9 Ekim 2016 Pazar
HAC HATIRALARI
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
2016 yılı hac kura çekilişini tv'den izlemiştim.Şehir,şehir isimler okundukça sebebini bilemediğim bir şekilde gözlerimden yaşlar akmağa başladı,Bir süre Hacca gideceklerinin isimlerini izledikten sonrada,başka meşguliyetler sebebiyle çarşıya gittim.Nihayet akşam eve dönünce hac kura sonuçlarına internetten baktım ve ismimin hacca gidecekler arasında olmadığını öğrendim.Tabiki çok üzüldüm.Nihayet bir kaç gün sonra,bana herkes hac kayıtlarını yenilemek için müftülüklere başvuruyormuş dediler fakat ben daha önceki yıllarda müftülük personeli ile görüştüğümde.hac kayıtlarının yenilenmesine gerek yok ,kayıtlar kendi kendilerine yenileniyor demişlerdi,fakat ben yinde bir ara müftülüğe gittim ve oradaki personelle görüşmemizde,ben internetten baktım hac kura çekilişi sonucunda bana hac çıkmamış,hac kaydımı yenilemek istediğimi söyledim,Oradaki personel bana hac kayıtlarının yenilenmesine gerek olmadığını,kayıtların kendi kendilerine yenilendiğini söyledi.Bende teşekkür ettim ve hocam ben internetten baktım hac kurasında ismim yok ama birde siz bakarmısınız şeklinde ricada bulundum.Personel biraz naz yaptıysada,bilgisayara baktı,bana 200'üncü yedektesiniz,siz busene mutlaka hacca gidersiniz,zira diyanet hac için ek kontenjan telebinde bulundu gibi ifadeler kullandı.Tabiki ben çok sevindim ve hamen eşimi aradım oda çok sevindi.Nihayet bir süre sonra Telefonoma Müftülükten mesaj geldi hacca gideceğimi ve ne yapmam gerektiği konularında bilgi veriyorlardı.Tabiki birde süre kısıtlı olduğu için pasaport ve diğer işlemler için,koşuşturmağa başladık.Nihayet gerekli formalitleleri tamamladıktan sonra,hac için gerekli eşya ve yapılması gerekenler hakkında bilgi verilmak üzere müftülüğün düzenlemiş oldukları seminerlere katıldık,orada bize genelikle yediğimiz ve içtiğimiz şeylere dikkat edilmesi gerektiğini,birde Şeytanın asıl büyüklerinin orada bulunduğunu bu nedenle sabırlı olunması gerktiği ve illada sabırlı olunması gerektiği konusunda tavsiyelerde bulunuyordu.
Nihayet,Hac için yola çıkacağımız gün geldi,uçağa bineceğimiz gece heyecandan hiç uyuyamamıştık ve nihayet Hac yolculuğuna Dualarla uğurlandık. uçakla medineye ulaştık.Bazı gümrük formalitelerinden sonra Otelimize geldik.Oteldeki odamıza tam yerleşmeden akşam ezanı vakti ğeldi hamen mescidi nebeviye koşuştuk akşamı orada kıldık.Akşam namazının sünnetini kılmağa başlamıştıkki, o sırada cemaatin cenaze namazı kılınmağa başladığını gördük.Biz böyle bir durumla ilk kez karşılaşıyorduk.Zira bizim ülkemizde akşam ve yatsı namazından sonra cenaze namazı kılındığını ben şahsen hiç görmedim ve karşılaşmadım.Bizler oranın şartlarına ve ortamına gün geçtikçe daha çok alışmağa başladık.Rasülallahı her gün ziyaret etmenin sevincini yaşıyorduk.Şimdi medinde yapmamız gereken Yeşil halı denilen yerde namaz kılınması gerekiyordu.Zira Resülallah efendimiz;benim evim ile mescidimin arası cennet bahçelerinden bir bahçedir hadisi şerifi ile,o mekanın kıymetini ve önemini belirtmiş oluyorlar.Yeşil halıda namaz kılmak için geceleri gidiyoruz hep dolu gündüzleri zaten oraya girebilmek imkansız gibi bir şey,orada daha önce namaz kılanlar oraya girebilmek için çeşitli taktikler veriyorlar.Bizde oraya girip Namaz kılabilmek için günlerce çok uğraştık sanıyorum iki veya üç kez yeşil halıda namaz kılmak nasip oldu.Medinede kalmamız gereken süre dolunca,otobüslerle mekkeye hareket ettik.Ben şahsen medineden mekkeye gidişimizde,yol boyunca sadece taşlar ve kayalardan oluşan bir arazi yapısıyla karşılaştığımızdan ve havanında ne kadar sıcak olduğunu tasaffur ettiğimizde sıradan bir insanın mekkeden medineye kolay kolay gidemiyeceğini düşünüp, Resülallahın o günkü şartlar altında mekkeden medineye hicretinde ne kadar zorluklarla karşılaştığını ve bu zorluklara rağmen hicretin ne kadar önemli olduğunu ve davasında ne kadarda haklı olduğunu tefekkür etmeğe çalıştım.Zira yol boyunca sadace yüksek dağlar blok kayalar ve taşdan başka bir şey yoktu,sadece küçük,küçük bazı çalılık diyebileceğimiz dikenler ve bir kaç yeşil ağaç grupları vardı.Birde H.Z.Ali efendimizin Resulallah efendimizin hicretinden sonra 450.km.olduğu söylenen bu yolu yalın ayap yürüyerek medineye hicretini düşündüğümüzde;Bu hak dinimiz islamın bizlere ulaştırılmasında nasıl zahmetler ve çileler çekildiğini anlamağa çalıştım.Bizlerin ise;konforlu ve lüks evlerde ve otellerde yaşarak islamı nasılda hazır bulduğumuzu ve dinimizi yaşamanın ve yaşatmanın kıymetini takdir etmekten çok uzak kaldımızın farkına varır gibi oldum.Yolculuğumuz devam ederken Mekkeye yaklaştığımızda,H.Z. Aişe Mescidinde ihrama girdik ve ihram yasakları başladı,Nihayet Mekkedeki otelimize varıp yerleşildi,oradan'da kabeye gidildi,Kabeyi ilk gördüğümüzde Ya Rabbi bugüne kadar yapmış olduğum ve bundan sonra her nerede ve nezaman dua yaparsam kabul et ya rabbi,şeklinde dualar ettik(zira meseb imamımız,İmama Azam Ebu Hanife r.a. böyle dua etmiş),ve kafile halinde Kabeyi muazzamayı tavafa başladık,Tavafdan sonra iki rekat tavaf namazı kıdık ve merve ile safa arasında say yaparak ilk umremizi yapmış olduk,ihramdan çıkmak içinde başlarımızı traş ettik.Böylece ihram yasaklarıda kalkmış oldu.
Zaman zaman otelimizin mescidinde kafile başkanları kendi kafilelerine bilgilendirme toplantılar düzenliyordu,burada bizlere söylenen şu idi;biz buraya hac yapmak için geldik,asıl amacımız hac yapmak,hacı olmak içinde arafata mutlaka çıkılması gerekiyor.Zira Resulallah efendimiz bir hadisi şeriflerinde;Hac arafattır. diyor,öyle ise,kabeyi çok fazla tavaf yapacağım diye kendinizi çok fazla yorup enerjinizi bitirmeyin diyorlardı.Bizlerde hocalarımızın tavsiyelerine uyarak,gece saat üç gibi kabeye gidiyorduk,orada teheccüd namazı kıldıkdan sonra,tesbih çekerek sabah namazını bekliyorduk ve kebeyi bir kez tavaf edip otelimize dönüyorduk.Nihayet beklenen gün geldi,Hac kafileleri otobüslerle arafata taşındı,o gece çadırlarımızda kaldık,gücümüz yettiği kadarıyla uyumamaya çalıştık fakat çok kez uykuya yenik düştüğümüz anlar oldu,Hiç uyumadan sabahlara kadar dua eden has insanlarda vardı.Nihayet vakfe duası vakit namazları derken bereketli gün ve geceler tamamlandı,Şeytan taşlamak desen ayrı bir heyecan ve olay,Henüz şeytana tam yaklaşmamışken hacılar heyecandan şeytana taşlarla hücüm edip taşlıyorlardı.Sonrada otelimize geç vakit döndük.İki kez daha şeytan taşlama ve kabeyi ziyaret tavafı ile hac rükünleri tamamlanmış oldu.
Hac için yaplması gereken tüm ibadetler ve rükünler yerine getirildikten sonra,bizler kabeyi daha çok tavaf etmeğe başladık.
Zira kabeyi tavaf'dan başka bir işimizde kalmamıştı,
arkadaşlarımızın bazısı gece gidiyor sabah oteline dönüyordu,
bazısıda sabah kabeye gidip akşam otele dönüyordu,ben şahsen sabah kabeye gidip akşam üzeri otele dönüyordum.bazende yatsı namazından sonra kabeye gidip bir kaç kez tavaf yeptığımda oluyordu.Günler böylece geçe dursun bir baktıki ayrılık vakti çoktan gelmiş.
Hac süresince beni en çok etkileyen olaylar ise;Medinede Çok zenci kardeşlerle karşılaşmam olmuştur.Namaz safında baktım sağımdaki,solumdaki ön safdakiler ve arka safdakilerin neredeyse tamamına yakını zenci.Beyaz tenli insanlar çok azınlıkta kalıyordu.Medinede karşılaştığım bir başka olay ise;; Resulallah Efendimizi ziyaret edip çıktıktan sonra,yeşil kubbenin önünde baktım hac için medineye gelen bir grup türk hacısı toplu halde kandi aralarında konuşuyorlardı,yanlarına yaklaştım baktım içlerinde yıllar önce beraber görev yaptığımız bir arkadaşım vardı,hemen gittim arkasından ellerimle gözlerini kapattım sağa sola dönmek istedi nihayet ellerimi gözlerinden çektim ve bir birimize sarılarak ağladık.Zira bu arkadaşı /14veya 15 yıdır hiç görmemiştim.Sonra o arkadaş bahsetti,Haca gelmeden önce Ankarada Diyanette çalışan bir akrabamla karşılaşmış ve ona bu sene Ömer'de hacca gitti belki orarada karşılaşırsınız demiş.
Doğrusu yeşil kubbenin önünde karşılaşmamız bana çok manidar geldi,Medineden mekkeye gidişimizde ise;Doğrusu o yol şartlrı beni çok etkiledi.Resülallah efendimizin kızgın taşlarla dolu o yolculuğunu ve H.Z. Ali efendimizin yalın ayak olarak 450.km.olduğu söylenen mekkeden medineye yalın ayak nasıl yürüyebildiğini hayretle karşıladım.İnsanın o yol şartları ne olursa olsun bende o kızgın taşlarla kaplı O yolu onlarla birlikte yürüyebilseydim diyeceği geliyor.Hey hat onlar bilhassa seçilerek dünyaya gönderilmiş allahın en sevgili hasların da hassı kulları.Rabbim bizleri onların kadim dostu yapsın inşallah.Amin.
Hacca gitmeden önce yunus emreden hacla ilgili bir şiir okumuştum.O Şiirden bir bölüm;
Gönül Çalabın Tahtı
Çalap Gönüle Baktı
İKİ Cihan Bedbahtı
Bir gönül Yıkar ise
Ak sakkalı pir koca
Bilinmez hali nice
Emek vermesin hacca
Bir gönül yikar ise
Gönül yıkmak,insanlarla münakaşa veye kavga etmek,Hac'da kesinlikle yasaklanmıştır.Kabe,Allahin emin ve emniyetli kıldığı yer.Orada kesinlikle çok haklı bile olsanda gönül kırmamak gerekiyor.Aslında hiç bir zaman ve hiç bir yerde gönül kırmamak gerektiğini öğrendim.Zira İmamı Rabbani (r.a.).
Mektubatında''Sakınınız,sakınınızGönül kırmaktan çok sakınınız.Zira gönül Allahın komşusudur.Komşu asi olsa dahi himaye görür demektedir.''Yani insan asi olsa dahi hiç bir şekilde gönlünü kırmamak lazım.Kabeyi ziyaret ise Allahın Müslümanlar üzerindeki bir hakkıdır.
Kabede unutamadığım bir hatıra;Tavaf yaparken çok çeşitli insanlarla karşılaştık,göz yaşları dökenler hem ağlayıp hem söylenerek dertlerini dökenler,çeşitli milletlerden müslümanlar vardı.Fakat,bir zenci kadın vardiki,o başkaydı,dilini anlamasam'da okadar gönülden söyleyip ağlıyorduki,ilk baharda seherlerde güllere aşkını ilan eden tüm bülbüllerin nağmeleri onun yanında çok sönük kalırdı.O zenci kadının samimiyeti ve göz yaşları başka nasıl tarif edilir bilmem.Zira o benide çok ağlatmıştı.Tavaf esnasında karşılaştığım ilginç bir olayda;Bir beyaz tenli önünde yürüyen kısa saçlı genç ve uzun boylu bir zencinin ensesindeki terini elleriyle silip yüzüne sürüyordu.bunun tevazzudan başka bir anlamı varmı bilmiyorum.
Haccımız son zamanlarıydı,artık nafile umreler yapmağa başlamıştık.Bir hoca efendi kendi kafilesine şunları anlatıyordu;Bir Allah dostu zamanın birinde hacca gelmiş,Hac rükünlerini tamamladıktan sonra bir rüya görmüş,rüyasında iki melek karşılıklı konuşuyorlarmış,Meleklerden biri,öbür meleğe bu sene hacca kaç kişi geldi diye sormuş öbür melekte altı yüz bin kişi geldi demiş,melek peki demiş bunlardan kaçının haccı kabul oldu diye sormuş öbür melekte içlerinde bulunan altı Allah dostunun haccı kabül oldu demiş.rüya gören Allah dostu feryatla uyanmış.Sonra tekrar uykuya dalmış.Yine rüyasında iki meleğin konuşması devam ediyormuş.Peki demiş melek öbür hacca gelenlerin durumu ne oldu.Melek cevap vermiş o altı Allah dostunun yüzü suyu hürmetine hepsininde haccı kabul oldu demiş.işte kardeş;2016 yılı itibarıyla iki milyona yakın hacca gidenler arasındada inşaalah Allah dostları vardır'da bizimde Haccımız onların yüzü suyu hürmetine kabul olunmuştur İnşallah.Amin.Birde Kabeden ayrılırken kabeye son bakışım beni çok hüzünlendirdi.Utanmasam avazımın çıktığı kadar bağırarak ağlardım.O son kabeye bakış beni ayrılık hasretiyle yaktı.Anlatılacak çok şey olmasına rağmen,son sözüm;
Resülallah bir hadisi şeriflerinde,''benim vefatımdan sonra beni ziyarte gelenler,sağlığımda ziyerete gelmişler gibidir.'' diyor.Sen bu hadisi şerifi duyduktan sonra;Gerek Resulallahı ve gerekse kabeyi ziyaret etmeden yerinde rahat,rahat oturabilirmisin.
SELAM TÜM HACILARA
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Çok güzel bir hatıra olmuş ben çok etkilendim...inşAllah bizede hac nasip olur
YanıtlaSil