendimizin hicretinden sonra 450.km.olduğu söylenen bu yolu yalın ayap yürüyerek medineye hicretini düşündüğümüzde;Bu hak dinimiz islamın bizlere ulaştırılmasında nasıl zahmetler ve çileler çekildiğini anlamağa çalıştım.Bizlerin ise;konforlu ve lüks evlerde ve otellerde yaşarak islamı nasılda hazır bulduğumuzu ve dinimizi yaşamanın ve yaşatmanın kıymetini takdir etmekten çok uzak kaldımızın farkına varır gibi oldum.Yolculuğumuz devam ederken Mekkeye yaklaştığımızda,H.Z. Aişe Mescidinde ihrama girdik ve ihram yasakları başladı,Nihayet Mekkedeki otelimize varıp yerleşildi,oradan'da kabeye gidildi,Kabeyi ilk gördüğümüzde Ya Rabbi bugüne kadar yapmış olduğum ve bundan sonra her nerede ve nezaman dua yaparsam kabul et ya rabbi,şeklinde dualar ettik(zira meseb imamımız,İmama Azam Ebu Hanife r.a. böyle dua etmiş),ve kafile halinde Kabeyi muazzamayı tavafa başladık,Tavafdan sonra iki rekat tavaf namazı kıdık ve merve ile safa arasında say yaparak ilk umremizi yapmış olduk,ihramdan çıkmak içinde başlarımızı traş ettik.Böylece ihram yasaklarıda kalkmış oldu.
Zaman zaman otelimizin mescidinde kafile başkanları kendi kafilelerine bilgilendirme toplantılar düzenliyordu,burada bizlere söylenen şu idi;biz buraya hac yapmak için geldik,asıl amacımız hac yapmak,hacı olmak içinde arafata mutlaka çıkılması gerekiyor.Zira Resulallah efendimiz bir hadisi şeriflerinde;Hac arafattır. diyor,öyle ise,kabeyi çok fazla tavaf yapacağım diye kendinizi çok fazla yorup enerjinizi bitirmeyin diyorlardı.Bizlerde hocalarımızın tavsiyelerine uyarak,gece saat üç gibi kabeye gidiyorduk,orada teheccüd namazı kıldıkdan sonra,tesbih çekerek sabah namazını bekliyorduk ve kebeyi bir kez tavaf edip otelimize dönüyorduk.Nihayet beklenen gün geldi,Hac kafileleri otobüslerle arafata taşındı,o gece çadırlarımızda kaldık,gücümüz yettiği kadarıyla uyumamaya çalıştık fakat çok kez uykuya yenik düştüğümüz anlar oldu,Hiç uyumadan sabahlara kadar dua eden has insanlarda vardı.Nihayet vakfe duası vakit namazları derken bereketli gün ve geceler tamamlandı,Şeytan taşlamak desen ayrı bir heyecan ve olay,Henüz şeytana tam yaklaşmamışken hacılar heyecandan şeytana taşlarla hücüm edip taşlıyorlardı.Sonrada otelimize geç vakit döndük.İki kez daha şeytan taşlama ve kabeyi ziyaret tavafı ile hac rükünleri tamamlanmış oldu.
Hac için yaplması gereken tüm ibadetler ve rükünler yerine getirildikten sonra,bizler kabeyi daha çok tavaf etmeğe başladık.
Zira kabeyi tavaf'dan başka bir işimizde kalmamıştı,
arkadaşlarımızın bazısı gece gidiyor sabah oteline dönüyordu,
bazısıda sabah kabeye gidip akşam otele dönüyordu,ben şahsen sabah kabeye gidip akşam üzeri otele dönüyordum.bazende yatsı namazından sonra kabeye gidip bir kaç kez tavaf yeptığımda oluyordu.Günler böylece geçe dursun bir baktıki ayrılık vakti çoktan gelmiş.
Hac süresince beni en çok etkileyen olaylar ise;Medinede Çok zenci kardeşlerle karşılaşmam olmuştur.Namaz safında baktım sağımdaki,solumdaki ön safdakiler ve arka safdakilerin neredeyse tamamına yakını zenci.Beyaz tenli insanlar çok azınlıkta kalıyordu.Medinede karşılaştığım bir başka olay ise;; Resulallah Efendimizi ziyaret edip çıktıktan sonra,yeşil kubbenin önünde baktım hac için medineye gelen bir grup türk hacısı toplu halde kandi aralarında konuşuyorlardı,yanlarına yaklaştım baktım içlerinde yıllar önce beraber görev yaptığımız bir arkadaşım vardı,hemen gittim arkasından ellerimle gözlerini kapattım sağa sola dönmek istedi nihayet ellerimi gözlerinden çektim ve bir birimize sarılarak ağladık.Zira bu arkadaşı /14veya 15 yıdır hiç görmemiştim.Sonra o arkadaş bahsetti,Haca gelmeden önce Ankarada Diyanette çalışan bir akrabamla karşılaşmış ve ona bu sene Ömer'de hacca gitti belki orarada karşılaşırsınız demiş.
Doğrusu yeşil kubbenin önünde karşılaşmamız bana çok manidar geldi,Medineden mekkeye gidişimizde ise;Doğrusu o yol şartlrı beni çok etkiledi.Resülallah efendimizin kızgın taşlarla dolu o yolculuğunu ve H.Z. Ali efendimizin yalın ayak olarak 450.km.olduğu söylenen mekkeden medineye yalın ayak nasıl yürüyebildiğini hayretle karşıladım.İnsanın o yol şartları ne olursa olsun bende o kızgın taşlarla kaplı O yolu onlarla birlikte yürüyebilseydim diyeceği geliyor.Hey hat onlar bilhassa seçilerek dünyaya gönderilmiş allahın en sevgili hasların da hassı kulları.Rabbim bizleri onların kadim dostu yapsın inşallah.Amin.
Hacca gitmeden önce yunus emreden hacla ilgili bir şiir okumuştum.O Şiirden bir bölüm;
Gönül Çalabın Tahtı
Çalap Gönüle Baktı
İKİ Cihan Bedbahtı
Bir gönül Yıkar ise
Ak sakkalı pir koca
Bilinmez hali nice
Emek vermesin hacca
Bir gönül yikar ise
Gönül yıkmak,insanlarla münakaşa veye kavga etmek,Hac'da kesinlikle yasaklanmıştır.Kabe,Allahin emin ve emniyetli kıldığı yer.Orada kesinlikle çok haklı bile olsanda gönül kırmamak gerekiyor.Aslında hiç bir zaman ve hiç bir yerde gönül kırmamak gerektiğini öğrendim.Zira İmamı Rabbani (r.a.).
Mektubatında''Sakınınız,sakınınızGönül kırmaktan çok sakınınız.Zira gönül Allahın komşusudur.Komşu asi olsa dahi himaye görür demektedir.''Yani insan asi olsa dahi hiç bir şekilde gönlünü kırmamak lazım.Kabeyi ziyaret ise Allahın Müslümanlar üzerindeki bir hakkıdır.
Kabede unutamadığım bir hatıra;Tavaf yaparken çok çeşitli insanlarla karşılaştık,göz yaşları dökenler hem ağlayıp hem söylenerek dertlerini dökenler,çeşitli milletlerden müslümanlar vardı.Fakat,bir zenci kadın vardiki,o başkaydı,dilini anlamasam'da okadar gönülden söyleyip ağlıyorduki,ilk baharda seherlerde güllere aşkını ilan eden tüm bülbüllerin nağmeleri onun yanında çok sönük kalırdı.O zenci kadının samimiyeti ve göz yaşları başka nasıl tarif edilir bilmem.Zira o benide çok ağlatmıştı.Tavaf esnasında karşılaştığım ilginç bir olayda;Bir beyaz tenli önünde yürüyen kısa saçlı genç ve uzun boylu bir zencinin ensesindeki terini elleriyle silip yüzüne sürüyordu.bunun tevazzudan başka bir anlamı varmı bilmiyorum.
Haccımız son zamanlarıydı,artık nafile umreler yapmağa başlamıştık.Bir hoca efendi kendi kafilesine şunları anlatıyordu;Bir Allah dostu zamanın birinde hacca gelmiş,Hac rükünlerini tamamladıktan sonra bir rüya görmüş,rüyasında iki melek karşılıklı konuşuyorlarmış,Meleklerden biri,öbür meleğe bu sene hacca kaç kişi geldi diye sormuş öbür melekte altı yüz bin kişi geldi demiş,melek peki demiş bunlardan kaçının haccı kabul oldu diye sormuş öbür melekte içlerinde bulunan altı Allah dostunun haccı kabül oldu demiş.rüya gören Allah dostu feryatla uyanmış.Sonra tekrar uykuya dalmış.Yine rüyasında iki meleğin konuşması devam ediyormuş.Peki demiş melek öbür hacca gelenlerin durumu ne oldu.Melek cevap vermiş o altı Allah dostunun yüzü suyu hürmetine hepsininde haccı kabul oldu demiş.işte kardeş;2016 yılı itibarıyla iki milyona yakın hacca gidenler arasındada inşaalah Allah dostları vardır'da bizimde Haccımız onların yüzü suyu hürmetine kabul olunmuştur İnşallah.Amin.Birde Kabeden ayrılırken kabeye son bakışım beni çok hüzünlendirdi.Utanmasam avazımın çıktığı kadar bağırarak ağlardım.O son kabeye bakış beni ayrılık hasretiyle yaktı.Anlatılacak çok şey olmasına rağmen,son sözüm;
Resülallah bir hadisi şeriflerinde,''benim vefatımdan sonra beni ziyarte gelenler,sağlığımda ziyerete gelmişler gibidir.'' diyor.Sen bu hadisi şerifi duyduktan sonra;Gerek Resulallahı ve gerekse kabeyi ziyaret etmeden yerinde rahat,rahat oturabilirmisin.
SELAM TÜM HACILARA
14 Ağustos 2016 Pazar
MÜMİNLERDE HÜSNÜ NİYET VE SUİ NİYET
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Ey iman edenler,Eğer fasık bir kimse size bir haber getirirse,önce onu iyice araştırınki,bilmiyerek bir topluluğa sataşırsınızda,yaptığınızdan pişman olan kimseler olursunuz.(5/6),Bir kişinin fasık bir kişi olduğunu nasıl anlayabiliriz;Bir insanki açıkca günah işliyor ve işlediği günahlarlada öğünüyorsa ,bu kişiye fasık denir.Yani Allah'dan korkmaz,kuldan utanmaz,tamamen ardan hayadan sıyrılmış insan suretinde bir şeytan,İnsanları bir birilerine jurnallayan kişi veledi zinadır(imamı Gazeli.r.a.),iyi ve salih insanlar ise;İnsanların kusurlarını ve ayıplarını örterler ve görmemezlikten gelirler.Hiç bir zaman insanların ayıplarını ve kusurlarını ifşa etmezler .onların derdi kendi nefisleridir,kendi ayıplarını ve kusurlarını tamir etmekle meşgul olurlar.Bunların kimseye karşı bir düşmanlıkları ve kindarlıkları yoktur.
Zorluklarla karşılaştıklarında buda geçer yahu derler ve dünya gam ve kederini dert edinmezler.Toplum içindeki sayıları azdanda az olan bu salih insanlar çevreleriyle barışık olarak yaşarlar.Müminler ancak kardeştirler,öyle ise o iki kardeşiniz arasını düzeltin ve Allah'dan sakının ki merhamet olunasınız (5/10)
Hüsnü niyet,kişinin olaylar ve hadiselere iyimser gözle bakması,yaratılanı yaratandan dolayı höş görmesi,insanlar hakkında hased,fesad,kibir,gurur,kin,nefret gibi kalbinde kötü düşüncelere ve saplatılar olmaması.
Su i Niyet ise; hüsnü niyetin tam tersi,Kişinin Kalbinde diğer insanlara karşı kıskançlık,kin,haset,fesat ve düşmanlık beslemesi,Başkalarına gelen niğmetleri kıskanması.olarak açıklayabiliriz.
Rabbimiz Kuranı keriminde Müslümanları her zaman birlik olmaya devet etmiştir ve müslümanları nifakdan ve şikaktan sakındırmiştır.Resulallah efendimiz ise;Hadisi şeriflerinde;Mümin için,mümin,sağlam yapılmış bir binanın birbirine kuvvet veren elemanları gibidir(Buhari)buyurmaktadır.
Ey kardeş;Müslümanın her müşkülünü halledecek işte Kuran ayetleri ve hadisi şerifler,böylesine şaşmaz doğrular varken,müslümanlar bugün niçin şaşırmışlar,niçin her müslüman ülkesinde kan akıyor,neden ülkemizdede hiç bir kimse birbirine güvenemiyor ve birbirlerine sırtını dönüyor.
Resulallahdan bir kıssa anlatmak istiyorum;Bir gün resulallah efendimiz sahabe efendilerimizle bir arada iken,diyorki şimdi şu yoldan cennetlik birisi çıkıp gelecek ve nihayet sahabe efendilerimizden birisi çıka geliyor,ertesi günü yine Resulallah efendimiz yine aynı şekilde,şimdi şu yoldan cennetlik birisi gelecek diyor ve yine aynı sahabe efendimiz o yoldan gelerek Resulallah efendimizin sohbetine iştirak ediyor.Bu sahabe efendimizin hangi amali işleyerek cennetlik olduğunu merak eden bir başka genç sahabe efendimiz,cennetlik olan o sahabe efendimize diyorki,ben babamla dargınım babam eve gelmemi istemiyor beni misafir edersen sende birkaç gün misafir kalayım.,o cennetlik olan sahabe efendimiz peki bende misafir olarak kalabilirsin diyor.sonra birlikte evine gidiyorlar.evinde iki gün boyunca misafir olarak kalıyor.Nihayet evden ayrılırken diyorki,Ey falanca benim babamla bir problemim yoktu,Resulallah bize sen yanımıza gelmezden önce şimdi şu yoldan cennetlik birisi çıkıp gelecek demişti siz geldiniz bu olay iki kez tekerür etti bende sizin amelinizi merak ettiğim için evinde iki gün misafir olarak kaldım.Halbuki senin bizden fazlacada bir amel işlediğini'de şahid olmadım der.cennetlik olan o sahabe efendimiz'de gördüğün gibi benim yaptığım ameller bu kadar der.Nihayet misafir olarak kalan sahabe yanından ayrıp gitmek üzereyken,bir dakika der benim fazlaca bir amelim yok fakat benim kalbimde hiç bir müslümana karşı kin,hasad,fesad,düşmanlık,kıskançlık v.s.de bulunmaz der.O sahabe durumu anlamış olur.
İçinde Fesad,hased,kıskançlık,kin,nefret bulunmayan pırıl pırıl kandil gibi parlayan tertemiz bir kalp,işte cennetlik bir insan kalbi,
Günümüzde müslüman müslümana güvenemez olmuş,
kimiside müslümanların iyi niyetlerinden ve zaaflarından yararlanarak menfaat sağlamaya çalıştığı için insanların birbirlerine güvenleri sarsılmış,Herkes adete birbirine kuşku ile bakar hale gelmişler.Örneğin bir tanıdığımız canı sıtkın olduğu için veya dalgınlığı sebebiyle selam vermeden yanımızdan geçse hemen onu dosluk defterimizden siliyoruz,neden bana selam vermedi diye ona karşı kalbimizde bir buğuz oluşuyor,halbuki günümüz insanlarının o kadar çok meşguliyetleri varki,kafalar yorgun gönüller kırık halde kalabalıklar arasında yalnız yaşıyorlar adeta.Bu nedenle dostlarımızın kusurlarına musamaha ile bakmalıyız,en ufak bir ihmal sebebiyle selamı sabahı kesmemeliyiz.
Konumuza örnek teşkil etmesi açısından yaşadığım iki olaydan kısaca bahsetmek istiyorum:Sabah namazından sonra camiiden dönüşümde cadde üstünde bir apartmanın dördüncü katında oturan bir asker emeklisi yaşlı amca var,kendisi rahatsız olduğu için camiye gelemiyor,sadece cuma günleri cuma namazına arabayla ve akrabalarının yardımıyla gelebiyor.işte bu muhterem iştiyakla ve gür sesiyle her sabah namazı cammiden dönüşümüzde selam diye bağırıyor bende diğer komşular rahatsız olmasın diye biraz sessizce ve el işaretiyle selamına mukabelede bulunuyordum.Bu selamlaşma sabah namazları dönüşlerinde çok sık tekrar ediliyordu.Arasıra sabah namazına gelip benden önce çıkıp evine doğru daha hızlı yürüyen sağır vede dilsiz bir kardeşimiz vardı.Bir gün yine sabah namazı dönüşümüzde yaşlı amcanın oturduğu apartmanın önünden geçerken dördüncü kattan gür sesiyle o sağır ve dilsiz kardeşe selaam diye bağırdı fakat selamına karşılık veren yoktu çünki adam hem sağır ve hemde dilsizdi,bu kez yaşlı amca kızarak bu nasıl müslümanlık yahu sealam alınmazmı hiç diyerek.kızgınlığını belirti oysaki adam onun
selamını duymamıştı bile.İşte kardeşim biz müslümanlar olarak bir birimize karşı musamaha ve affedici olarak bakmalıyız ve davranmalıyız.Gerçek bir mümin dostumuzdan kolay kolay vazgeçmemeliyiz.Bakın nediyor Resulallah efendimiz,Din kardeşlerinizi çoğaltınız din kardeşlerinizin çoğalması ahirette kurtuluş ümidinizi artırır(mealen),Bu hadisi şerif ışığında bırakınız salih dostlarımızla küskünlük dargınlık gibi nedenlerle onlardan vazgeçmeyi,salih dostlarımızın sayısını her gün dahada artırmak için gayret göstermeliyiz.
Bir başka olay ise;Bir cuma günü cuma namazına gidiyorken telefonumun sesini kapatmıştım,nihayet cuma namazı çıkışında telefonun sesini açmayı unutmuşum.Tabiki evden akraba eş dost arayanlar olmuş,bir arkadaşım beni aramış cevap vermediğim için bana küsmüş ben ona bazen mesaj filan gönderiyorum o hala beni arayıp sormuyor.Halbuki birisi size seslense sizde duyduğunuz halde maazeretsiz olarak duymamazlıktan gelseniz münafıklık alametidir..Keza telefonla birisi sizi arasa sizde müsait olduğunuz halde telefona cevap vermeseniz nifak alametidir.Bu nedenledirki müslüman müslümana üç günden fazla küs kalmamalı.Amellerin en hayırlısı Allah için sevmek ve Allah için buğuzetmektir.
İnsanlarla olan diyaloğumuzda ölçümüz Allah rızası olmalıdır.
Nefsimize ve şeytanımıza göre değilde Kuran ve sünette göre hareket etmeliyiz.Yine son söz olarak kuranı kerimimizi dinleyelim''İhtilafa düşmeyin;sonra cesaretiniz kırılır,kuvvetinizde elden gider.
(Enfal suresi:46)..SELAM...VE DUA İLE
27 Mart 2016 Pazar
ARİF'AN ÖĞÜTLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
(HZ:EBU BEKİR SIDDIK'DAN,radıyallahu anh)
_İstişarede doğru söyleki,rey doğru olsun
-dostuna dost ol,cümle ashabı hukuka müsavi tut
_Halka iyilik etmek,afetlerden ve belalardan masuniyeti muciptir.
_Mal hasislerde,silah korkaklarda,rey zayıflarda olursa işler bozulur.
_Mazlumun bedduasından korkunuz.
_Sıdk emanet, kizb hıyanettir.
_Ne söylediğini ve ne zaman söylediğini düşün.
_Hiç bir bela yoktur ki,ondan daha baskını olmasın.....
_Hakkı tanıyanların kölesi ol.
Zulüm ahdini bozmaktır.hile kimde bulunursa zararı yine kendine dokunur.Hayasız insan,halk içinde çıplak oturan kimse gibidir.Sabır imanın yarısıdır.Yakin ise imanın tamamıdır.
(HZ:ÖMER'ÜL FARUK'DAN;radıyallahu anh).
_Sırrını ketm eden(söylemeyen) kendine hakim olur.
_İş bir kerre geri kalırsa hiçbir vakit ilerlemez.
_Sual soran adamın sualinden,onun seviyyei akliyesini anlarım.
_Günah işlemekten vaz geçmek,tevbe ile uğraşmaktan daha kolaydır.
_Bana hatalarımı gösteren adamdan Allah razı olsun.
_Başkalarını ıslah etmek için,önce kendimizi ıslah etmemiz icap eder.
_Bir adamın şöhretine,görünüşüne,namaz ve niyazına bakıpda aldanmayınız,Bir insanın nasıl bir insan olduğunu anlamak için,Ya onunla yolculuk ettik'ten sonra veya alış veriş yaptık'tan sonra o kişinin nasıl bir insan olduğu anlaşılır.
_Kalbinin nefret ettiği insandan sakınınız
_Bugünün işini yarına bırakma.
_Şerri bilmeyen onun damına düşer.
_Dünyaya az meylet,Hür yaşarsın..
(HZ.OSMAN'ZİNNUREY'DEN;radıyallahu anh)
_Geçenlerden ibret alınız,gayretle çalışınız.Gafil olmayınız
_Hiçbir hareketinize göz yumulmaz.Hani nerede,dünyaya gelip'de orada uzun müddet menfaatler sağlayanlar, orayı imar edenler,ekip biçenler ve onların kardeşleri,onları unuttunuzmu.Dünyaya Allah'ın verdiği değer kadar değer veriniz.Ahiretten'de nasibinizi unutmayınız.
(HZ.ALİ'KERREM ALLAHÜ VECHE'DEN;radıyalluhu anh):
_Umumun(tüm insanların) menfaati için çalışınız,
Bilhassa ölüm için hazırlanınız.Görüyorsunuzki herkes ölüyor.
Allah'a muhalefetten sakınınız.Çünkü sizler,Ülkenizden ve hayvanlarınızdan bile sorumlusunuz.
Aziz ve Celil olan Allah'a itaat ediniz.
Kişi dilinin altında gizlidir.Dili tatlı olanın dostu çok olur.
İyilikle hürler kul köle edilir.
Cimrinin malını felaket veya varislerine müjdele.
Bela zamanında sabırsızlıkla sızlanmak,Musibeti artırır.
İntikamla efedilik olmaz.
Dilini neye alıştırırsan seni ona zorlar.
Kalabalık arasında öğüt vermek,azarlamak ve rezil etmek demektir.
Akıl tamam olduğunda söz azalır.
Rahatlık beklentisizlikle elde edilir.
_Ey oğul :Herşeyden önce Allah'tan hakkıyla kork.Bütün emirlerini yerine getir.Onu anmakla(zikir ile)kalbini yaşat.Allh'ın İpine(kurana)sımsıkı sarıl,Zahid'likle dünya malını ve ona olan aşkını terketmekle dünya sevgisini
öldür........................................
_Ey oğul :Bilmediğin şey hakkında konuşma.Vazifen olmayan işlere karışma ve her işi kendi ehline bırak.Sonunda bir felaketin gelmesinden korktuğun yolu terk et.İyiliği emret ki iyilik ehli olasın.Münkeri(Allah'n razı olmadığı şeyleri)elin ile ve dilin ile ortadan kaldırmağa çalış.Bütün gücünü sarfederek münkeri işleyenleri uzaklaştır.Allah yolunda hakkıyla çalış.Onun uğrunda mücadele etmekten çekinme.Herhangi bir kimsenin ağır sözleri seni yolundan alıkoymasın.Nerede olursan ol,Hakka ulaşmak için bütün güçlükleri aşmağa çalış.
_Ey oğul :Benim vasiyetimden edineceğin şeylerin en hayırlısı;Allah'tan korkup,o'na sığınmak,o'nun sana farz kıldığı şeyleri yerine getirmetir.......
_EY oğul :Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem efendimizin,Allah hakkında bildiği gibi hiç bir kimse bildirmedi ve bildiremez.O'nu bir önder ve kurtuluş ordusunun kumandanı gibi kabul et.
_Elbiseniz eski de olsa kalbleriniz yeni ve temiz olsun.Bana şeref olarak,Rabbim olman yeter,Kulun olmam övünmeye yeter.Zatına severek sahip çıkıyorum,sende sevdiğin şeyde bana başarı ihsan eyle.Kul ümitlerini yalnız Rabbine bağlamalı,Kişi dili altında saklıdır.
Ey OğuL;İlim öğren zira ilim maldan hayırlıdır.İlim seni korur,sen malı korursun,Mal vermekle azalır,ilim vermekle artar.İlim hakimdir mal ise mahkum.İlim sahibi cömert olur,mal sahibi cimri olur.İlim kalbi aydınlatır,mal ise kalbi karartır..........................................................................
_HZ:MUAZ BİN CEBEL'in OGLUNA VASİYETİ :
Ey Oğlum;bir Namaz kıldığın vakit,o namazın senin kıldığın son namazın olacağını düşün.
Ey oğul;mümün olan bir kimsenin iki hayırlı iş arasında ölmesi lazımdır..Yani bir hayırlı işi yaptığın zaman,ikinci hayırlı işi yapmak niyetinde ve kararında olmalıdır.
_Şeytan pazarlarda yalan,hile hıyanet ve yemin ettirerek müslümanları günaha sokmaya çalışır.
_Muaz bin cebel(r.a)şöyle anlatıyor:Bir gün Resülüllah'ın(asm.)
huzuruna vardım,Bana ''Ey muaz;sen bu akşam nasıl sabahladın''buyurdu.Bende Ya Resülallah.Allah'ü tealaya iman etmiş olarak sabahladım,dedim.Resülallah efendimiz:Ey muaz senin her sözünün doğruluğuna bir delilin vardır.Bu sözünün doğrulunun delili nedir;Buyurdular.Bende şöyle cevap verdim.Ya resüallah;Ben,geceden,gündüze çıktığım zaman.bir daha akşamı beklemem.Akşam olduğu zamanda, sabaha kadar yaşıyacağımı hiç ümit etmem.Bir adım attığım zaman ikinci bir adım atacağımı sanmam.............................................................
''Sırat köprüsünü geçinceye kadar müminin huzuru olmaz.
_Evladım,Namazını veda edenin namazı gibi kıl.
_Şu üç şeyi yapan;Allah'ın gazabına uğrar.Sebepsiz gülmak.Hiç uyanmadan sabaha kadar uyumak.Acıkmadan yemek.
_HZ:SELMAN'EL FARİSİ :Mümin,doktoru yanında olan hastaya benzer.Doktoru ona yarayanı ve yaramıyanı bilir.Şunlara şaşılır.Dünyaya hırsla sarılır,ama ölüm onu arıyor...Unutmuş ama unutulmuş değildir....................Güler;ama bilmez ki ! Rabbi ondan razımı,yoksa razı değlmi ?...
_HZ: EBU'D DERDA :Kendisinden başka ilah olmayan Allah'a yemin olsun;Kim imanının gitmesinden korkmaz ve onu esirgemeye bakmaz ise,imanı gider.
_Sakın bir mümin kardeşin;değişir,yoldan çıkarsa,onu tek başına bırakma.............
-İnsanlara taşıyamıyacakları sorumlulukları yüklemeyiniz.
- Sen Allah'ı görüyormuşcasına ibadet et,nefsini ölülerden say,Kendinde bir valık görme.
-Eğer iyi bir iş yaparsan Allah'a hamdet,kötü bir şey yaparsan tevbe
-İmanın zirvesi;Kazaya rıza,belaya sabır ve niğmete şükür'dür.
-İnsanların hallerini inceden inceye araştıran dost bulamaz.
-Başına gelen bir musibetten şikayetçi olma,hastalığından bahsetme
-kendini konuşmalarında temize çıkarma.
-Mazlumun ve yetimin bedduasından sakın.
-Hastaların duasını ganimet bil.
-Mescitler bütün müttakilerin evidir.
H.Z CAFERİ SADIK :Bir gün kendisine Allah'u tealanın Faizi haram kılmasının hikmeti sorudu;İnsanların bir birlerine iyilik yapmaları için faizi haram kıldı.Faiz haram olmasaydı,bir birlerine karşılıksız iyilik yapan kalmazdı.Yapılan her iyiliğin karşılığında dünyada menfaat bekleyen çok olurdu.buyurmuştur.
_Tevbesiz ibadet sahih olmaz.
-Allah'u teala'nın yarattığı işlerine karışmak,mesela Allah bana mal verseydi Hacca giderdim.sıhhat verseydi ibadet ederdim....gibi sözler söylemek kişinin helakine sebep olur.
-Takvadan daha değerli bir azık yoktur.Susmaktan güzel bir şey yoktur.Cehaletten daha zararlı düşman yoktur.Yalandan daha öldürücü bir hastalık yoktur.
Geçim darlığı çekenler istiğfara devam etsinler.
BAYEZİDİ BESTAMİ (kuddise sırruh)Sultanül Arifin :Asıl keramet istikamet ve İlahi hükümlere ihlasla bağlı kalmaktır.
HZ: EBU ZER'DEN : Büyük felaketlerden kurtulmak için haccediniz.
Uzun sürecek sıcağı şiddetli gün için oruç tutunuz.
Gecenin karanlığında kabirdeki yalnızlığa karşı iki rekat namaz kılınız(Tehcüd namazı).
Büyük bir günde beklemeye karşılık hayır söyleyin veya kötü söylemeyin,susun.
günün zorluğundan kurtulabilmek için malınızdan tasadduk edeniz.
Dünya hayatını iki kısma ayırınız.Bir kısmında ahireti talep ediniz.Diğer kısmında helal rızık talep ediniz.Üçüncü kısmında ise hayır yoktur.Malınıda helalinden ailene harcıyacağın ve ahiretin için infak edeceğin şekilde iki kısma ayır.
_İnsanlar ölmek için doğarlar,harap olması için imar ederler.Faniye hırs gösterirler,bakiyi terk ederler.İnsanların sevmediği iki şey ne güzeldir.Onlar ölüm ve fakirliktir.
HZ:HUZEYFE B. YEMAN :Kalpler dört türlüdür:Kilitli kalp
Bu kafirin kalbidir.Kafire kafir gibi,Mümine mümin gibi gözüken iki yüzlü kalp.Bu münafığın kalbidir.İçinde kandil varmış gibi parlayan kalp.Bu müminin kalbidir.Nifak ve iman olan kalp.İmanın durumu.temiz suyla sulanan ağacın durumu gibidir.Nifakın durumu ise,kan ve irinin azdırdığı yara gibidir.Bu iki unsurdan hangisi galip olursa,kalp ondan olur.
İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki,o zamanda ancak
boğulanın dua etmesi gibi dua eden kurtulacaktır.
HZ:ÜBEYY B KAB :Allah'ın kitabını önder edinin.Onun hükmüne razı ol.Çünkü Resüllüllah onu size halef bırakmıştır. o uyulan bir şefaarçi ve suçlanılmayan bir şahittir.onda sizin ve sizden öncekilerin zikri,aranızdaki meselelerin hükmü,sizin ve sizden sonrakilerin haberleri vardır.
Kul Allah için bir şeyi terk ederse,Allah onun yerine ondan daha iyisini o kula hiç ummadığı bir yerden verir
Müminin Dört durumu vardır.Bir belaya maruz kalırsa sabreder.Mal verilir ise şükreder.Söylerse doğru söyler.Hüküm verdiğinde adil davranır.
Beş nur arasında da dolaşır durur. O Allah'ın buyurduğu gibi''Nur üzerine nurdur''.Konuşması nur,ilmi nur,girdiği yer nur,çıktığı yer nur ve kıyamet günü varacağı yer nurdur.
Kafirde beş zulümet içinde döner durur.Konuşması zulmet,işi zulmet,girdiğ yer zulmet,çıktığı yar zulmet ve kıyamet günü varacağı yer zülmettir.
Seni ilgilendirmeyen şeylerle uğraşma,
Düşmanından uzaklaş,Ölünün neyine gıpte edersen,diriyede öyle gıpte et.(yani insanların elinde bulunan dünyalıklarına gipte etme),Senin ihtiyacını gidermeyi önemsemeyen kişiden bir istekte bulunma.
HZ:ABDULLAH B.ÖMER'DEN :Ey ademoğlu dünyaya kalıbınla sahip ol.....Fakat kalbini ve himmetini ondan ayır.
İnsan şu vasıflara sahip olmadıkça ilim ehli olmaz:
kendisinden üstün kimseye hased etmeyecek.............
Kendisinden alt kimseyi'de hakir görmeyecek...........
Ve ilmine karşılık dünyalık arzu etmeyecek.......
MEVLANA CELADDİNİ RUMU'DEN (r.a.): Efendi bilmiş ol ki! edep,insanın bedenindeki ruh gibidir.Aslında edep,Allah adamlarının gözü ve gönül nurudur.
İnsan süfli alemden değil,ulvi alemdendir.Bunu böyle bil,şu dönen feleğin dönüşündeki düzen,şaşmazlık,güzellik de edebli oluşundandır.
Eğer şeytanın başını ezmek dilersen,gözünü aç da gör ki şeytanın katili edebdir.İnsan oğlunda edeb bulunmazsa o insan değildir.İman nedir diye aklıma sordum.Akıl kalbimin kulağına ''iman''edebden ibarettir''diye fısıdadı.Edepli olmayan Allah'ın lütfundan mahrum kalır.Edebden dolayı bu gökler nura garkolmuştur.Meleklerde edeblerinden ötürü temiz ve masum kalmıştır.
GÖNÜL KABESİ:eğer senin gönlün varsa,gönül kabesini tavaf et.Topraktan yapılmış sandığın kabenin manası gönüldür.Cenabı hak.görünen bilinen suret kabesini tavaf etmeyi,kirliliklerden temizlenmiş,arınmış bir gönül kabesi elde edesin diye sana farz kılmıştır.Şunu iyi bilki,sen Allah evi olan bir gönülü incitir,kırarsan,yaya olarak bin defa kabeye gitsen,Allah bu ziyaretini kabul etmez.Sen varını,yoğunu,malını,mülkünü ver de bir gönül al.Al da,o gönül,mezarda,o kapkara gecede,sana ışık versin,nur olsun........
Senin değer vermediğin,bir saman çöpü sandığın yıkık gönül,Arş'dan,kürsiden,levh den ve kalemden'de üstündür.
Kırılmış,ikiyüz parça olmuş zavallı bir gönlü yapmak,tamir etmek,Cenabı hakkın nazarında Hac'dan da umreden'de değerlidir.Hakkın defineleri,harap gönüldedir.Harebelerde pek çok defineler gömülüdür.Sen, gönül sahibi olmadığından ötürü,senin elinden tutmadı,ilahi sevgiden nasibini alamadın,sevmek mutluluğuna eremedin,kimseyi sevmedin.
Şunu iyi bil ki gönül kimin elinden tutarsa,o kimse kirli arzuların çamuruna düşmez,kirlenmez.Teni besleyip geliştirmeye bakma.çünkü o sonunda toprağa verilecek bir kurbandır.Sen gönlünü beslemeye bak..Yücelere gidecek şereflenecek odur..............................................................
Şu tenimiz,ruhumuzun bir köşküdür.Ruhumuz,bizim biricik dostumuz,yerimizdir.Gönül yolu,korkunç bir çölden geçer.Oraya varacak kişi,Nefsini yenen,kendi benliğini alt eden
dünya aşığı değil,Allah aşığı olan kişidir.Her şey sana,benim gibi ol demektedir.Ev dumanlarla dolmuş,bir pencere açıldı duman çıktı gitti.ev güneşin nuru ile doldu.O ev nedir?Neyin sembolüdür?''Ev,gönül evidir.İçeri dolan duman''da üzüntülerimiz,kederlerimizi göstermektedir.Aslında boş düşüncelerimiz,endişelerimiz,bizim manevi zevkimizin,ruhani neş'emizin boynunu kırmaktadır.Ölüp gidenler,bu dünyaya gözlerini kapayıp,Manen öteki alemi görmeğe başlayınca derlerki;Boş yere,ne olmayacak gamlar yemişiz,üzülüp durmuşuz,ömrümüz çeşitli vesveselerle geçti;bir hayal için,düğünler yapmışız,evler kurmuşuz,yine hayal için ne savaşlar ne kavgalar yapmışız...................................................
Gök kapıları geceleyin açılır:Sen gök yüzüne mensup bir kişisin,elbette o aleme,gök yüzüne özlemin vardır.Bu kirli dünyada,gök yüzünden aşşağıda kalamazsın.Yücelerden başka yerde yatıp uyuyamazsın.Geceleyin yürü ki,yollar geceleyin alınır.Menzillere geceleyin varılır.Eğer sen,eşsiz padişahı istiyorsan,onun yoluna düşmüş sefere çıkmışsan,seferde uyumamak gerekir.
Allah'ın nuru gelince kabir gül gülistan olur..............
Ben benlikten kurtulanın kölesiyim.....................
Yeryüzü tavşan uykusuna yatmıştır...................
Alçak gönüllü olmak küçüklük değildir..........
Can sonunda gideceği yeri istemektedir........
Hak dostu ile bir an bulunmak bir can değer...............................
Allah dostlarından nice öğüt ve tavsiyeler varki,ciltler dolusu kitaplar yazmakla ancak ifade edilebilir.Ben sadece bazı Allah dostlarının öğüt ve tavsiyelerinden tamamen mahrum kalmamak için bir kaç satır alarak bir metin yazı hazırlamağa çalıştım.Ayrıca,Üsdadı azam Abdül kadir keylani'nin r.a. vaaz ve nasihatlerinden çok az bir kısmını,müstakil bir yazı ile ifade etmeğe çalıştım....
Dost istersen Allah yeter
Yaren istersen Kuran yeter
Delil istersen Muhammed(A.s.m)yeter
Şeref istersen İslamiyet yeter
Meşgale istersen İbadet yeter
Mal istersen kaanat yeter
Düşman istersen Nefsin yeter
Nasihat istersen Ölüm yeter
GÜZEL GÖREN GÜZEL DÜŞÜNÜR;GÜZEL DÜŞÜNENDE HAYATINDAN LEZZET ALIR.(Üsdat bediüzaman Saidi Nursi.R.A)
ÇİRKİN VE KEDER VERENİ BIRAK; GÜZEL VE NEŞE VERENE BAK.
SELAM HÜDAYA TABİİ OLANLARA
26 Mart 2016 Cumartesi
UZUVLARININ ŞEKİLLERİNE GÖRE İNSAN KAREKTERİ
Boyu uzun olan,güzel ve sade olur.
Boyu kısa olanın çok hilesi olur.
Boyu orta olan,akıllı ve hoş huylu olur.
Saçı sert olan akıllı ve atılgan olur.
Saçı yumuşak olan,ebleh ve arsız olur.
Saçı sarı olan,kibirli gazalı(kavgacı) olur.
Saçı kara olan,sabırlıdır,onu ara.
Saçı kumral ise güzeldir ve sahibi bedelsizdir.
Saçı az olan,lütufkar,bilgili ve nazik olur.
Saçı çok olan kadın anlayışsız olur.
Başı küçük olanın aklı azdır,sakın ona sırrını söyleme.
Başı büyük olanın aklı çok olur.
Başının tepesi yassı ise,sahibi keder çekmez.
Kele yaklaşma sakın kötü huylu olur.
Alnı dar olanın,ahlakı'da dar olur.
Alnı yumru olan kötü ve aldatıcı olur.
Alnı normal olanı emin olarak bil.
Alnı kırışıksız olan mutlaka tembel olur.
Alnı uzun olan anlayışlı,az ise cömert olur.
Kaş arası kırışık olan,her zaman gam yüklüdür.
Kulağı uzun ve geniş olan,cahil ve tembeldir
.Küçük kulaklı olan uğursuzdur.Orta olan doğrudur.
Kaş ucu ince olanın işi gücü fitnedir.
Kaşı açık olan doğrudur.Çatma kaşlı olan uğursuzdur
İnce kaş güzeldir.İnce ve uzun kaş,kibre delildir.
Kaşı kavisli olan her zaman dilber olur.
Göz çukuru az ise, o kibre delildir.
Siyah gözlü olan itaatli,
Kızıl gözlü olan cesurdur.
Gök gözlü olan zeki,
Ela gözlü olan edip olur.
Küçük gözlü olan hafif,
Büyük gözlü olan zarif olur.
Gözü yumru olan hasedçi,Orta olan dost olur.
Kıpık gözlü olan yaramazdır, bakışı tambeldir.
Noktalı göz ok olur,değmesi(nazar) pek çok olur.
Tek gözlüye yakın olma,sık bakan olmaz emin.
Şaşıya bakma çünki sana eğri bakar
Güleç yüzlü olan güzeldir,
Kipriği sık olansa bedelsizdir.
Büyük yüzlü olan illetlidir
Küçük yüz kibre delildir.
Yumru yüzlü olan cimridir.
Yassı yüzlü olan güzeldir.
Arık yüzlü olan,Lafla yalan söyler.
Yüzü sert olanın çoğu sözü acı olur.
Yuvarlak yüzlü olan,Ay'dan daha nurlu olsa gerektir.
Çünki,böyleleri mütebessim olur ve onu gören kam alır.
Benzi kızıl olan edip,esmer olan zeki olur.
Benzi sarı olan hastalıklı,Benzi siyahımsı olan,tevekelli olur.
Gözleri gök ve mavi olsa ondan ırak olur.
Burnu uzun olanın anlayışı kıttır.
Burnu kısa olan çok korkak olur.
Burun ucu top olan neşeli ve şakacı olur.
Burun ucu ağıza yakın olan adamdan sakın.
Burun deliği geniş olsa, o kibir ve haset dolmuştur.
Burun kanatları hareketli olanda kahır ve inat toplanmıştır.
Burnu geniş olan şehvet düşkünüdür.
Burnu eğri olanın fikri himmettir.
Küçük ağızlı olan,güzel fakat çok korkak olur.
Ağzı büyük olan cesur,küçük olan kötü olur.
Genizden gelen söz kibirden olsa gerek.
İnce sesli erkek kadına düşkün olur.
Erkek sesli kadınlar çoğu kez yalan söyler.
Sözü seri olanın anlayışı yüksektir.
Kaba sesli olanın himmeti vardır.
Çatal sesli olan,sürekli halktan kuşkulanır.
Gülmesi çok olandan haya umma.
Yüzü güleç, sözü lezetli olan candır,azizdir.
Yufka ve kırmızı dudaklı olan,dersi iyi anlar.
Kalın dudaklı olan muzip olur.
İri dişli olan çoğunlukla yaman işler yapar.
Mutedil dişli olanın işi hoş ve doğrudur.
Ağız kokusu hoş olanın,ahlakıda hoştur.
İnce çeneli olanın aklı hafiftir.
Enli çeneli olan kaba olur
Çenesi normal olan akıllı ve güzel olur.
Uzun sakallı olan hünersiz olur.
Sık sakallı olan kabadır ve sohbeti uzatır
Siyah ve az sakal zekaya delildir.
Hiç kılı olmayan kösenin, hilesi çok olur.
Değirmi sakalın olgunluğu çoktur.
Enli kafalı olan ahmaktır.
Boynu çok uzun olanın olgunluğu azdır.
Boynu ince olan nadan olur.
Boynu kalın olan,Gece gündüz obur olur.
Boynu kısa olanın hilesi pek çok olur.
Boynu orta olanın işi hayır yapmaktır.
Her yeri orta olan.Şüphesiz dilber olur.
Omzu sivri olan,hırsız ve işleri yaman olur.
Eğri omuzlu kişinin işleri eğri olur.
Kısa omuz eblehin,düşük omuz sefilindir.
Mutedil omuz sahibi rumuz anlar.
Kolu eğri ve kısa olsa,o şerli olur
Bileği uzun olursa,istemeden verir bahşiş
Eğer küçük olduysa el,o misilsiz ve güzeldir
Parmağı uzun olan,bilgi sahibi ve hüner ehlidir.
Parmağı yumuşak olan,şüphesiz zeyrek olur.
Tırnağı geniş olmasa akşam sabah sev onu,
Tırnağı yumru ve çizik olsa o bilmaz yazık.
Tırnağı yassı ve düz olsa,olur ali uz.
Göğsü çıkık olanın ahlakı da kötüdür.
Göğsü eğer darolsa,gece gündüz o gam yer.
Sine geniş olsa,onun gönlü hiç melül olmaz.
göğüs ve omuzdaki kıl,cür'ete delil olmuştur....................................
Arkası yassı kişinin işi sefahat olur.
Arkası kanbur adamın huyuda kötü olur.
Sırtı geniş olanın kuvvetide çoktur.
Eğer beli ince olursa şekli yerinde olur.
Karnı büyük olan gabidir.
Karnı küçük olan çelebidir.
Karnı hem büyük,hemde kısa olursa,kütü huylu ve zorlu olur.
Oyluğu enli olan,şüphesiz temel olur.
Bir kıçı eğri olanın,içi kibir ve hasattir.
Dizi büyük olan,hayli yük yüklenir.
Baldırı kalın olanın,lütfu olmaz.
Ökçesi kalın olan,mert,şecaattte tek oldu.
Ayağı enli kişinin,cevr ve cefadır işi.
Eğer ökçe uzun olursa sahibi çok hayalıdır.
Parmağı uzun olan,anlayışla bilgi doludur.
Adımı dar olanın cümbüşü hoştur.
Belki bizlere günlük hayatımızda lazım olabilir amacıyla;(İ.Hakkı,Marifetnemesinden bir kısım alınıştır:)
SELAM VE DUA İLE
25 Mart 2016 Cuma
NEFSİN SIFATLARI
En büyük düşmanımız olan nefsimizin sıfatlarını biraz olsun tanıyalım ve Tevbe kapısını asla elden bırakmıyalım.
NEFSİMİZİN KÖTÜ SIFATLARI : Cehalet,Gazap,Kendinibeğenmek,Riya,Düşmanlık,Haset,Kibir, Gurur,Kazaya karşı gelmek,Cimrilik,Makam sevgisi,Dünya sevgisi,Övülmeyi sevmek,
Yerilmekten korkmak,Sözünde durmamak,Kötü zan,Başkalarını çokca kınayıcı olmak
Hevaya uymak,Böbürlenmek,Kendine ayrıcalık tanımak,
Acelecilik,Uzunemelliolmak,Oburluluk,Tecessüs, Lanet edici olmak,Sövmek,Fahiş konuşmak,Fazlaca gülmek,Akibetini hiç düşünmemek,Sırrı İfşa etmek,Aşırı uyku ve cima,Nefis sevgisi,Mal sevgisi,Emanete riayet etmemek,Yalan söylemek,
Hainlik etmek,Vaadinden dönmek.Gibi şeylerdir.
NEFSİMİZİN GÜZEL SIFATLAR : İman,İtikad,İlim,Hilim,Tefekkür,Doğruluk,Saflık,İhlas, Murakabe,Sabır,Şükür,Hamd,Zühd,Takva,Tefviz,Teslim,
İtaat,Huzur,Haya,Öğüt verme,Tevazzu,Tahammül,Rıza
Müsamaha,Yalnızlığı sevmek,Ünvansızlığı istemek,Allah'tan korkmak,Allah için sevmek,Ahde vafa,Ehil ve dostlarla iştişare,
İsar,Cömertlik,Mertlik,Şefkat,Merhamet,Mürüvvet,asalet,sıdk Ülfet,Hizmet,Affedici olmak,Mahlukata sevgi,güler yüzlü olmak,Lütufkar olmak,Dua,Ayıpları örtmek,Huşu,Ümitli olmak,Güzellikleri ifşa etmek,Dostlarla uyumlu olmak,Sağlam karekterli olmak,Nefsini herşeyden zelil ve rezil ve küçük görmek,Sükunet,Vekar,Teenni,Feraget,Kısa emelli olmak,gibi,
güzel sıfatlara havidir.Allah rızası için,nefsimizi güzel sıfatlarla bezeyip,öyle yaşarsak inşallak,Kurana ve Rasülüllahın sünnetine uygun olarak yaşamış oluruz.
SELAM VE DUA İLE
NEFSİMİZİN KÖTÜ SIFATLARI : Cehalet,Gazap,Kendinibeğenmek,Riya,Düşmanlık,Haset,Kibir, Gurur,Kazaya karşı gelmek,Cimrilik,Makam sevgisi,Dünya sevgisi,Övülmeyi sevmek,
Yerilmekten korkmak,Sözünde durmamak,Kötü zan,Başkalarını çokca kınayıcı olmak
Hevaya uymak,Böbürlenmek,Kendine ayrıcalık tanımak,
Acelecilik,Uzunemelliolmak,Oburluluk,Tecessüs, Lanet edici olmak,Sövmek,Fahiş konuşmak,Fazlaca gülmek,Akibetini hiç düşünmemek,Sırrı İfşa etmek,Aşırı uyku ve cima,Nefis sevgisi,Mal sevgisi,Emanete riayet etmemek,Yalan söylemek,
Hainlik etmek,Vaadinden dönmek.Gibi şeylerdir.
NEFSİMİZİN GÜZEL SIFATLAR : İman,İtikad,İlim,Hilim,Tefekkür,Doğruluk,Saflık,İhlas, Murakabe,Sabır,Şükür,Hamd,Zühd,Takva,Tefviz,Teslim,
İtaat,Huzur,Haya,Öğüt verme,Tevazzu,Tahammül,Rıza
Müsamaha,Yalnızlığı sevmek,Ünvansızlığı istemek,Allah'tan korkmak,Allah için sevmek,Ahde vafa,Ehil ve dostlarla iştişare,
İsar,Cömertlik,Mertlik,Şefkat,Merhamet,Mürüvvet,asalet,sıdk Ülfet,Hizmet,Affedici olmak,Mahlukata sevgi,güler yüzlü olmak,Lütufkar olmak,Dua,Ayıpları örtmek,Huşu,Ümitli olmak,Güzellikleri ifşa etmek,Dostlarla uyumlu olmak,Sağlam karekterli olmak,Nefsini herşeyden zelil ve rezil ve küçük görmek,Sükunet,Vekar,Teenni,Feraget,Kısa emelli olmak,gibi,
güzel sıfatlara havidir.Allah rızası için,nefsimizi güzel sıfatlarla bezeyip,öyle yaşarsak inşallak,Kurana ve Rasülüllahın sünnetine uygun olarak yaşamış oluruz.
SELAM VE DUA İLE
19 Mart 2016 Cumartesi
MÜ'MİNLERİN SIFATLARI
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Müminler ancak o kimselerdir ki ; Allah zikredildiği zaman kalpleri ürperir:Allah'ın ayetleri okunduğu zaman imanlarını kat kat artırır:Ve sadece Rablerine güvenirler:Onlar Namzlarını dosdoğru kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan Allah yolunda harcalar:''İşte gerçek mü'min onlardır:Onlar için Rableri nezdinde dereceler;mağfiret ve güzel rızık vardır:(Enfal,2,4).Erkek ve Kadın müminler,birbirlerinin Allah için dostudurlar.Ey, iman edenler;Allah'tan korkun.sadıklarla birlikte olun(Tevbe,119)
_Mümünler Saadete ermişlerdir,
_Onlar namazda huşu içindedirler
_Onlar ki zakatlarını verirler
_Onlar,ırızlarını korurlar
_Ancak eşleri ve sahip oldukları cariyeler
hariç,Bunlarla olan ilişkilerinden dolayı kınanmazlar
_Kim bunun ötesine geçmek isterse.işte onlar haddi aşan mütecavizlerdir.
_Öyle mü'minler ki, onlar emanetlerine ve vaadlerine riayet ederler.
_Onlar ki namazlarına devam ederler.,
_İşte''Firdevs''cennetine varis olacak olanlar onlardır:onlar orada ebediyyen kalacaklardır.''(Müminun,1,11) .
_Gerçekten insan,sabırsız ve hırslı yaratılmıştır.
_Başına bir felaket geldiği zaman feryat eder._İyiliğe uğradığı zamanda çok cimrileşir.
Ancak namaz kılanlar ve namazlarına devam edenler.
_Servetlerinde,isteyene ve yoksula hak tanıyanlar.
_Hesap gününe kesinlikle inananlar.
_Allah'ın azabından korkanlar,(Şüphesiz Rablerinin azabından kimse emin olamaz).
_Mahrem yerlerini,eşleri ve cariyeleri dışında herkesten koruyanlar,çünkü onlar,eşleri ve cariyeleriyle olan ilişkisinden dolayı kınanmazlar.Karılar ve cariyeleriyle yetinmeyip daha da ileri gidenler,işte onlar şer'i sınırı aşanlardır.
_Emanetlerine ve sözlerine riayet edenler.
_Şahitliklerini dosdoğru yapanlar.
_Namzlarını layıkıyla kılanlar.Evet işte onlar,cennetlerde ağırlanacak kimselerdir.''(Meariç;19,35)
RAHMANIN KULLARI NASILDIR:
_Rahmanın kulları yer yüzünde mütevazi yürürler.Cahiller kendilerine takıldıkları zaman onlara güzel ve yumaşak söz söylüyerek başlarından savarlar.
_Onlar,gecelerini Rableri için kıyama durarak ve secdeye vararak geçirirler.
_Onlar,Rabbimiz ;bizden cehennem azabını uzaklaştır;doğrusu onun azabı sürekli ve acıdır.derler.
_Onlar sarfettikleri zaman ne isref ederler ne de cimrilik,ikisi arasında orta bir yol tutarlar.
_Onlar;Allah'ın yanında başka tanrı tutup ona yalvarmazlar.Alla'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar.Zina etmezler.Bunları yapan günaha girmiş olur.Kıyamet günü azabı kat kat olur,orada alçaltılarak temelli kalır.Ancak tevbe eden,inanıp yararlı iş işleyenlerin,işte Allah onların kötülüklerini iyliklere çevirir.Allah bağışlar ve merhamet eder.
_Kim tevbe edip yaralı iş işlerse, şüphesiz o, Allah'a gereği gibi yönelmiş olur.
_Onlar yalan yere şehadet etmezlez;Faydasız birşeyle karşılaştıkları zaman yüz çevirip vakarla geçerler.
_Kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman,onlara karşı kör ve sağır davranmazlar.
_Onlar:Rabbimiz;Bize eşlerimizden ve çocuklarımızdan gözümüzün aydınlığı olacak insanlar ihsan et ve bizi Allah'a karşı gelmekten sakınanlara önder yap derler.
_İşte onlar, sabrettiklerinden dolayı Cennetin en yüksek dereceleriyle mükafatlandırılılar.Orada esenlik ve dirlik dilekleriyle karşılanırlar.Orada temellidirler.Orası ne güzel bir yer ve ne güzel duraktır.
_Ey Muhammed;de ki:İbadetiniz(Duanız,İmanınız)olmasa Rabbiniz size ne diye değer versin.
_Ey inkarcılar;Yalanladığınız için,azap yakanızı bırakmayacaktır.
_Ey Muhammed;Her ne durumda olursan ol,kurandan ne okursan oku,sen ve ümmetin her ne iş yaparsanız yapın,onu yapmağa giriştiğinizde biz ona mutlaka şahit oluruz.Gerek yerde,gerek gökte zerre kadar bir şey dahi Rabbinden gizli değildir.Bundan daha küçüğü ve daha büyüğü yoktur ki apaçık bir kitapta kayıtlı olmasın.''iyi bilin ki, Allah'ın dostlarına korku yoktur.Onlar mahsun olmaz üzülmezler'de(Yunus;61,62)
SELAM HÜDAYA TABİİ OLANLARA
16 Mart 2016 Çarşamba
CUMA GÜNÜNÜN FAZİLETİ
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Cuma günü müslümanlar için önemli ve büyük bir gündür.
Cenabı hak kuranı kadiminde;Ey iman edenler,Cuma günü namaz için ezan okunduğu zaman hemen,Allah'ın zikrine koşun,alış verişi bırakın(cuma suresi;9),Allah(c.c) benim şu makamımda,ve şu günümde size cuma namazını farz kılmıştır.(Hadisi şerif),
Resülüllah başka bir hadisi şeriflerinde;özürsüz olarak üç defa cuma namazını terk edenin kalbini cenabı hak mühürler.
Üzerine güneşin doğduğu en hayırlı gün,cuma günüdür.Adem a.s.o gün yaratıldı.Cennete o günde gönderildi.o günde cennetten yer yüzüne indildi.Tevbesi cuma günü kabul olundu.O gün vefat etti.kıyamet o gün kopacaktır.O gün Allah'ın nezdinde mezid(artırma) günüdür.ve cuma günü cennette cennetliklere Hak cemalini temaşa günüdür.Her cuma gününde Cenabı hakkın ateşden azad ettiği altı yüzbin azadlısı vardır.Cuma günü selamet üzere geçtiği takdirde,haftanın diğer günleride selamet üzere geçer.
Cumanın Vücup şartları;Erkek olmak,Baliğ olmak,Akıllı olmak,Müslüman olmak,Hür olmak,Henefi mezhabine güre cuma namazı kılabilmek için en az imamdan başka üç kişi olması gerekir,Bu sayı şafii mezhebine göre kırk kişi,Hanbelli mezhebine görede cuma namazı en az kırk kişi ile kılınabilir.Maliki mezhebine göre ise,en az on kişi ile cuma namazı kılınır.
Cuma gününe daha perşembe gününden itibaren hazırlanmak gerekir.Perşembe günü ikindi namazından sonra;Tesbih,istiğfar ve dua ile meşgul olmalıdır.Çünkü bu saat cuma gününde meçhul bırakılan saate fazilet bakımından denktir.(Duaların kabul saati)
Cuma günü elbisesini yıkayan,gusleden,sabahın erken saatlerinde cuma namazına giden ve öncülük alandan Allah razı olsun(hadisi şerif)
Cuma gününde abdest alan sünnete imtisal etmiş ve güzel yapmıştır.Fakat kim guslederse,bilinmelidirki, gusleden daha üstündür.İbni Mesud buyurdu ki;Cuma günü tırnaklarını kesen bir kimseden cenabı hak hastalığı kaldırıp şifayı ihsan eder.Elbiselerin en sevimlisi,beyaz olanıdır.Çünki Allah nezdinde en sevimli elbise beyaz elbisedir.
Allah Resülü(s.a.v)Cuma günü hutbeyi okurken halkın omuzlarından atlayarak öne gelip oturan birini gördü.Namaz bittikten sonra o kişiyi aradı,onunla yüz yüze gelince şöyle buyurdu:Bu gün bizimle Cuma namazını kılmana ne mani oldu;kişi''Ey Allah'ın Resülü,ben bu gün sizinle cuma namazını kıldım,dedi.Allah Resülü; Halkın boyunlarına basa basa öne geçtiğini görmedikmi.Kırk sene durup beklemek,Namaz kılanın önünden geçmekten daha hayırlıdır.
Selman' ı Farisi'nin rivayetinde,Resülü Ekrem:Kim elbisesini yıkar gusleder,sabahın erken saatinde cuma namazına iştirak etmek için camiye gider,imama yaklaşıp hutbesini dinlerse,onun bu hareketi iki cuma arasında vaki olan günahlarına kefaret olduğu gibi,üç gününün daha günahlarına kefaret olur.Cuma günü günlerin büyüğü,Yoksulların Haccı ve iyi bir gündür.
Cuma gecesi,birinci rekatında,Fatiha ve kafirun,ikinci rekatındada yine fatiha ve Nasr(izace) surelerini okumak suretiyle iki rekat namaz kılan kimseye,Allah'u teala beş keramet verir Birincisi;Bütün ilahi kitapları okumuş gibi sevap alır.
İkincisi;Seksen yıl ibadet sevabını alır.Üçüncüsü;Vücudunun kılları sayısınca cennette dereceler alır.
Dördüncüsü;Ölürse şehid olur.
Beşinciside;hesapsız cennete girer.Resül'i Ekrem:Kim cuma günü öğle ile ikindi arasında iki rekat namaz kılar ve her rekatında bir Fatiha ve Ayetel kürsi ve on beş ihlası şerif okur,Namazdan sonra'da yüz salava'ı şerife getirirse o gece beni rüyasında görür.(Envarü'l Aşıkin'S,389)(Bu Namazın cuma gecesi kılınacağına dair riveyetlerde vardır(günyet'üt talibin,Abdül kadir keylani)
Cuma günü namazdan sonra;Ya Gani,Ya Hamid,Ya Mübdi,Ya Muid,Ya Rahiym,Ya Vedüd;Beni helalınla haramından,Fazlınla masivadan mutağni kıl.Demek müstehaptır.
Cuma gününde bir saat vardır.o saatte müslüman kul neyi Allah'tan istese,Allah istediğini ihsan eder.İkindi namazından güneşin batışına kadar olan vakit,İmamın minbere çıkıp hutbe irad ettiği vakitle beraber şerefli saatlerdir.O saatlerde bolca dua etmek gerekir.(O eşref saatinin,İmam iki hutbe arasında oturduğu vakit veya güneşin yarısının battığı vakit olduğu söylenmiştir.)
Cuma gününde bana seksen defa salat ve selam okuyan bir kimse için cenabı hak seksen senelik günahını bağışlar.
Ey Allah'ın Resülü ,sana nasıl salat getirelim.Resülüllah efendimiz buyurdularki;''Allahümme salli ala muhammedin abdike ve nebiyike ve resulike nebiyyil ümmiyyi
Bir kimse,Cuma namazından sonra evine dönerken iki ayrı malından sadaka verir,evinde rükü ve secdelerine riayet ederek iki rekat namaz kılar ve sonrada;Allahümme inni es elüke Bismike
Bismillahirrahmanirrahim ve bismikellezi la ilahe illa hüvel hayyül kayyüm ellazi la te hüzühü sinetüv vela nevmün,derse,bu dua ile Allah'tan neyi isterse Allah ihsan eder.denilmiştir.(Bu namazın birinci rekatında eyetel küdsi,ikinci rekatındada amenerrasülü'nün okunacağına dair,rivayetler vardır.
Eğer kişi Cuma gününde bir fakire bir şeyler yedirir,sonrada erken saatlerde cuma namazına gider ve hiç kimseye eziyet vermez.imam selam verdikten sonra da,Bismillahirramanirrahim El Hayyü El Kayyüm Eselüke en teğfirali ve terhameni ve tüaffini minennar.Okur ve har ne isterse Allah Teala verir denilmiştir.
İmam iki hutbe arasında oturunca''La ilahe illahü vehde hu la şerikeleh lehül mülkü ve lehül hamdü yühyi ve yümitü ve hüve ala külli şeyin kadir,Okursa günahlarının affedileceği söylenmiştir.
Bir kimse Cuma günü ;Allhümme inni eselüke biennelekel hamdü la ilahe illa entel mennanü ya hennan ya mennan ya bediü sevati vel ardı ya zel celali vel ikram ya hayyü ya kayyümü,okurda doğu ile batı arasında neyi isterse Allahu teala ihsan eder denilmiştir.
Bir kimse,Cuma gecesi Yasin suresi ve Duhan suresini okursa,sabaha bağışlanmış olarak çıkar.( Hadisi şerif)
SELAM VE DUA İLE
12 Mart 2016 Cumartesi
BABA İLE OĞLUN MUKALEMESİ
Oğlum;Namazını kıl,Baba namazlarımı kendi evimde olduğum zaman kılıyorum.Burada misafir olduğum için bazen kılıp bazende kılamıyorum.Oğlum,ben senin evindede misafir olarak bulunduğum günlerde'de senin hiç namaz kıldığını görmedim.Baba üstümde bir ağırlık var,
kendimi yorgun hissediyorum.Oğlum bu ağırlıklar yorğunluklar neki,önümüzde asıl yorulacağımız günler bizi bekliyor.Hem öyle günlerki karanlık vahşet ve dehşet dolu günler.İşte öylesi günlerde bu dünyada yapmış olduğun hayırlı işler ve billhassa namazlarımızın nurundan başka sana bana yardım edebilecek hiç kimseyi bulamazsın.
Baba ben Allahın varlığına ve birliğine ve peygamber efendimize ve onun getirmiş olduğu her şeye namaz kılanların çoğundan daha fazla inanıyorum.Fakat oğlum;Amelsiz iman,imansız amel kimseyi kurtaramaz.Sen galiba namazın önemini pek kavrıyamamışsın.
Ey oğlum;Sen bu kısa aldatıcı dünya hayatında istikbalini kazanmak için, ilk okul lise ve üniversiteyi bitirmak için kaç yıllık ömrünü harcadın ve dahi bu tahsil sürsi içinde kaç kez sınavlara tabii tutuldun,kandin tasavvur et.
Baba; ben sen veya başkası namaz kıl dediği için namz kılmak istemiyorum,namazımı sadece Allah rızası için kılmak istiyorum.Oğlum;''din Allah için nasihhattir''
Oğlum;bu düşüncen tamamen şeytanın bir aldatması ve şeytanın vartasından ibarettit.İnsan iki şeyin etkisidedir.birincisi Rabbimizin hoşnut olacağı amaller için,görvli melekler vasıtası ile kalbin ilham alması,ikincisi ise,şeytanın insan nefsine ilkasıdır,yani vesvesesi.Bu ikisi insanın manevi kalbinin etrafında sürekli mücadele ederler.Bunlardan sen kalbin vasıtası ile aklınla,ya Allah(c.c.)'ın ilhamını dinlersin veya nefsin vasıtası ile şeytanı dinleyip,şeytandan emir alırsın.
Tamam baba söz şu işlerimi bir yoluna koyayım,düzenli bir hayat yaşamaya başlıyayım namazlarımı aksatmadan kılacağım.Bak oğlum bu dünya hayatı çok kısa ve aldatıcıdır,Kaldıki bu sınırlı ömür bize bu dünyada hangimizin yararlı işler yapıp yapmıyacağımızın denenmesi için verilmiştir.Öyle ise hiç vakit geçirmeden namzına hemen başla ve her işinde niyetin Allah rızası olsun. Bu dünya ömrünün bir kısmı çocuklukta geçiyor bir kısmı tahsilde bir kısmı uykuda,derken belki kırk elli yıllık bir ömür için bunca meşakkatlere katlandın.Ya ebedi bir ömür için neden çok hafif bir çabayla yapman gereken namazını kılmıyorsun.Kaldıki;bir şehirde bir ev veya daire alacağın zaman para temin edebilmek için nasılda telaş ve çaba harcıyorsun.Acaba şöylemi yapsak böylemi para temin etsek diye belkide geceleri bile kafanı yoruyorsun.Ya ahiret için sonsuz olarak ebedi kalacağın ahiret mekani için neden hiç bir çaba göstermiyorsun.Bak Oğlum Üstadımız Bediüzzaman ne demiş ''cehennem lüzumsuz değil,Cennet dahi mühim bir fiyat ister''.Cennetin fiyatının ise biz kullarca ödenmesi mümkün olmamakla birlikte.Rabbimizin rızasını kazanmak için,Namazlarımızı mutlaka kılmalıyız ve gerek Nefsimizi;(Göz,Kulak,El,Ayak,Akıl,Fikir,Hayel,Hafıza,korku endişe,sevgi v.s.ve manevi vücudumuz) ile,tüm malımız mülkümüzü Allah (c.c) rızası dahilinde kullanmakla mümkün olabilmektedir.İşte biz kulların tüm ibadetlerinin bir firitesi ise Namazdır. Namaz kafirle müslümanın arasındaki farkı belirleyen çok kıymetli bir ibadettir.
Bir cuma günü cuma namzından sonraydı caminin bahçesinde öylesine sohbet ediyorduk.Sohbeteimize katılan babaların çoğunluğu çocuklarının namaz kılmamalarından şikayetçiydiler,Bir baba aynen şöyle diyordu;ben oğluma namaz kıl dedikçe,o gidip abdesini alıp namaz kılıyordu.Fakat sonradan öğrendiğime göre,oğlum abdest almıyormuş sadece bana göstermelik olarak kollarını yıkıyormuş.Birde namaz kılıyorum diye beni aldatıyormuş diyor ve ekliyordu, peki böyle evlada ne demeli diyordu.
İşte Oğlum her baba göz göre göre evladının ateşe gitmesine razı olamıyor.Nasıl soba yanan bir evde çocuğun elini kızgın sobaya dokunmaması için anne ve baba her tedbiri alıyor ve çocuğunun üzerine titriyor.işte öyle,
Hailfe H.Z. Ömer r.a. bir bayram günü bakmışki oğlu abdullah elbisesi eski ve yırtık bir vaziyette sokakta oynuyor,H.Z Ömer r.a. oğlu abdullahı bu vaziyetini görünce Teesüründen ağlıyor.Abdullah babasının ağladığını görünce,
baba niçin ağlıyorsun diyor.H.Z.Ömer r.a. oğlum elbisen eski ve yırtık halbuki buğün bayram günüdür diyor.''Abdullah baba bunun için ağlanırmı hiç,asıl Çocuğu imansız olanlar ağlasınlar ve başlarına toz toprak saçsınlar''diyor.
İşte bir saheba çocuğundaki feraset.İşte oğlum;sen küçükken seni sağlıklı bir şekilde büyütmek için ve her kaza ve belaya karşı seni korumak için her türlü önlemi almağa çalıştım.
Senin dindar bir kişi olarak yetişmen için seni en emin ve güvenilir vakıflarda kalmanı sağladım.
Fakat görev icabı olarak ailemden zaman zaman ayrı kaldığım yıllarda pek ilgilenemediğim zamanlar oldu.Şimdi çok geç değil''Günahına tevbe eden ve pişmanlık duyan hiç günah işlememiş gibidir.Allah(c.c.) dilerse onların günahlarını siler ve dilerse günahlarını iyiliklere çevirir.Her baba gibi bende zaman zaman camilerimizde gençlerimizi görmekteyim,hatta bazen bir gurup genç camilerimize gelip aralarıdan birisini imam seçip cemaatle namaz kılıyorlar.
Bunları görünce insanın içinden bu gençlerin arasında benimde oğlum olsaydı benimde çocuğum bu gençler gibi islamı yaşasa neolur diyoruz ve böyle islamı yaşamanızın özlemini ta yüreğimizde hissediyoruz.Keza bazen sohbet için vakıflara gittiğimizdede aynı hisleri yaşıyorum.bu hayırlı cemaatin sohbetlerine benimde çocuğum katımış olsaydı.........Oğlum bunları söylemekteki maksadım inşallah aklını başına alırsın.Zira bu işin hiçmi hiç şakası yok.Ölüm her yaşta ve her an herkesin başına gelebilir.Her an hazırlıklı olmak lazım.
Şunuda bilmeni isterimki ;Şu metaryalist asrın dünyasında insanı hiç bir karşılık beklemeden seven sadece,Allah(c.c.)'dan sonra anne babasıdır. Peygamber efendimize sahabe efendilerimizden birisi sormuş;Ya Resülüllah en akıllı insan kimdir.''En akıllı insan Ahirete en fazla hazırlık yapan insandır.''diyo.
İşte oğlum dilim döndüğünce sana nasihat etmeğe çelıştım inşallah sana ve senin gibi müslüman çocuklarına tesirli olur.Yoksa Bu mübarek ve hak olan dinimize sen sahip çıkmazsan,ben sahip çıkmazsam kim sahip çıkar. mübarek dinimize sahip çıkmak için,hiç arkasına bakmadan ve tereddüt etmeden ben varım diyebilecek mert ve cesur yiğit ve bahadırlardan olmak lazım.Dinimiz islamı önce nefsimizde yaşamalıyız,sonrada bu uğurda herşeyimizi feda edebilecek şekilde hizmet etmeyi kendimize şiar edinmeliyiz.(Oğlum namazlarını kılmağa başladı.çok şükür)
SELAM HÜDEYA TABBİİ OLANLARA
25 Ocak 2016 Pazartesi
KÖY HATIRALARI
kırk yılı aşkın bir süredir gurbet illerinde şehir hayatı yaşarken,merhum validemin tavsiyesine uyarak doğduğum köye,yazları durmak için bir ev yaptırdım.2015 yılının ilk bahar aylarındada ilk kez köydeki evime gittim,Bahçe içerisinde asvalta yakın,köy merkezinede biraz uzakça,bir yerde bulunuyordu.Çevremde bulunan bahçe sahipleri bahçesine birşeyler ekmek için sabah gelip akşam üzeri köye dönüyorlardı.Yani akşamları yakınımda ve çevremde hiç kimse kalmıyordu.sadece selvi kavaklarının hışırtıları ve biraz uzaklarda kalan mandıradaki köpek sesleri,cır cır böceği neğameleri v.s.Yaz aylarına yaklaşırken,Ramazan ayının Haziran ayına denk gelmesiyle,olgunlaşan ilk yaz meyvelerinden dutlar ve kirazlardan yiyemiyorduk,sadece dallardaki kirazlara karşıdan bakıp içimizden iftardan sonraya kafamızda planlar kuruyorduk.Nihayet terafih namazından gelincede karanlıkta gözümüz görmesede kirazın dallarını eğip elimizle sıyırıp kiraz topluyorduk ve bir tarafdanda yiyorduk.
Nihayet ramazandan sonra,yine bahçe komşuları çoğalmağa başladı.Herkes yine bahçesine hem çalışmak için hemde piknik yapmak için geliyorlardı.Bu bahçe işi adeta herkesde bir hobi halini almış,Herkes bir birinin yedi sülalesini'de tanıdığı için,karşıdan karşıya seslenerek sohbet ediyorlardı,sohbetlerinin konusu ya birbirlerinden domates,biber fidesi istiyorlar veya birbirlerini çaya pikniğe davet ediyorlardı.derken yaz bitti bağ bozumu dersen ayrı bir manzara ve öykü.Nihayet havalar yavaş yavaş soğmaya başladı.Havaların soğmasıylada,bahçelerine gelen insanlar iyiden iyiye seyrelmeğe başladı..Evde ve çevremde benden başka kimse bulunmuyordu helede akşamları ve geceleri,sadece 4 kedim ve elimin üzerine konan karasineklerden başka benim görebildiğim hiç bir canlı yoktu.Derken,bir gün bir köpek yavrusu havlaması duydum,bizim evin bahçesine bir köpek yavrusu gelmişti.Adetim olduğu üzere köpek yavrusuna ekmek verdik.Zaten mandıralardan gelen köpeklerede zaman zaman ekmek verirdiğim oluyordu.Eve gelen köpek yavrusu merdivenin yakınına yattı,sabah kalktığımda yine evin önündeydi.Ben yine birşeyler verdim derken köpek yavrusu iyiden iyiye eve alışmağa başladı.Fakat kediler bu işe hiçte razı değillerdi.Köpek yavrusunu zaman zaman tırmalıyorlar ve ürkütüyorlardı.sonradan öğrendiğime göre bu yavruyu birisi bahçesindeki barakaya almış orada bakıyormuş.Bahçe işleri bitincede köpegi öylesine salıvermiş.Benim şimdi,bir yaşına henüz gelmemiş 4 kedim ve bir yavru köpeğim olmuştu,Haftanın salı günleri köyün pazarına gidip ihtiyacım olan meyve ve sebzelerimi alıyordum.Ayrıca hem evdeki hayvanlara,hemde zaman zaman dışarıdan gelen aç hayvanlara vermek üzere fırından 10 tane ekmek alıyordum.Tabiki bu ekmek en fazla üç gün yetebiliyordu.Nihayet cuma günleride tekrar ekmek almak zorunda kalıyordum.Salı ve cuma günleri eve dönerken asvalttan bahçeye adımımı attığımda,
bazen kediler önde köşarak beni karşılıyordu,bazende köpek önde kediler onun çeveresine bir düzen içinde koşarak beni karşılıyorlardı,köpek yavrusu pantolonumun paçasıdan öylesine ısıryor,kedi yavrularıda ayağıma dolaşarak eve doğru yürüyorduk.Ben mutfağa girene kadar ekmeğin birisi bitiyordu,Hepside pür neşe içinde benim eve dönüşümü kutluyorlardı.Bazende şehre gidiyordum,yine arabadan inip evin avlusuna girice,yine benim için aynı karşılama merasimini tekrar ediyorlardı.Günler böyle geçerken kış aylarıda iyiden iyiye yaklaşıyor,Günler alabildiğine kısalmıştı,Nihayet bir soba aldım odunum zaten vardı,Akşamları mutlaka soba yakmak zorunda kalıyordum.Günlerim böyle geçerken.Kesinlikle halimden hiçde şikayetçi değildim.Zira insanların yanına yaklaşıp biraz hasbihal ettiğim zaman çoğu kez sohbetin sonu dedikoduya kaçıyordu bende ister istemez günaha girmiş oluyordum.Bu nedenle yalnızlık halimden asla şikayetçi değildim.Her sabah ve akşam köpeğime ve kedilerime mama veriyordum.Köpeğim geleli bir ayı geçmiş birazdaha büyümüş ve güçlenmişti,kendi mamasını çabukça bitirip,kedilerin mamasına saldırıyordu.Artık kedilerden korkmuyor,kediler ondan korkmağa başlamışlardı.Köpeğim geceleri bahçeye bir yabancı köpek veya başka bir hayvan girse mutlaka beni uyandırıncaya kadar havlardı,bende gecenin hangi vakti olursa olsun kalkar bahçeye giren diğer çoban köpeklerini uzaklaştırırdım.Zira çoban köpekleri bizim yavru kangal köpeğe saldırıyorlardı.Bir sabah yine kedi ve köpeklere hazırladığım tavuklu ekmekli mamayı köpeğin boş yoğurt çanağına boşalttım,sonrada kedilere ayrı bir yerde mamalarını verdim.
Baktım bizim köpek mamasını yemiyor,hemde pişmiş tavuk olduğu halde,çanağını yaklaştırdım,geri geri çekiliyor,acaba tavuk etindemi bir şey varki derken,baktım kediler iştahle yiyorlardı. Köpeğe ne versem yemedi,nihayet bir gün geçti,yine hiçbir şey yemiyordu.
Bahçede biraz sevdim hoşuna gitti ama hasta olduğu her halinden belliydi.Eski neşesi yoktu.Karşılaştığım insanlara sordum bu mevsimde köpekler hastalanır,hatta ölebilirde dediler.Tabiki ben çok üzülmüştüm beş veya altı gün olmuştu hala köpeğim hiç bir şey yemiyordu.Zayıflama başlamıştı.Bir gece yatarken dışarıda evin merdiveninde inelediğini duydum.fakat köy yerinde benim yapabileceğim hiçbir şey yoktu.nihayet sabah olunca baktım köpek gitmişti,evin etrafına baktım.Bahçenin etrafına baktım yoktu galiba evi terketti diye düşündüm.Birkaç gün sonra oralarda hayvan otlatan bayrama benim köpek birkaç gündür yok kayboldu dedim.
Bayramda şu aşşağı yolun kenarında bir köpek yavrusu ölüsü var belki odur deyince,çok üzülmüştüm.Hatta gözlerim yaşarmıştı.
Zira,kedilerim ve çok sadık köpeğimle birlikte ıssız gün ve karanlık gecelerde birlikte yaşamağa öylesine alışmıştıkki bir birimizin yalnızlığını paylaşıyorduk aramızada ne dedikodo ne haset ne kibir nede fesatlık hiç bir ilgimiz yoktu.Sonra ben hayatımda böylesine sadık bir hayvanla ilk defa karşılaşmıştım.Başkalarının köpekleri benim köpeğimle oynaşmak için evlerinden zaman zaman geldikleri halde,benim köpeğim öleceği güne kadar asla bahçenin dışına çıkmamıştı.Zaten benim bu yazıda köpeğimden bahsetmemin nedenide budur.Yani benim bu güne kadar karşılaştığım en sadık canlı olması ve sahibine bu denli bağlı kalmasıdır.
Köpeğim ölünce,daha önce zaman zaman evin önüne gelen ekmek verdiğim,tek ayagı topal yaşlı çoban köpeği daha sık gelmeğe,hatta bahçenin uzak bir yerinde yatarak evin çevresinden hiç ayrılmamağa başladı.Havalarda iyice soğumuştu.Ben evde soba yakıp,akşamları yün yatakda birde yarım boğazlı kazak giyip öyle yatabiliyordum.Fakat dışarıda kediler ve yaşlı çoban köpeği bir eski kilimin üzerinde her tarafı açık bir şekilde yatıyorlardı,geceleri öylesine soğuk oluyorduki.Kar yağmadığı halde sabahları kalktığımızda kırağıdan her tarafın bembeyaz oluyordu. akşamları sobayı yakıp sıcak evde otururken,
dışarıdaki hayvanlarla kendi durumumu mukayese ediyordum.Ben bir gece dışarıda kalsam herhalde soğuktan donarak ölürdüm.Sonra kendi kendime ya Rabbi insan olarak bizleri ne kadarda imtiyazlı yaratmışsın.Bir dışarıda bu kadar soğuk havada eski bir kilimin üzerinde yatan hayvanlara bak,birde benim sıcak evde yün yorgana sarılışmış olarak yattığım hale bak.Bir hayvanların sofrasına bak birde benim soframa bak. Ya Rabbi Ben bu kısa bahçe evi yaşamımdan öğrendimki sana bizim hakkıya şükretmemiz mümkün değil.Sen merhametlilerin en merhametlisisin,Sen
Erhamürrahimsin.
İşte Ey dostlar ben ahseni takvim sırrını bizzat yaşayarak
biraz olsun öğrendiğimi sanıyorum.Kitaplar okuyup bilgi edinmekle,yaşayarak tanımanın çok farklı şeyler olduğunu öğrendim.İkisi arasındaki fark,Bir mühendisin kağıt üzerindeki planı ile,demirden betondan yapılmış bir binanın arasındaki fark gibi belki daha fazla.............
Nihayet;Havalar iyice soğuyup,Ağaçlarda sararan yapraklarını dökünce,etrafın telefon baskılarıyla şehre,yani Bursaya dönmeğe karar verdim.Önce köyden çoruma gidip,kedilerime mama aldım onları plastik kaplara taksim ettim ve bir sabah erkenden münibüs beklemek üzere asvalta çıktım. kedilerimde peşimden geldiler,asvalt tenha olduğu için asvaltın ortasında sanki bana veda için önceden hazırlanmış bir proğramları varmış gibi,kendi aralarında tarifi mümkün olmayan türlü türlü oyunlar oynayıp, tüm hünerlerini sergiliyerek beni uğurladılar.Bende Bursaya gelince onlara ocak ayında bursadan yine kedi maması alıp gönderdim.Benim yıllarca türkiyenin en kalabalık şehirlerinde yaşadıktan sonra bitkilere ve hayvanlara bu kadar yakın ve bizzat dokunarak yaşamış olmam,kitaplarda okumuş olduğum bilgilerin pratikte hayat bulması gibi bir şey oldu.Tıpkı bir proje çizen mühendisin eserini hayata geçirmesi gibi sayabilirsiniz.Tabiki anlatılacak daha çok hatıralarım anılarım var ama,bu kadarla iktifa edildi,
TÜM DOSTLARA SELAMLAR
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)